Mutlu ve Anlamlı Hayat Arasındakı 5 Temel Fark

Mutluluk ve anlam arasında kanımca doğal bir bağ var. Yine de bakalım araştıralım derken karşıma enteresan bir araştırma çıkınca paylaşmak istedim. Florida Üniversitesi profesörlerinden Roy Baumeister’ın, Minesota ve Stanford Üniversitesi’ndeki meslektaşları ile  397 yetişkin üzerinde yaptığı araştırmaya göre anlamlı bir hayat ile mutluluk arasında pozitif bir korelasyon olduğu tespit edilmiş. Ama her zaman değil.

Bu yüzden iki kavram arasındaki farkları öğrenebilmek için biraz daha derinleşmeye karar vermişler. İstatiksel araştırmaları yardımıyla da  kişinin hayatına anlam katan ancak mutluluk getirmeyen ya da mutlu eden ama anlamlı olmayan davranış, aksiyon ve durumları ayırt etmeye çalışmışlar.

Sonuçta anlamın (mutluluktan bağımsız olarak) kişinin finansal durumu, hayatının rahat olup olmadığı ve sağlığı ile alakası olmadığını, bunun yanı sıra mutluluğun (anlamdan bağımsız olarak) bu unsurlar ile direkt bağlı olduğunu tespit etmişler. Daha da spesifik olmak gerekirse mutlu bir hayat ile anlamlı bir hayat arasında 5 temel fark belirlemişler.

Mutlu ve Anlamlı Hayat Arasındakı 5 Temel Fark

  • Mutlu insanlar, bireysel ihtiyaç ve arzularına odaklanırken bu konular her zaman anlamlı bir hayat için gerekli olmayabilir. Buna göre, sağlık, zenginlik ve rahat yaşam koşullarının mutluluk ile alakası belirlenebilirken, anlamlı bir hayat ile bağlantısı kurulamamıştır.
  • Mutluluk, tam şu anda olmaya odaklı iken, anlam geçmiş-an-gelecek arasında gidip gelmeyi ve zihnin bu 3 durum arasında ilişki kurup değerlendirme yapmasını gerektirmektedir. Mutluluk daha kısa vadeli, anlam ise daha uzun vadeli değerlendirilmektedir.
  • Anlam, başkalarına ne verdiğin/kattığın ile doğrudan alakalıdır. Mutluluk ise başkalarının sana ne verdiği/kattığı ile. Her ne kadar sosyal ilişkilerde bu alışveriş hem anlamlı hem de mutluluk verici olsa da. Özellikle, ben merkezli bireylerin sosyal ilişkilerde, doğal olarak paylaşımcı/verici kişilere göre daha mutlu oldukları tespit edilmiştir. Araştırmaya katılanlara göre arkadaşlarla zaman geçirmek mutluluk verirken, sevdikleri ile zaman geçirmek daha anlamlı olarak tarif edilmiştir.
  • Anlamlı hayatların içinde doğal olarak stress ve zorluklar vardır. Yüksek oranda kaygı, stres ve heyecan daha yüksek oranda anlam getirirken, bu duygular mutluluğu aşağıya çekmektedir. Araştırma sonucuna göre, zorlayıcı iş/konuları başarmak kişinin hayatına anlam katarken herzaman mutlu etmemektedir.
  • Kendini doğru ve etkin ifade edebilme anlamlı bir hayat için gerekli iken mutlu olmak için her zaman gerekli değildir. Örnek olarak, kendini yaratıcı ve farklı olarak tanımlamak anlam ile bağdaştırılabilirken mutluluk ile bağlantısı yoktur.

Diğer İnsanların İyiliği İçin Yaptıklarımız Bizi Mutlu Eder mi?

Araştırmanın en şaşırtıcı bulgusu ise başkalarına yardım etmenin mutlu olmak ile doğrudan bağlantısının tespit edilememesidir. Her ne kadar yaptığımız aksiyon bize çok anlamlı gelse de her zaman mutlu etmeyebilir. Örnek olarak da geçenlerde Fransa’da iklim değişikliği için sessizce protesto yapanlara gözyaşartıcı sprey sıkılmasını verebiliriz. Yaptıkları kesinlikle herkes için anlamlı bir hareket ama gördükleri davranış onları çok da mutlu etmemiştir. Ancak bu bağlamda, Baumeister vermek ile almak arasındaki bağlantıyı kişinin nasıl kurduğunun da önemli olduğunu belirtmiş. Yani, eğer başkalarına yardım etmeyi sonuçlarından bağımsız değerlendirirsek, yardım eden kişi mutlaka sonunda mutlu hissedecektir.

Bu araştırma kesinlikle, provakatif bir takım tartışmalar doğuracaktır. Özellikle pozitif psikoloji/ vermek/mutlu olmak arasındaki bağlantı konusunda. Ancak yine de bugünlerde ağzımıza pelesenk olan mutluluk kavramını konuşurken de yeni bir pencere açtığı kesin.

Ece Sueren Ok

Önceki İçerikAnamed’den Sergi: Marcell Restle’nin Anadolu Araştırmaları
Sonraki İçerikAnlar
Ece Süeren Ok
Ömür boyu gelişim için öğrenmeye düşkün, hareket etmeye tutkun ve paylaşmayı seven, zaman zaman yorucu ve zorlayıcı, yüksek enerjili Anne, İş kadını, İK aşığı , Sporcu ve hep çocuk. Doğduğundan bu yana hep seven ve de sevildiğini hissetmenin vermiş olduğu şans ile 1992 de başladığım kariyerimde sevdiğim yerde sevdiğim işi yapma şansını yakalamış olan ben, 2010 yılında hayat amacımı netleştirdikten sonra daha çok fayda yaratmak için çalışıyorum.