2015 hepimizin kendini yaşadığı bir yıl olsun.

Nasıl da hızlı geçti 2014… Sizler için de öyle mi?

 

Yavaşlamalı dedikçe hızlanan bir akış. Bir yetişememe hali. Yapmak istediğim çok şey var. Programım dolu. Neden, bilemedim… Yapmak istediklerim. Okumayı planladığım kitaplar, seyretmeyi çok istediğim filmler, mutlaka gidip görmeliyim dediğim oyunlar, konserler ve gösteriler. Görmek istediğim şehirler. Öğrenmek istediğim şeyler, sebze yetiştirmek, bahçecilik, resim ve seramik yapmak.

kapak_ocak_2015

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bitirmeyi planladığım projelerim. Yeni başlamayı hayal ettiğim projelerim. Ziyaret etmek istediğim dostlar, hayal ettiğim birlikte kuracağımız sofralar. Hayata geçirilmeyi bekleyen hayallerim.

Daha buraya çok şey ekleyebilirim. Ancak bir kaç gün önce Sevgili Cem Şen’in bir yazısı düşüverdi önüme. Sanki zihnimdekilere bir cevap gelmişti.

“Gençlik günlerimde, gençken günlerin hızlı ama yılların yavaş, yaşlılık yıllarında ise günlerin yavaş ama yılların hızlı geçtiğine dair bir yazı okumuştum. Gençliğin ölümsüzlüğü ile gülüp geçmiştim bu söze.

Yaşım ilerleyip de yılların gerçekten de hızla geçtiğini fark ettiğimde ise bu kez Zen ustasının sözü yetişti imdadıma: “Şimşek çaktığında hayat bir şimşek kadar hızlı geçiyor demeyen bir insan mutlu bir insandır.”

Zaman, düşünceleri ve fikirleri olan bir insan için düşüncelerine bağlı olarak saatlerin gösterdiğinden farklı akar. Bazen meditasyonda huzursuz bir zihin 1 saati 10 saat gibi algılamamıza neden olurken, bazen huzurlu zihin hali 2 saati yarım saat gibi algılamamıza neden olur. Öyle bir zihin hali vardır ki orada zaman durur. Şimşek çaksa da zaman bir türlü akmaz. Öyledir ki, zaman diye bir şey yoktur ve yalnızca zihin akar. Daha doğrusu biz, akan şeyin zaman olmadığını zihin olduğunu kavrarız. Var olan her şeyin zihin olduğunu da bu ilk ipucuyla kavramaya başlarız. Bu anlayış en önemli şeyi, belirsizliğin ortadan kalkmasını sağlar. Belirsizlikten kurtulmuş bir insan nasıl huzursuz olabilir?

Yılbaşı gecesinde belki bir kaç dakikalığına tıpkı aptal bir adam gibi oturur ve kendinizi unutursunuz; beraberinde ihtiyacınız olmayan tüm beklentilerinizi, tüm isteklerinizi ve tüm korkularınızı…

Yeni yılın hepimize daha bilge ve daha mutlu olma fırsatı sunmasını diliyorum.”

Başka bir yazısında da; “yanıtım ‘Bırakmak’ olur. Neyi bırakmak? Olmayanı. Fazla olanı. Şimdiki zamana uymayanı. Bana uymayanı. Gerçek olmayanı. İnançlarımı!” Demiş…

Ben cevabımı aldım. Bırakmam gerekenleri bir an önce bırakarak, hayatı bir şimşek kadar hızlı yaşamamayı seçiyorum. 2015 hepimizin kendini yaşadığı bir yıl olsun.

Ne istediğinize, gerçekten ne istediğinize odaklanın, aldığınız nefes ve attığınız adım isteğinize hizmet etsin.

Sevgiyle,

marti_ocak_2015

 

Önceki İçerikSimonetta’nın Bademleri
Sonraki İçerikGeleceğinizin Yaşam Hakkını Elinden Almayın!
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz