Van depreminin üstünden neredeyse 2 ay geçti. İnsanız hepimiz, ve zaman gerçekten en büyük acıların bile üstünü örtebilentek gerçek…
Artık haberlerde Van yok, gazetelerde Van yok, biz Van dışında yaşayanların akıllarında Van yok.
Sanıyoruz ki hepsi soğuktan korunuyor, hepsinin karnı doyuyor, hepsi kışı iyi şartlarda geçirecek. Size bunları doğrulamak isterdim ama Van üşüyor, sadece üşümüyor, yazlık çadırlarda donuyor, Vanlı bebekler gözlerini sıcacık evlerinde kendisini 4 gözle bekleyen anne babalarına açmıyorlar. Vanlı bebekler gözlerinine olacaklarını bilemeyecekleri bir hayata, üzgün anne ve babalarına, nerdeyse tamamı yıkılmış bir şehre açıyorlar.
Gazeteler size anlatmıyor, ama ben orada 2 sene geçirecek olan ve geçen sayıda Van depreminde yaşadıklarını kendi ağzından yazdığım ağabeyimden duyduklarımla 2 hayat hikayesi anlatmak istedim.
İlk hikaye A.’nın hikayesi. Minicik bir kalbin Van’dan Malatya’ya uzanan hikayesi
Henüz 5 aylık bir erkek bebek. Van’ın Erciş ilçesinde depremden bir süre önce 7 aylık olarak dünyaya gelmiş, yani premature doğmuş. Anlaşılan beklenen bir bebekolmamış anne karnında da. Annesi doğar doğmaz terketmiş bebeğini. A., hayata ailesi tarafından terkedilen bir premature olarakaçmış gözlerini, 1-0 değil, 2-0 yenik başlamış yani.
Erciş’te hastanede bakımı yapılırken bir sütanne bulunmuş minik bebeğe. Tam şansı bir parça dönerken, Van depremini hastanede yaşamış minik A. Hastaneyi boşaltacakları için süt annesinden de ayrılmak zorunda kalmış miniğimiz. Hava soğuk, üstelik premature bir minik o. Van’da özel bir hastanenin sahibi Ercişli bir iş adamını, Ali Bey’Iaramışlar hemen.Ve böylece minik A. İle yolları kesişmiş o hastanede doktora ğabeyimin ve yengemin.
A. Henüz hastaneye gelmeden bana ulaştı ağabeyim ve dedi ki “Hemen internetten yayın, bu bebeğin sağlık durumu el verirse İstanbul veya Ankara’ya sevketmemiz lazım. Hala sallanıyoruz ve burası premature bir bebeğe bakılacak durumda değil.” Internet yüzlerce kere olduğu gibi, bir kere daha iyi bir sonuç verdi ve minik A. Twitter da mesajımı gören sevgili RadyoD’den DJ Sarı şeker Semasayesinde İstanbul Dora Hospital tarafından kabuledilecekti.
Ancak minik A. ‘nın sağlık durumu pek de iyi değildi. Bu nedenle uzun sureli bir uçuşu kaldıramayacağından korktular. Sevgili ağabeyim, yengem ve Dr Yılmaz, büyük depremin hemen ardından hala sürekli sallanan Van’da hastanenin 4. Katına kadar merdivenlerden çıkıp, bebek için olmazsa olmaz eşyayı “kuvöz” I 4 kat boyunca sürekli sallanarak merdivenlerden indirmeyi başarmışlar. Bebek ulaşır ulaşmaz çadıra alıp, oksijenve serum vermişler. Ancak bebeğin nefes alma problemi çözümlenmeyince, çocuk doktoru Dr. Baran bebeği alıp çocuk hastanesinin yolunu tutmuş ve buarada bizimkiler de 112 iletişime geçmişler.
Minik premature A. Böylece annesini hiç tanımasa da, onlarca doktor ağabey ve abla tarafından ablukaya alınmış, yaşama tutunması için. Ablalar bir anne gibi olamasa da, ona kocaman sarılmışlar. Ve sonunda 112 tarafından ayarlanan helikopterile Malatya’ya yola çıkmış minik A ve orada da hikayesinden çok etkilenen doktor ağabeyleri ve ablaları tarafından iyi bir bakımla sağlığına kavuşturuldu.Sonunda da miniğimiz Malatya Çocuk Yuvası’na teslimedildi.
O belki bunları hiç hatırlamayacak ve hattakim bilir, bunları hiç bilmeyecek. Ama hayatlarından geçtiği Van’da görevli doktor ağabeyleri ve ablaları, hatta sürecisürekli takip eden ben bile onu ve hikayesini hiç unutmayacağız. Her şeye ragmen hayata sıkısıkı tutuan bir bebeğin hikayesini… Umuyorum ki, bir an once sonsuz aile sevgisini tadabileceği bir anne ve babaya kavuşur. Ve hepimizi isyanettiren hikayesi sadece bizlerin akıllarında birer anı olarak saklıkalır.
Ve insanlığın ölmediği bir mini Van hikayesi daha…
1.Depremde yıkılmayan tüm binaların .
2.Depremle yerlebir olduğu hayalet şehirde yaşanan yüzlerce acı hikayeden
biri daha belki de.Ama bu hikayeden “insanlık ölmemiş” diyeceksiniz.
Van merkezinde 3 katlı Philipps bayisinin sahibi kahramanımız. Yolları ağabeyimle kesişiyor bayi önünde. Bina tamamen çökmüş. Ve depozeminin altında bir katmış. Depoya inmenin bir yolu bulunmuş ancak tehlikeli. Personel hala bayinin dışında da olsa, oralarda hizmet vermeye çalışıyor. Depoya inilmesi gerektiğinde, bayi sahibi iniyor. Tüm riski, hayati tehlikeyi sadece o alıyor göze.Çalışanlarını indirmiyor.
Biraz daha sohbet edince, kendisine ait olan herşeyi sattığı ortaya çıkıyor. Tek bir sebep için: Depremde evsiz kalan, ailesine bakmak zorunda olançalışanlarının maaşlarını ödemeye devam edebilmek için! Nesi varsa tamamını satmış… Ben dinlerken gözlerime engel olamadım, yine yaşardılar aynen minik A’ nın hikayesin de olduğu gibi. İnsanlık ölmemiş diyebildim. Hikayenin kahramanına çoküzülsem de, insanlığın hala yaşamasına çok sevindim!
Van çok üşüyor, onları unutmayın! Depolar yanıyorsa, insanlar hasta oluyorsa bu onların suçu değil! Yardım ellerinizi sıcaklığın-20’lere indiği bu zor kış şartlarında yazlık çadırlar da yardım bekleyen çocuklardan, annelerden, dedelerden, bebeklerden çekmeyin! Yılbaşında birbebeğe Tulum, bir anneye kazak, hatta birçocuğa şeker göndermek istemez misiniz?
Göndermek istediğiniz yardımlar için desteğe ihtiyacınız olursa benimle hiç çekinmeden iletişime geçin: burcu.tuzun@gmail.comZengin metin alanı
Van depreminin üstünden neredeyse 2 ay geçti. İnsanız hepimiz, ve zaman gerçekten en büyük acıların bile üstünü örtebilentek gerçek…
Artık haberlerde Van yok, gazetelerde Van yok, biz Van dışında yaşayanların akıllarında Van yok.
Sanıyoruz ki hepsi soğuktan korunuyor, hepsinin karnı doyuyor, hepsi kışı iyi şartlarda geçirecek. Size bunları doğrulamak isterdim ama Van üşüyor, sadece üşümüyor, yazlık çadırlarda donuyor, Vanlı bebekler gözlerini sıcacık evlerinde kendisini 4 gözle bekleyen anne babalarına açmıyorlar. Vanlı bebekler gözlerinine olacaklarını bilemeyecekleri bir hayata, üzgün anne ve babalarına, nerdeyse tamamı yıkılmış bir şehre açıyorlar.
Gazeteler size anlatmıyor, ama ben orada 2 sene geçirecek olan ve geçen sayıda Van depreminde yaşadıklarını kendi ağzından yazdığım ağabeyimden duyduklarımla 2 hayat hikayesi anlatmak istedim.
İlk hikaye A.’nın hikayesi. Minicik bir kalbin Van’dan Malatya’ya uzanan hikayesi
Henüz 5 aylık bir erkek bebek. Van’ın Erciş ilçesinde depremden bir süre önce 7 aylık olarak dünyaya gelmiş, yani premature doğmuş. Anlaşılan beklenen bir bebekolmamış anne karnında da. Annesi doğar doğmaz terketmiş bebeğini. A., hayata ailesi tarafından terkedilen bir premature olarakaçmış gözlerini, 1-0 değil, 2-0 yenik başlamış yani.
Erciş’te hastanede bakımı yapılırken bir sütanne bulunmuş minik bebeğe. Tam şansı bir parça dönerken, Van depremini hastanede yaşamış minik A. Hastaneyi boşaltacakları için süt annesinden de ayrılmak zorunda kalmış miniğimiz. Hava soğuk, üstelik premature bir minik o. Van’da özel bir hastanenin sahibi Ercişli bir iş adamını, Ali Bey’Iaramışlar hemen.Ve böylece minik A. İle yolları kesişmiş o hastanede doktora ğabeyimin ve yengemin.
A. Henüz hastaneye gelmeden bana ulaştı ağabeyim ve dedi ki “Hemen internetten yayın, bu bebeğin sağlık durumu el verirse İstanbul veya Ankara’ya sevketmemiz lazım. Hala sallanıyoruz ve burası premature bir bebeğe bakılacak durumda değil.” Internet yüzlerce kere olduğu gibi, bir kere daha iyi bir sonuç verdi ve minik A. Twitter da mesajımı gören sevgili RadyoD’den DJ Sarı şeker Semasayesinde İstanbul Dora Hospital tarafından kabuledilecekti.
Ancak minik A. ‘nın sağlık durumu pek de iyi değildi. Bu nedenle uzun sureli bir uçuşu kaldıramayacağından korktular. Sevgili ağabeyim, yengem ve Dr Yılmaz, büyük depremin hemen ardından hala sürekli sallanan Van’da hastanenin 4. Katına kadar merdivenlerden çıkıp, bebek için olmazsa olmaz eşyayı “kuvöz” I 4 kat boyunca sürekli sallanarak merdivenlerden indirmeyi başarmışlar. Bebek ulaşır ulaşmaz çadıra alıp, oksijenve serum vermişler. Ancak bebeğin nefes alma problemi çözümlenmeyince, çocuk doktoru Dr. Baran bebeği alıp çocuk hastanesinin yolunu tutmuş ve buarada bizimkiler de 112 iletişime geçmişler.
Minik premature A. Böylece annesini hiç tanımasa da, onlarca doktor ağabey ve abla tarafından ablukaya alınmış, yaşama tutunması için. Ablalar bir anne gibi olamasa da, ona kocaman sarılmışlar. Ve sonunda 112 tarafından ayarlanan helikopterile Malatya’ya yola çıkmış minik A ve orada da hikayesinden çok etkilenen doktor ağabeyleri ve ablaları tarafından iyi bir bakımla sağlığına kavuşturuldu. Sonunda da miniğimiz Malatya Çocuk Yuvası’na teslimedildi.
O belki bunları hiç hatırlamayacak ve hattakim bilir, bunları hiç bilmeyecek. Ama hayatlarından geçtiği Van’da görevli doktor ağabeyleri ve ablaları, hatta sürecisürekli takip eden ben bile onu ve hikayesini hiç unutmayacağız. Her şeye ragmen hayata sıkısıkı tutuan bir bebeğin hikayesini… Umuyorum ki, bir an once sonsuz aile sevgisini tadabileceği bir anne ve babaya kavuşur. Ve hepimizi isyanettiren hikayesi sadece bizlerin akıllarında birer anı olarak saklıkalır.
Ve insanlığın ölmediği bir mini Van hikayesi daha…
İlk depremde yıkılmayan tüm binaların ikinci depremle yerlebir olduğu hayalet şehirde yaşanan yüzlerce acı hikayeden biri daha belki de.Ama bu hikayeden “insanlık ölmemiş” diyeceksiniz.
Van merkezinde 3 katlı Philipps bayisinin sahibi kahramanımız. Yolları ağabeyimle kesişiyor bayi önünde. Bina tamamen çökmüş. Ve depozeminin altında bir katmış. Depoya inmenin bir yolu bulunmuş ancak tehlikeli. Personel hala bayinin dışında da olsa, oralarda hizmet vermeye çalışıyor. Depoya inilmesi gerektiğinde, bayi sahibi iniyor. Tüm riski, hayati tehlikeyi sadece o alıyor göze.Çalışanlarını indirmiyor.
Biraz daha sohbet edince, kendisine ait olan herşeyi sattığı ortaya çıkıyor. Tek bir sebep için: Depremde evsiz kalan, ailesine bakmak zorunda olançalışanlarının maaşlarını ödemeye devam edebilmek için! Nesi varsa tamamını satmış… Ben dinlerken gözlerime engel olamadım, yine yaşardılar aynen minik A’ nın hikayesin de olduğu gibi. İnsanlık ölmemiş diyebildim. Hikayenin kahramanına çoküzülsem de, insanlığın hala yaşamasına çok sevindim!
Van çok üşüyor, onları unutmayın! Depolar yanıyorsa, insanlar hasta oluyorsa bu onların suçu değil! Yardım ellerinizi sıcaklığın-20’lere indiği bu zor kış şartlarında yazlık çadırlar da yardım bekleyen çocuklardan, annelerden, dedelerden, bebeklerden çekmeyin! Yılbaşında birbebeğe Tulum, bir anneye kazak, hatta birçocuğa şeker göndermek istemez misiniz?
Göndermek istediğiniz yardımlar için desteğe ihtiyacınız olursa benimle hiç çekinmeden iletişime geçin: burcu.tuzun@gmail.com