Son birkaç aydır sezgilerimin öncülüğünde Mandala ile ilgilenip bunu atölyeye dönüştürmemim nedeni, öncelikle bu felsefeyi tanımak istemem ve öğrenme isteğimdi. Bu süreç içinde zaten bu felsefeyi Türkiye’ye Mandala Tatoo ile getiren sevgili Aslıhan Aksun ile olan tanışıklığımız bizi bir kez daha bu anlamda birleştirdi. Beraberce Mandala’yı atölye çalışması yaparak bir ilki gerçekleştirdik.
Gözden kaçan bir şey vardı. İkimiz de bu felsefeyi Mandala’yı içimizde yaşama şansını yakalamıştık. Biz Mandala’ya hizmet ediyorduk. O da bize hizmet ederek, etrafında sevgi ile bizleri topladı ve Mandala Kardeşliği ruhu ile kendimize doğru yaptığımız yolculuk bir atölye çalışması haline dönüştü. Sonsuz teşekkür ediyorum bu yolculuğa kendini adamış herkese. Çünkü Mandala içsel bir yolculuk. Tarihini, felsefesini kaynaklardan okuyup araştırabilirsiniz. Ben burada sizlere yaşamdaki mandalardan söz etmek istiyorum.
İlk Mandala’yı, dünyanın oluşumunda ki ilk anına geri döndüğümüzde görebiliriz. “Bing Bang” bir patlama ve merkezden yayılan atom parçacıkları ile yayılan bir Mandala.
Eğer insan var oluşuna ve bedenine bakacak olursak karşımıza bir mucize daha çıkıyor. İnsan bedeni hücreden ibaret ve hücreler atomlardan oluşuyor. Demek ki bedenimiz sayısız Mandalardan oluşuyor. Bedenin bütününde Mandala olarak algılayabiliriz. Bacaklarınızı ve kollarınızı açarsanız 5 uçlu bir yıldız şeklini alırız ve yıldız Mandala olarak hepimizin bir merkezi vardır. Her zaman bu merkezi ararız. Meditasyon yaparken işte bu merkezimize döneriz onu bulmaya çalışırız. Yaşamımız boyunca yaşadığımız tüm amacımız aslında merkezimizi bulmaktır. Tüm yaşam hikayemiz buna hizmet eder. Buradan baktığımızda sanırım farklı bir algılama oluştu hepimizde. Mandala hareket ve çakramızdır.
Evrenin görünümü tek merkezden ve dışarıya doğru gider. Her durum ve olayda tek çözüm vardır. Oda kişinin kendisidir. Biz koçluk bakışında kişiyi tam ve eksizsiz görürüz ve çözümünün anahtarını kendisinin görmesini sağlarız. Yanlış yoktur olanı olduğu gibi kabul etmek vardır.
Mandala merkezden başlar ve ilerlersiniz değişik şekil ve formlar bütünlük oluşturur ve hepsi birbirinden farklı olabilir bu bize yaşamı kabul etmeyi öğretir. Hepimiz birbirimizden farklı olan bir bütünüzdür. Tıpkı her hücrenin tek çekirdeği olduğu gibi her çekirdek bir mandaladır. Çekirdeğin parçalanması ile iki yeni hücre Mandala meydana gelir. Bütün canlılar bitkiler, hayvanlar ve insanlar hücrelerden oluşur ve her hücre Mandaladır. Merkezi çekirdeğindedir. Bu bağlamda Mandala merkezimize yaptığımız bir yolculuktur.
Bunları yazarken Aristo’nun insan tanımı aklıma geldi. Aristo insanı tanımlarken şu ifadeyi kullanmış. “İnsan sınırsınız bir dairenin merkezidir.” Bizim dünyamızda her şey bir gelişim ve boyuttur. Dünya aslında bir biçim, bir formdur. Nokta ise başka bir düzen içinde dünya’nın ötesinde var olan bir metafizik bir varlıktır.
Nokta, birliğin, tekliğin, eşitliğin ve mükemmelliğin simgesidir. Hemen hemen tüm kültürlerde Tanrı sembolüdür. Potansiyel olarak noktanın içinde her şey vardır. Bu var olan her şey henüz biçimlenmemiştir. Nokta, daireyi ve küreyi doğurur. Tanrı ve dünya birlik ve çokluktur. Yani vahdet ve kesret. Maneviyat ve maddiyat birbirinin içinde yaşar. Tıpkı tohumlar ve bitkiler gibi. Her tohum bitkisinin bütününü kendi içinde taşır. Bitkinin varlığı tohumunun içindedir. Tıpkı bizim varlığımızda kendi içimizde olduğu gibi. Peki nedir sonuç derseniz, son günlerde Mandala’nın öne çıkması gerekli bir enerji olduğu için olmuş olabilir. Çünkü yıllar önce hem doğuda hem batıda Mandala yok edilmeye çalışılmış hiçbir zaman yok edilemezliği konusunda düşünülmemiş. İnsan beyni iki loptan oluşur sağ ve sol lop. İnsanların aydınlanması ancak beynin iki yarısının da armoni içinde olursa gerçekleşiyor. Yalnız bir bölümünü kullanırsak beyinde ki denge bozuluyor. Sonunda ruhsal bakımdan rahatsızlanabiliyoruz…
Bu yüzden ben de kişisel gelişim mesleğindeki araştırmalarımda karşıma çıkan Carl Jung’un Mandala’ları kullanması ve bilinçdışının bilinç düzeyine çıkması olarak tanımladığı çalışmanın kişisel gelişim sürecindeki teröpatik süreç ile birleştirerek bu atölye çalışmasının çok faydalarını görüyor bazen bireysel seanslarımda kullanıyorum.
Mandala, kendi gizli sürecini herkes için kendisinin içinde saklar. Sadece onunla yaşamasını bilenler için ona hediye olarak verir. Son zamanlarda Mandala isminin ve formlarının daha fazla kullanılmasının sebebi insanların kendi özleri ile bağlantı kurma isteğidir. Zamanın hızlı aktığı bu günlerde özümüzle bağlantıyı koparıp merkezimizin uzaklaştığında sanırım dengemizin bozulması bize özümüze doğru yolculuğumuzun önemini hatırlatmaya başladı.
Öznur Su Yılmaz Berk
Kaynakça: Sıradışı Bir Yolculuk Sistem Yayıncılık Rüdiger Dahlke