Sosyal Bilimlerin Sosyal Medya İle İmtihanı

Siz hiç rahmetli Arşimet gibi üzerine peştamalı elinde tası “Buldum!” diyerek yarı üryan yollara revan olan bir filozof, psikolog veya sosyolog duydunuz veya gördünüz mü? Şu yaşıma geldim ben halen görmedim. Her üç konuda da daha körpecik lise öğrenciliğimden itibaren mütevazı ölçüde bir kitap yutmuşluğum, eğitim almışlığım, kimi konuda eğitim vermişliğim var. Her geçen gün hâlâ adını bile bilmediğim bilim adamları, düşünürler çıkıyor karşıma. Ben cahil her yeni isim öğrendiğimde yeni öğretileri ekliyorum hayatıma.

Arkadaş bu toplum, ruh ve düşünce bilimlerinin sınırı nereye kadar sorarım size?

Sosyal Medya
Sosyal Medya

Bir mühendisi, bir matematikçiyi, bir mimarı, bir yazılımcıyı düşünün. Evet, onların da sınırı yok mesleklerinde; her geçen gün bir yenilik ekleniyor mu? Evet, teknolojik anlamda çokça hem de, kabul ediyorum. Bununla beraber bir gün duymadım ki matematik formülleri şimdiye kadar sizlere yanlış öğretildi aslı budur diye bir haber çıksın. Temel neyse o temel üzerinden hep hesaplama veya teknoloji geliştirilerek ilerliyor. Onlarda da belli çelişkiler var ama bir bina inşa ederken formül nettir, azını koyarsan yıkılır çoğunu koyarsan doğal doku bozulur. Gerisi malzeme teknolojisi, ona göre hesabı, kitabı. Biz bu sosyal bilimleri halen tam temellendiremedik binlerce yıldır yanar yanar ona yanarım.

Efendim ben niye açtım bu konuyu belirteyim. Benim ömrümün önemli bir bölümü ‘insan’ ı çözmeye çalışmakla geçti. Evde, işte, eğitimde, sokakta her yerde. Çözdüm mü formülünü bu işin? Çözsem Hürrem Sultan hamamından olduğum gibi aynen çıkacağım kendime sözüm var. Laf aramızda dilerim daha fazla yaş almadan çözerim formülü.

Birebir iletişim ve ilişkilerden henüz çözümsel anlamda nasibimizi alamamışken, çağımızın yeni iletişim platformu sosyal medya da eklendi, üzerimize şifalar olsun. Şimdi bu sosyalliğin ulaşacağı noktayı çöz çözebilirsen. Sosyal medyayı sevenlerdenim. Öyle ‘Amaaan işim gücüm yokmuş gibi bir de sosyal medya mı takip edeceğim’ diyerek, hiçbir şeye yorum beğeni yapmadan ve hiç bir haberden de eksik kalmayanlardan değilim yani. Bir de böylesi var nasıl tutuyor kendini sormak lazım. Sosyal medyayı yakın takip ederim. Fayda üreten ve gülümseten şeyler yönüyle katılımı çok severim. Arada ‘Heeeeyt noluyo arkadaş!!’  diye özgün isyanımı da bildirmiyor değilim elbet.  Sosyal medyadan insan tahlili, şu aralar gözlemleme tarafındayım. Hafif hafif çözmemi sağlıyor içsel ve toplumsal halimizi. Mutlu bir anda bir bakıyorsunuz bir karikatür, dertlendi mi bir düşünürün okkalı sözü, had bildirirken Sebastian (ki kimdir necidir bilemedim) giriveriyor hayatımıza. Bir haber sitesinden haber yayınlanmaya görsün içeriği nedir ne değildir bakmadan sadece başlığa yorum yazarak körleşmeye başlayan, her yaptığı eylemi paylaşmadan duramayan, canı sıkıldı mı özlü bir sözle isyanını herkese duyuran farklı bir mutasyona geçiyoruz şu sıralar. Eşlerden biri sosyal medya kullanmayan diğeri kullanansa, kullanana gönül koymalar, bir paylaşımda arkadaşı beğeni yapmadığı için beğeni yapmayanlar, beğeni yapmaya başladığı anda tekrar geri dönenler. Mutlu bir anını paylaşanın burnundan getirenler, ben niye orada yokum diye küsenler.

İnanın çok heyecanlıyım. Bir anda tüm insan profillerini bir arada görebildiğim bu platform bana çokça ’insan’a dair fikir ve sonuç çıkarıyor. Peki, bu da geçince formüle kavuşmuş olacak mıyız? Tabii ki hayır sadece yönelimimiz değişmiş olacak ve biz ‘insan’lar halen koca bir soru işareti olarak dünya yüzünde ne kadar alan varsa talan etmiş ve denenmemiş hiçbir şeyimiz kalmadan bu diyardan göçüp gitmiş olacağız. Şu sıralar gördüğüm yaşadığımız bir hayat var, bir de özlemini duyduğumuz bir hayat. Özlemini duyduğumuz hayatı belli anlarımızda yaşadığımızda paylaşarak hayatımızın geneline yaymışız gibi göstermeyi seviyoruz. Hayal ettiğimiz gösterdiğimiz ise, e o zaman? Neden gerçekte sürdürülebilir kılmıyoruz? Beş duyumuzla yaşadığımız hayat o zaman daha yaşanabilir olmaz mı? Ve biz daha mutlu? Özlemini duyduğunu eyleme geçir, sürdürülebilir kıl ve beş duyunla hisset. Çünkü çokta geç olmadan ‘insan’ yeni bir sosyal platform yaratacak.

Önceki İçerikNazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı Şehir Tiyatrolarında
Sonraki İçerikÇocuk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Gülbin Gökçay’dan Beslenme Önerileri
Didem Yeşim Pektok
“İşim: İnsan Konu: Le’biderya. Ufuk çizgisiyle arkadaşlığımda ‘İnsan’ a dair en güzel manzarayı mekan edindim. Olumlu fikir üretir, iyi paylaşım yaparım.” Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat ve Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümleri mezunu Pektok, 1993 yılından beri reklam, satış, bankacılık ve eğitim alanlarında çalışmıştır. Bilişim teknolojileri alanında eğitim veren bir kurumun ortağıdır ve kurumun insan kaynağı, finansman, eğitim koordinasyon birimlerinden sorumlu yöneticisidir. Aynı alanlarda kurumsal eğitimler verir. Kadınların toplum içinde eşit haklara sahip olması için çalışan sosyal sorumluluk platformunun lideridir. 2014 yılından beri Martı Dergisi’nde insan, kadın, çocuk konularında yazar ve okuduğu kitaplarla ilgili okur gözünden yorumlarını paylaşır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz