Dikkat ettim bu ara arkadaşlarımla yazışırken mesajlarda sempatik emojiler (simge, ifade) sıralayan bizler, düz yazı kısa mesajlar yazar olmuşuz. Zamanında beraber kahkahalarla gülebildiğimiz bir espriyi duyduğumuzda yüzümüz beton duvar, dudak yarı aralık gülümser olmuşuz. Arkadaşım arayıp ‘N’aber Dido ya?’ deyince ‘iyilik kıss/olum sen napıyosoon?’ demektense, şu tarihte bu olacak aman ha dikkat mesajları haricinde akla gelir de hal hatır soran olursa ‘iyi ya ne olsun, aynı işte’ ye bağlar olmuşuz. A Dostlar! Biz toplu depresyon olmuşuz.
Toplumca oldukça zor bir sınav sürecindeyiz. Aile bireyleri evden çıkmadan önce bir hatim indiriyor, sokakta yürümeye korkuyor, yanımızdan geçen her kişiye veya arabaya potansiyel suçlu gözüyle bakıyoruz. Toplumsal güvensizlik, kaygı ve beraberinde toplumsal depresyon yaşıyoruz. Cemi cümlemize geçmiş olsun.
“Manikti, majördü, ‘depresyon’ dediğimiz şeyi yeni yeni çözüyorken bir de başımıza toplumsal olanını mı çıkardın şimdi?” dediğinizi duyar gibiyim. Vallahi ben çıkarmadım, önceden çıkmışı vardı. Yeniden ısıtılmış halde önümüze geldi.
Toplumsal depresyon demişken bir bakalım belirtilerine neymiş:
- Toplumun tükettiği alkol, uyuşturucu ve sigara miktarındaki artış,
- Toplumun genelini saran umutsuzluk, karamsarlık, çaresizlik duygusundaki artış,
- Ticari, sosyal, siyasal yaşamda etik değerlerin önemini giderek yitirmesi,
- Toplumsal anlamda unutkanlık ve dalgınlık yaşıyor olmak,
- Toplumda İntihar oranlarında görülen artış,
- Toplumun ahlaksızlık yolsuzluk, adaletsizlik ve insan hakları ihlallerine ses çıkarmaması, tepkisiz kalmasındaki artış,
- Sokak çocuklarının sayısında ve boşanma oranlarındaki artış vb. gibi belli başlı belirtilerle ortaya çıkmaktadır.
Doğal afet, savaş ve terör, toplumsal kaygıyı arttıran sorunların başında gelir. Doğal olarak şu anda da zihnimizi kaygılar meşgul ediyor. Düzeyi artınca da, bu durum toplumsal depresyona kadar ilerliyor. Hepimiz gün içinde belli iletişim araçları kullanıyoruz. Toplumun genel huzurunu kaçıran bir sorun yaşandığında, olayı bildiren haberlerin yanında ‘kirli medya’ haberleri devreye giriyor. Yaşananlara üzülüyor ve endişeleniyorken bu insani duygumuzu daha da endişeye sevk edecek görsel ve yazılı yayınlar çoğalıyor. Tavsiyem sizlere iletilen, olay yerinden çekilmiş ve aynen yayınlanan fotoğraflara ilgi göstermemenizdir. Çoğu aslında belli bilgisayar programları ile üzerinde oynanmış asılsız fotoğraflardır. Bu tip yayınlar endişeyi daha da arttırır.
Ne doğru ne yanlış tam kestiremiyoruz, o nedenle de kaygımız çoğalıyor. Tek yapacağımız, kaygı anlamında başkaları tarafından körüklenmeye izin vermemektir. Aşırı endişeden uzak, tedbirli yaşamaktır. İçinde bulunduğumuz topluma karşı sorumluluğumuz, olaylar karşısındaki üzüntümüzü paylaşırken birbirimize olumlu yönde destek olmak, birbirimize tedbirler konusunda destek olmaktır. Toplumca başımıza gelenlerden oluşan manevi yaralarımızın el birliği ile merhemini sürerek, sargısını sararak yaramıza iyi bakarak iyileştirmektir. Bugün baharın ilk günü, bahar canlanma demektir. İçimizdeki umudu yeniden yeşertelim. Güneşli aydınlık bir gün gibi yüzlerimizle, hep birbirimize destek verelim, umut verelim. Umudumuz acılarımızın merhemi olsun.
Didem Yeşim Pektok