Eşimle ben bu konuyu çok fazla düşünmeden karar verebildik. Her şeyden önce hem fikiriz. Bu da karar vermemizi tabi ki kolaylaştırdı. Bizim için en iyi okul, çocuklarımızın mutlu bir yaşam sürmesine neden olacak okuldur. Lütfen dikkat edin, mutlu oldukları okul demiyorum. Bana göre her çocuk okulunu kısmen sever ve kısmen sevmez. Bizim için önemli olan, çocuklarımızın hayatlarını mutlu yaşamaları. Tercihimizi bu yana kullanıyoruz.
Gelelim ilk gerçekçi konuya, okul ücretlerine. İki çocuğunun özel okulunun ücretini karşılayabilmek için gece gündüz çalışmak zorunda kalırsak, biz mutlu olmaktan ziyade stresli oluruz. Üstelik çocuklarımıza daha az vakit ayırabileceğiz. Huzurlu, mutlu ve zamanı olan birer ebeveyn yerini stresli ve az vakti olan ebeveynler alacak. Bunun, çocuklarımızı daha mutlu yapacağını zannetmiyoruz açıkçası.
Tabi ki biz de hesap yaptık. Özel okula harcayacağımız parayla çocuklarımıza ikişer daire alabiliriz. Eh, kira olmadıktan sonra istedikleri işle hayatını kazansınlar, zaten kira geliri de olacak, değil mi? Bu kadar basit değil tabi ki, neticede yılların sonunda o kadar para cebimizde olmayacak ve çocuklar için daima para harcayacak olacağız. Ama kaba taslak bir hesap ortada. Bizi burada endişelendiren başka bir nokta: çocuklarımız, özel okulu için bu kadar para harcadıktan sonra tiyatrocu, ressam veya müzisyen olmak isterse? Buna itirazımız yok aslında. Bizim için çok para kazanmaları değil, mutlu olmaları. Ama bir çocuğun eğitimi için bir sermaye harcadıktan sonra ister istemez başka bir mesleğe, düzenli maaş alabilecek bir mesleğe zorlamayacağımızı garanti edebilir miyiz? Bence ebeveynlerin çoğu sanatçı kariyeri baştan seçeneklerin arasından siliyordur. Zaten okul boyunca ona göre yönlendirme oluyor. Hemen hemen hiç kimse bu kadar dolu bir okul hayatında ciddi anlamda enstrüman çalmaz, bana göre daima daha çok prestij için öğrenilen bir şey. Resim yapmak veya tiyatro oynamak için sanatsal yönlere fazla vakit bırakılmaz ayrıca. Ama çocuğum bununla mutlu olacaksa? Konservatuara, yurt içinde ya da yurt dışında bir sanat okuluna göndersek daha iyi olmaz mı, eğer gerçekten bunu istiyorsa?
Özel okullar ne kadar özel?
Bana hep ters gelen bir nokta daha var. Özel okullar kendi varlığının gerekçesi olarak biz ebeveynlerin yetersiz olduğunu göstermekte buluyorlar. Devletin sistemi de kötüleniyor. Evet, eskiden, yani 20-30-40 yıl önce özel okullar özeldi ve sayılıydı. Ama bugün? Mantar gibi çoğalan özel okulların nasıl oluyor da hala çok daha iyi olacaklar? Bu mümkün mü? Seçkin öğretmenlerin sayısı plajdaki kum taneleri kadar çok mu var yoksa? Madem o kadar çok, o halde devlet okulundakiler de iyi olsa gerek. Müfredat da her yerde aynı. O kadar kısa sürede aşırı sayıda ortaya çıkan bir şeyin kalitesinden ciddi anlamda şüphe duyarım. Her özel okul kendini bir özellikle satmaya çalışıyor. Bunun ne kadarı gerçek, ne kadarı göz boyamak acaba? Özel okul karlı bir iş olduğundan şüphem yok.Yoksa bu hızla çoğalmazlardı.
Kendilerini farklı göstermek ve aldıkları paraları hak etmek için her şeyden önce okul saatlerini uzun tutuyorlar. Bunun yanı sıra bir sürü ilave ders konuluyor. Bana göre devlet okulundaki ders çeşitliliği ilkokul için fazla bile. Çocuklarımız birer yarış atı gibi bir hayat sürmelerini istemiyoruz. Neyle mutlu olacaklarsa o işle para kazansınlar diyoruz. Neyle mutlu olacaklarını bulabilmek için tabi ki çeşitlilik sunmak gerek. Bir çok şey denemelerine izin vermemiz gerekiyor, fırsat sağlamamız gerekiyor. Eh, özel okul çocuklarımızı ders saatleri, yol ve ödev ile akşam geç saate kadar meşgul ettikten sonra çocukların aktiviteleri okuldakilerle sınırlı kalacak. Zaten okuldaki arkadaşları ne yapıyorlarsa onu yapmak isteyecekler. Her özel okul da hafta sonu programlarıyla öğrencilerini kendilerine bağlamaya çalışıyor. Yani, çocuklarımıza sunabileceğimiz aktiviteler hemen hemen özel okulun sunduklarıyla sınırlı olacak. Ya da hafta sonu oyun oynamak, arkadaşlarıyla buluşmak, tatil ve keyif yapmak, sınav öncesinde gerekirse ders çalışmak yerine çocukların aktivitelerine yetiştirmekle geçecek. Şimdi bu stres değil mi? Hem de herkes için?
Alternatifi yaratmak mümkün mü?
Peki, özel okula göndermeyerek daha fazla vakitleri olacak. Özel aktiviteleri her gün değilse de haftada bir iki gün okul sonrasında yapma fırsatı bulacaklar. Ama özel okula yollamayarak çocuklarımızın önünü kesmiş mi olacağız? Zannetmiyorum. Zira vaktimizi öyle ayarladık ki, çocuklarımızla ilgilenebiliyoruz. Devlet okuluna göndererek çocukların daha fazla vakti olacak. Bizim için bu mesela her şeyden önce günde 1,5 saat yolda geçmek yerine oyun oynayabilmeleri demek. Aslında daha fazla. Devlet okuluna gideceklerinde 15:10’te evde olacaklar. Özel okula gidecekleri zamanda en erken 17:30’ta evde olurlar.
Ayrıca, cebimizde kalan parayla çocuklarımızla istedikleri müzik, spor veya sanat dersi, deney laboratuvarında dersler, yurtdışında kültür turu, dil tatili, öğrenci değişimi vs imkanları sunabileceğiz. Aynı paraya gelmez mi diye sorabilirsin. Belki de, ama en azından gerçekten istedikleri uğraşa, merak ettikleri konulara harcamış olacağız. Özel okullar bunların hepsini sunuyor zaten diyebilirsin. Evet, sunuyorlar çünkü aldıkları parayı hak etmek zorundalar. Ama bir ön seçimi yaparak sunuyorlar. Benim çocuklarım bunların ne kadarıyla gerçekten ilgilenecekler? Onların yetenekleri ve ilgi alanlarına göre fırsat yaratmayı tercih ederim açıkçası. Ya da şöyle söyleyim; oğlum sanatla ilgilenirse, kimya laboratuarının ne kadar iyi donatılmış, o ders ne kadar canlı öğretilirse öğretilsin, oğlum bu konuyla ilgilenmedikten sonra bir anlamı yok. Ya da dil ağırlıklı bir okula gidince yap boz kur merakı daha da çoğalırsa, okul onun ihtiyacını karşılamayacak zaten. Bu tarz yönelimlerin bazıları şimdiden bile tahmin edebiliyoruz ama tam anlamda zamanla ortaya çıkacak.
İdeolojik uyuşmazlığı
Gelelim, ideolojik açıya. Özel okuldaki öğretmenler daha mı kaliteli, anlayışlı veya bizim düşüncelerimize yakın? Hem evet hem de hayır. Evet, bazı konular devlet okulunda ağır basacak ve yaklaşım tarzı bize ters gelebilir. Ancak özel okul için bu çok da farklı olmayacak. Kapitalist bir eğitim şekli, çoğunlukla varlıklı ailelerin çocuğu arasında bizim önem vermediğimiz eşyalara ve modellere özendirerek büyümek çocuklarımıza vermek istediğimiz değerlerin arasında yer almıyor açıkçası. Kendileri seçkin veya ayrı hissetmelerini de istemiyoruz. Aslında tam tersi, kendileri normal halktan gibi hissetmelerini istiyoruz. Devlet okulu olsun, özel okulolsun, ideolojik ayrımları kaçınılmaz gibi. Yani her okulda bize ters gelen şeyler olacak ve bunun üstünden gelmek zaten bizim işimiz olmalı. Çünkü çocuklarımızı hayata hazırlayan biz olmalıyız. Bu görevi okula yüklemek doğru değil.
Çocukların sağlığını düşünen?
Son olarak, bir arkadaşımızın söyledikleri var. 1-10 yaş dönemine yoğunlaşmış çocuk gelişimci olan arkadaşım şu tavsiyeyi vermişti: çocukların hangi okulda daha fazla boş vakti olacaksa tercihin ondan yana olmalı demişti. Çünkü ilk okul müfredatı her okulda aynı. Yani öğretilen şeyler belli. Arkadaşımın dediklerine göre okul, ödev ve ders çalışmak, çocuklarda stres hormonunun seviyesinin yüksek seyredilmesine neden oluyormuş. Stres hormonunun seviyesinin düşmesi için çocuklar aralıksız üç saat oyun oynamalı, yemek yemeli, kısaca kafa dinlemeli. Stres hormonu uykuda düşmezmiş.
Yani hesap ortada. 18:00’de eve gelen çocuk yemek yedikten sonra ders çalışmak zorundaysa 22:00’da yatsa bile stres hormonu düşmemiş olur ve stres hormonun yüksek seviyesiyle hem tüm gece geçirir hem de sabahleyin kalkar. Stres hormonu seviyesi hiç düşmeyen çocukların %25’inde ilerideki yaşlarda, 14-15 yaşında gibi, ciddi psikolojik sorunlara neden olacağını demişti.
Tüm bunları göz önünde tuttuğumuzda bizim kararımız kolay oldu. 5 dakika mesafede olan devlet ilkokulu ve sonra orta okuluna da gidecekler. Lise söz konusu olduğunda o günkü eğitim sistemine, durumumuza ve şartlarımıza göre bir daha değerlendirme yaparız. O zamana dek çocukların ilgi duydukları konuları da ortaya çıkmış olur.