Hayatın özünde iletişim var.
Kendimizle.
Ailemiz, çocuklarımız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımızla. Sevgilimiz, kocamız veya karımızla. Sevdiklerimiz ya da sevmediklerimizle.
Seçtiklerimiz veya seçmediklerimizle. Kolay ya da zor insanlarla. İş hayatında ilişki kurduğumuz herkes ile.
Ruhumuzla. Doğayla, doğanın tüm varlıklarıyla, dünyayla. İç dünyamızla dış dünya arasında.
Ne çok iletişim kurmamız gereken insan, an ve durum var.
İletişim kuruyor musun? Yoksa sadece konuşan mısın? Ya da konuşan ancak kendini dinletemeyen?
Daha iyi iletişim kurmak öğrenilebilir. Hayatınızın kalitesini arttırır iletişim kurma şekliniz. Güzelleştirir. Etki alanınızı büyütür. İlişkilerimiz, dengeyle, dört boyutlu anlayarak, ben varlığımızla, hayatımızın merkezinde ve ritmine ahenk ile uymalı.
“Sözcükler penceredir, ya da duvar olurlar”
İletişim, düşünce ve duygularımızı her yolla aktarabilmektir.
İletişim, ne söyleyeceğimizi bilmek, bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına, nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek, en iyi nasıl söyleneceğini düşünmek, olayları basitçe anlatabilmek, akıcı bir dille ve karşımızdaki kişiyle göz ilişkisi kurarak konuşabilmek, dikkati yoğunlaştırmak ve verilen tepkiyi fark edebilmektir.
İletişim, anlaşılmak için mi, anlaşmak için mi?
İletişim, konuşmak mı, dinlemek mi?
İletişim, anlamak mı, anlatmak mı?
Seçimler bakış açımızı ve iletişim tarzımızı belirliyor. Değer yaratan iletişim için öncelikle iletişim amacımızı bilmeliyiz, karşımızdakini anlamalıyız, gözlemlemeli ve dinlemeliyiz.
İletişim tarzımızı seçmeli ve bunu büyüklere farklı, çocuklarımıza farklı değil, tek bir tarzda, tutarlı bir davranış ve dille sürdürmeliyiz.
Çocuklarımız ile iletişimde tarzımız ne? Birçok anne baba gibi sizinde biri büyükler ve biri çocuklar için iki ayrı diliniz mi var?
Kendimize veya çevremizdeki diğer yetişkinlere söylense çok bozulacağımız, gururumuzun kırılacağı sözleri çocuklarımız küçük, nasıl olsa kaldırır diyenlerden misiniz?
“Sözlerin mahkûm ediyor sanki beni,
Yargılıyor, dışlıyor diyor hislerim
Ama gitmeden önce bilmeliyim,
Bunlar mıydı demek istediğin?
Savunmaya geçmeden ben,
Acı ve korku sözcükleriyle
Duvar örmeden çevreme,
Söyle gerçek miydi duyduklarım?”
-Ruth Bebermeyer
Bir türlü iletişim kuramıyorum diyorsanız, bir gözlemleyin lütfen;
İletişim kurmaya çalıştığınızda, konuşan mısınız, dinleyen mi?
Anlaşılmak için mi, anlaşmak için mi konuşuyorsunuz?
Anlamak için mi, anlatmak için mi iletişim kuruyorsunuz?
Öğrenmek için soru mu soruyorsunuz, sorguluyor musunuz?
Anlamadan geliştirdiğimiz iletişim dilimiz,
- Çevremizdekilerin bizimle konuşmalarını engeller,
- Savunmaya geçirir,
- Kavgacı yapar, karşı saldırıya geçirir,
- Yetersiz olduklarını düşündürür,
- Küstürür, kızdırır,
- Kendilerine güvenilmediğini hissettirir,
- Anlaşılmadığını hissettirir,
- Kendine değer verilmediğini hissettirir,
- Bizim öfke nöbetlerine girmemize neden olur,
- Kendimizi değersiz hissettirir,
- Çaresiz, yalnız hissettirir,
İletişim engelleri yaratmamak için, etkin dinlemek için, mutlu ilişkiler için iletişim koçluğu ile etkileyen, iz bırakan kişi olabilirsiniz.
“Başkalarının duygu ve ihtiyaçlarına kulak vererek çok şey söylemiş oluruz.”
Tüm ilişkilerinizde daha güzel anlar yaşamak için;
Yasemin Sungur ile
“İlişkilerde İletişim” Atölyesini öneriyor katılanlar. Birebir veya çift olarak, aile olarak atölye çalışmasına katılabilirsiniz.