2021’de Düşlerimi Tamamlayan Kitaplar

Yağmurlu bir havada patika bir yolda yürüyorsan sürprizlere açıksındır. Ancak yürüdüğün yol asfalt ve yanları kaldırım taşlı herhangi bir şehir yoluysa sürpriz beklemezsin ve gönül rahatlığıyla yürüyüş boyunca yerdeki su birikintilerinde keyfince zıplarsın. Çevrene ve üstüne sıçrayacak bir avuç yağmur suyundan başka ne olabilir ki?  Ta ki üçüncü zıplayışta bacaklarının tümü suyun içine batana kadar. Sürpriz!

2020’ye bilim kurgu-aksiyon bir filmin baş kahramanları gibi başlayıp, bazen bata çıka, bazen tepe taklak, can hıraş, sonunda yılı bitirdik. Umudumuz 2021’de…

Biliyorum ki insan neyi düşlerse onu gerçekleştirir. Ben de kitaplığımdan 2021‘de kendim ve yaşadığım dünya için düşleyebileceğim, duygularımı tanımlayan, ruhuma iyi gelen kitapları seçtim.

Yıllardır yaptığımız gezilerden biriktirdiğimiz anıları -korkunç da olsa- gülerek anlattığımız zamanların çoğalmasını ve yerlerine yenilerinin -en çok da güzel olanlarının- gelmesini diliyorum. Seçtiğim ilk kitap 2020’nin son aylarında basılan “Güzel Ülke Atlası.” Yazım aşamasında Mutlu Tönbekici’nin paylaşımlarından da takip ettiğim kitabı dört gözle bekliyordum. Elimize aldığımızda, çocuklarla birlikte her sayfasında keyifle gezindiğimiz, arada çığlık çığlığa “A biz burayı görmüştük” derken bile hakkında yeni bir şeyler öğrendiğimiz ya da “Buraya mutlaka gitmeliyiz” deyip listeye aldığımız, yalın ve net anlatımına hayran kaldığımız keyifli bir kitap.  Güzel Ülke Atlası, İstanbul’daki dünyanın ilk havalimanı Galata Kulesi’nden Ağrı’daki dünyanın ilk kaloriferli sarayı İshak Paşa Sarayına uzanan yolculuğumuz boyunca, yaşadığımız topraklarda sahip olduğumuz değerleri bir kez daha hatırlamamıza ve 2021 için umut dolu yol haritası çizmemize yardımcı oldu.

“Kumları canlı göl: Salda Gölü, turkuaz rengi suyu ve bembeyaz kumlarıyla o kadar güzel ki insan seyretmeye doyamıyor. Ama o tropikal adalara benzeyen kumsal aslında kumdan oluşmuyor! Gölün bembeyaz kumları, “siyanobakteri” adı verilen özel bir tür bakterinin oluşturduğu yaşam formu. Siyanobakteriler dünyanın yaşanabilir hâle gelmesi için gerekli oksijeni üretirler…”

***

2020 yılı, pandemi boyunca aile içi dayanışmanın arttığı, evde tüm hünerlerimizi -özellikle mutfakta- sergilediğimiz, herkesin her işi yapmak için çabaladığı Kadın -Erkek rolleri başta olmak üzere ezber bozan bir yıl oldu. Ama yıl kaç olursa olsun toplumun değişmeyen gizli gündemi aile içi kalıplaşmış rollerdi. Farkındalık artıkça nesiller arası görüş farkının da zamanla kapanacağına eminim. Bu uğurda mücadele edilen tüm çabaların da olumlu sonuçlanmasını ve hepimizin taşın altına elimizi koyduğumuz, 2021 için umut ve dayanışma dolu bir yıl olmasını diliyorum.

İkinci seçtiğim kitap 2020’nin bitmesine iki ay kala basılan “Benim Babam Kötü Örnek.” Uzun zamandır kitaplarını beğenerek okuduğum Aslı Tohumcu, yazdığı yetişkin kitaplarından sonra neşeli eğlenceli ve eğitici çocuk kitaplarıyla da toplumsal sorunlara parmak basmaya ve iyileştirme adına güzel mesajlar vermeye devam ediyor.

“Benim Babam Kötü Örnek” de şiirsel bir dille anlatılan kalıplaşmış aile içi rollerin değiştiği ama çevre baskısının hâlâ devam ettiği gerçeğini, hayata dair ortak sorunlarda büyüklerle çocukları aynı satırlarda buluşturuyor.

“Kötü örnek demek az gelir,” der amcam.

“Tam bir mutfak sihirbazı. Bu yanlış bir kere”

Sahiden, babamın pişiremediği şey yoktur.

İyi de kötülük bunun neresinde?

***

Yıllardır değişen sınav sistemiyle gündemden düşmeyen, eleştirel düşünmeyi ve yaratıcılığı ihmal eden eğitim sistemimiz, pandemiyle birlikte yerle yeksan oldu, ara ki bulasın. Bu yetmedi gider ayak yapılan son hamle ile çocuklara, ezbere dayalı aldıkları eğitim sonucunda, adına “Yeni nesil soru” dedikleri okuduğunu anlama ve eleştirel düşünme becerisini de ölçen hikayelere boğulmuş uzun uzun paragraflardan oluşan sorular soruldu. Her şeye rağmen güne ayak uydurup dijitalde hızlı ama bol bol da kitap okuyanlar bu sınavdan başarıyla çıktılar. Kitapların zihnimizdeki yolculuğu, bize bıraktığı izler, düş gücü ve eleştirel bakış açısı bu noktada biz okuyucuların yol göstericisi olduğunun bir kez daha kanıtı oldu.

“Ama biz teknoloji çağında yaşıyoruz, her şey dijitalde” demeyin. 0-12 yaşın hâlâ daha resimli, eğlenceli kitaplara dokunmaya, onları okumaya, onlarla etkileşim kurmaya, okudukları üzerinden konuşmaya ve bol bol hayal kurmaya ihtiyaçları var.  13 yaş ve sonrası, ortaokul ve lise çağındaki çocuğa verin tableti, kitabını pdf’den okusun. Bu çağın çocuğu, eğer isterse dünyanın tüm kütüphanelerindeki kitapları önüne serer.  Evet, dijital dünyanın içinde yaşıyoruz ama biliyoruz ki bugüne dair icat edilen her şey, bir zamanlar birilerinin düşlerindeydi.

Bu yıl için üçüncü seçtiğim kitap, düş gücünü, yaratıcı zekasıyla birleştirip çocukları adeta heyecanlı bir maceranın içine çeken, eğlendirirken aynı zamanda da keyifle öğreten ve satır aralarında hayata dair mesajları ustaca anlatan Göktuğ Canbaba’nın “Fener Balığının Kayıp Işığı” kitabı. Adı ve kategorisi sizi yanıltmasın, 9-99 yaş arası hayallerinin peşinden gitme cesareti gösteren herkes için bu kitap.

Okyanusun derinlerinde Kızıl Yosun Köyü’nde yaşayan Fener balığı Loppi’nin ve bir gün köye gelen Okyanus Sirki sayesinde tanıştığı denizanası Poli’nin maceralı yolculuğu anlatılır.

Dertlerine çare aramak için birlikte çıktıkları bu yolculukta birbirinden tehlikeli üç karanlık diyardan geçmeleri gerekir. Şarkı Söyleyen Solucanlar Diyarı, Deliler Ülkesi ve en korkuncu Ejder Diyarı. Kahramanlarımız bu diyarlardan geçerler geçmesine ama yol boyunca edindikleri tecrübe ve bilgi yolun sonunda onları bambaşka bir maceraya sürükler.

“Kalabalık hep bir ağızdan bağırdı: Aynı kalmak istemiyoruz! İşte o an kalabalık aynı kalmanın aslında geriye doğru gitmek olduğunu, farklılıkları itmek yerine kucaklamak gerektiğini ve okyanus ne kadar renkli olursa aslında o kadar da güzel olacağını nihayet anlamıştı.” 

“Okumak duyguları tanımamızı sağlar, ruhumuzu iyileştirir” der Aslı Perker hafta sonu gazetesi Oksijen’deki Bibliyoterapi köşesinde. 2021’de ruhunuza iyi gelen kitaplar seçmeniz ve çocuk saflığında düşlediklerinizin gerçek olması dileğiyle.

Sevgiyle kalın

Hüma Oktay

  • Kitabın adı: Güzel Ülke Atlası
  • Yazar: Mutlu Tönbekici
  • Yayınevi: Taze Kitap (Aralık 2020)
  • Sayfa sayısı: 111

  • Kitabın adı: Benim Babam Kötü Örnek
  • Yazar: Aslı Tohumcu
  • Yayınevi: Can Çocuk (Kasım 2020)
  • Sayfa sayısı: 36

  • Kitabın adı: Fener Balığının Kayıp Işığı
  • Yazar: Göktuğ Canbaba
  • Yayınevi: Doğan Egmont (2014)
  • Sayfa sayısı: 166

 

 

Önceki İçerikBoğaziçi
Sonraki İçerikGül Apartmanı
Hüma Oktay
Bir işletme bölümü mezunu olarak kurumsal hayattaki misyonumu tamamlayıp artık özüme döndüm. Yazarak yaşamaya... Hayat boyu bitmeyen bir öğrenme arzusu çok kitap okumaya ve kitapların yayına hazırlanması sırasında işin mutfağında olmaya yöneltti beni. Bazen görme engelliler için kitaplara ses verdim, bazen basılmadan önce kitapları çocuklarla birlikte irdeledim. Böylece çocuklar için eğlenceli kitaplar yazma serüvenim başlamış oldu. Her kitap yaşamımda bir iz bıraktı. Kafka’nın Dönüşüm’ü beni Prag’a sürükledi, Gülşah Elinkbank’ın Yalancılar ve Sevgililer’i Romanya’ya... Antoine de Saint-Exupéry’in Küçük Prens’i beni koleksiyoner yaptı, Orhan Veli’nin Şiirleri benim de duygularımı şiir ile ifade etmeme vesile oldu. Kitaplar ve seyahatler yeni şehirleri, yeni kültürleri ve yeni yazıları da beraberinde getirdi. Bu seyahatlerdeki yol arkadaşım kardeşim Baobab ve ben Albatros 2013 den bu yana kendi web sitemizde yazmaya başladık. Etkilendiğim kitaplar, doğal yaşam, geri dönüşüm, çocuklarla iletişim, çocuklarla hayata dair kaleme aldığım konuları 2015’den bu yana Martı Dergisi’nde paylaşıyorum. Dünyanın geleceğini bugünden görmek isterseniz bir eliniz çocuklara bir eliniz toprağa dokunur olsun... Sevgiyle kalın daima... Hüma Oktay