2016’nın başlangıcından merhaba!
Yeni yılım çok güzel başladı, hedefler belirliyorum kendime…
Yapacaklarım, yapmayacaklarım, okuyacaklarım, düşüneceklerim…
Çok mutluyum, bir sürü hediyeler aldım bu yılbaşı, bir sürü bir sürü kitap. Hepsi başucumda çığlık atıyorlar, “Beni oku, beni oku” diye…
Mutluyum, çeşit çeşit defterler aldım kendime, birine hedeflerimi, birine günlüğümü, birine öykü denemelerimi, diğerine de “Kitap ile Sohbet” notlarımı yazacağım.
4 defterle kimi hatırladınız?
Mutluyum kar yağıyor, evim sıcak, etrafımda sevdiğim insanlar var, yaşıyorum, hissediyorum, mutluyum çünkü mutlu olmayı seçiyorum…
Aslında en büyük hedefim, 18 ay sonra İstanbul’dan kaçmak. Tüm amacım giderken ceplerimin dolu olması. Tüm arsızlığımla yüzsüzlüğümle her şeyi cebime tıkmak istiyorum. Daha çok bilgi, daha çok seyahat, daha çok sağlık…
-İlk önceliği sağlığıma vereceğim. Bu konuda ciddi çaba harcayacağım. Sabah yürüyüşlerim daha sık ve daha uzun rotayla devam edecek. Aylardır yoga yapamıyorum, acilen devreye alacağım. Eğer yeterli olmazsa aktif bir spor daha ekleyeceğim. Daha sağlıklı yemekler yiyeceğim, yeniden evde ekmek ve yoğurt yapmaya başlayacağım. En az 10 kilo zayıflayacağım.
-Gereksiz para harcamayacağım; bu sene “sadece almış olmak için” aldığım şeyleri almayacağım. Radikal davranıp kendimi sınırlamayacağım ama her alışverişimde “Almasam da olur mu?” diye düşüneceğim. Kitaba ve bilete sınırlama yok. Hatta her hafta bir biletim olsun, her hafta bir kitap bitireyim ve biletlerimle kitaplarımı eşleştireyim.
-Kendimi parayla satın alınabilecek şeylerle değil de, duruşumla, bakışımla, gülüşümle, bilgimle, sevgimle, yaptıklarımla, yarattığım değerlerle ifade etmem gerektiğini düşünüyorum, bu yolda ilerlemeye devam. Az eşya ile yaşamak gelecekteki felsefem olacak, böylece eşyanın sahibi olmakla yorulmayacağım. Almak için, korumak için, temizlemek için çaba sarf etmeyeceğim. İşlevsel, kaliteli ve az eşya ile yaşamak, bu yolda ilerledikçe mümkünse bir bavula sığacak kadar küçülmek. Tabii burada bavulun boyutu çok önemli. Olsun yolda olmak bile huzur verici…
-Her gün bir arkadaşımı, arkadaşlığımı düşüneceğim. Ona bir yazı yazacak, telefon edecek ya da ziyaretine gideceğim. İnsanlar üzerine, dostluklar üzerine, değerler üzerine düşüneceğim.
-Dört senedir evde televizyon programlarını seyretmiyoruz. Vakit öldürmek yok dolayısıyla bu sene de televizyon yok. Aptal saptal diziler, magazine dönmüş haberler, evlilik programları, haykırış, bağırış, şiddete gerek yok. Güzel bir müzik, Topkapı Sarayı manzarası, akıp giden deniz, şiirlerim, romanlarım, yazılarım, resimlerim, hayallerim…
-Geçen sene 100’ün üzerinde kitap okumuşum. Bu sene de aynen devam. Tüm okuduğum kitaplar ile ilgili ortamımı, duygumu, düşüncemi yazmalı ve blogumda yayınlamalıyım.
-Yaşamımda yarattığım değerleri, kocamla, oğlumla, çevremdeki insanlarla da paylaşmalıyım. Her bir aktiviteye bir not, bir yazı, bir anlam bırakmalıyım. Bunu yapmanın en temiz yolu da blog yazmak.
-Benim için bu senenin en olumlu kararı: “Kızmayacağım, mümkünse yardım edeceğim.” Eğer kızdığım kişi kendi becerebilseydi daha iyisini yapardı, yapamadığına göre desteğe ihtiyacı var diye düşüneceğim. Kızmak yerine, istiyorsa destek olacağım.
-Fotoğraf çekimini de ihmal ettim uzun zamandır, hem çekim yapayım hem gezeyim.. Bahariye, Yeldeğirmeni, Taksim, Beyoğlu, Galata, Eminönü, Balat, Piyer Loti, Beyoğlu, Şişli, Nişantaşı…
-35 senedir mutlaka ajanda tutarım ve hep saklarım. Zaman içinde ajandalarım, günlüklere dönüştü. Şimdi ise bir günlük bir de aklımdakileri yazmak için büyük boy defterim var. Yazmaya devam…
-Kendi tarzıma uygun bir ressamla birebir çalışmak, “Deniz Adamı Belgesi” almak, “Yoga Antrenörlük Sınavı”na girmek, yelken yarışlarına katılmak, kayak yapmak, dalış yapmak, seyahat etmek, uçmak, kaçmak, her şeyi yapmak istiyorum…
Bazen hayata yetişemeyeceğimi düşünüyorum, ya siz?
Sevgiyle kalın, enerjiyle kalın, gülüşle kalın…
Filiz Tuncay Temizel
3.Ocak.2016