Gezmenin, görmenin bireye kattığı değer inanılmaz. O yüzden yurtiçi ya da yurtdışı fark etmeden her yıl minimum bir yeni yer yeni kültür görmek hedefimdir. Görülecekler listemin başında gelir kuzey ışıkları. Bunun için 2017’nin ortalarında Lapland seyahatimizi planladık ve 25 Ocak’ta Lapland turlarının da başladığı, gördüğüm en küçük ve en güzel havaalanlarından birine indik: Rovaniemi Havalimanı. Henüz inerken bir karlar ülkesine indiğinizi anlıyorsunuz. Pasaporttan geçip valizlerinizi beklerken de Noel Baba ve Ren geyikleri bandın üzerinden size hoş geldiniz diyor. Kış geliyor ve yine Lapland gezi reklamları arttı ya, gezi anılarımı paylaşmak istedim.
Havalimanına iner inmez, sizi tur rehberiniz karşılıyor ve öncelikle tur boyunca hiç üzerinizden çıkarmayacağınız kıyafetleri kiralamak üzere, anlaşmalı bir yere gidiyorsunuz. Kıyafet kirası bizim turumuza dahildi. O yüzden yanınızda ekstra montlar ve kıyafetler taşımanıza gerek yok. Ama içlikler önemli. Onların verdiği kıyafetleri ve botu giymenizi de öneririm. Merak etmeyin hepsi tertemiz.
Biz gittiğimizde hava sıcaktı, gündüz -12 idi ama bizim götürdüklerimizin yetersiz olduğunu anladık. Kıyafetleri alınca, tur boyunca Rovaniemi’de Şirinler gibi gezmeye başladık çünkü kıyafetlerin hepsi mavi idi. Noel Baba Köyü, kutup çizgisi geçiş sertifikası çok keyifli minik geziler. Noel Baba yani St. Nicholas’ın Anadolu topraklarında olduğunu bilmemize rağmen bu turistik köyü, yakınlarımıza posta kartı göndereceğimiz Noel Baba’nın postanesi ve de Noel Baba ile fotoğraf çektirmek güzel tasarlanmış. Fotoğraf ücrete tabi tabii ki.
Ertesi gün ise husky köpekleri ve Ren geyikleri ile kızak yapma turu için husky çiftliğine gittik. Bembeyaz çam ormanlarında husky turu çok keyifli olsa da Çıldır Gölü’nde kızak yapmak da bu kadar keyifli inanın. Bir de bizim gittiğimiz gün hava husky’ler için çok sıcaktı (-1) ve her duruşta kendilerini sıcaktan kara atan husky’leri görmek biraz içimizi burktu. Global ısınma… Ren geyiği turu ise 5 dakika bile sürmüyor. Size bitişte Ren geyiği kızağı kullanma ehliyeti anı olarak verilse de bir parkurda ren geyikleri sizi dolaştırıyor. Sizin bir şey yaptığınız yok. Sadece manzara seyrediyorsunuz. Bu arada, açık renk ren geyiklerinin doğada en dayanıksızları olduklarını, renk ne kadar koyulaşırsa o kadar güçlü ve hayatta kalmalarının daha kolay olduğunu öğrendim. Bir de gittiğimiz dönem Ren geyiklerinin boynuzlarının yeniden çıkma ayı imiş, o yüzden o fotoğraflarda gördüğünüz ihtişamlı boynuzları göremedik. Yamuk yumuk, çirkin boynuzlu ren geyikleri yine de çok güzeller tabii. Ama o ihtişamlı boynuzlar yeni yeni çıkıyordu.
İkinci geceyi geçirirken maalesef hava şartlarından dolayı yine kuzey ışıkları bize görünmedi. Nasıl oluşuyor peki bu ışıklar? Kutup ışıkları ya da Kutup aurorası, Kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardır. Biz onları video ve fotoğraflardan yeşil yeşil bayağı gördük, hatta aurora borealis applikasyonlarımızı telefonlara indirip, akşamları yüzde kaç görme şansımız olduğunu da takip ediyorduk. Seyahatin temel amacı, görmek istediğimiz o ışıklardı.
Bir sonraki gün her yıl yeniden inşa edilen Buz Kalesi’ne gittik. Ve donan Baltık Denizi’nin kenarında 2018 yılı teması hayvanlar ve masallar olan kaleyi gezip bol bol fotoğraf çektirdik. Gece kalmak isteyen kalabiliyordu ama gündüz kıyafetlerle bile gezmesi dondurucu olduğundan burada konaklamaya kim cesaret eder bilemiyorum. Bizim turdan kalan olmadı. Öğleden sonra ise sıcak şarap ikramı ile donan denizde kar motosikleti gezisi yaptık. Türkiye’de de birçok yerde yapabildiğimiz bir aktivite olduğundan çok özel gelmese de güzeldi.
Üçüncü gece, saat 23:00 sonrası şehrin ışıklarının olmadığı bir yere Kuzey Işıkları avına çıktık. Ama saatlerce soğukta beklesek de maalesef ışıkları avlayamadık. Sonra da öğrendik ki aslında Lapland, kuzey ışıklarının ender görüldüğü bölgelerden biri imiş. Özellikle hava bizim gittiğimiz zamanki gibi normalden sıcak seyrediyorsa.
Sonuçta, geyik eti, ayı eti, bol somon, güzel peynirler, şaman öğretileri ile geri döndük. Bizi Kuzey Işık avına götüren otobüs şoförü de gece sonunda bize “20 defa geldim ben de hiç görmedim” deyince ötesini sorgulamadık. Demem o ki, Sarıkamış’ta kayak yapıp, kar kızağı yapmadan, Çıldır Gölü’nü, Kars’ı Erzurum’u görmeden (ben şükür görmüştüm belki ondan enteresan gelmedi yaşadıklarım) oralara ışık avlamaya gitmeyin. Sonuçta, benim Kuzey Işıkları görme hedefim devam, şimdi daha soğuk ve daha çok görülen lokasyon arıyorum. Tabii euro biraz daha düşünce gitmek üzere…
Ece Sueren Ok