ABD’de 3.000 kişinin katılımıyla her yıl düzenli olarak yapılan anket sonuçları, kadınların mutluluk oranının her yıl düştüğünü gösteriyor. Araştırma, son 35 yıl içeresinde kadın hakları ve diğer objektif ölçütlerde sağlanan somut gelişmelere rağmen, kadınların mutlu olmadığını ortaya koyuyor. Araştırma kapsamında katılımcılardan iş, evlilik, mali durum ve sağlıklarından duydukları memnuniyet düzeyleri de soruluyor. Buna göre 1980’li yıllara kadar ABD’de kendini çok mutlu hisseden kadınların oranı, erkeklere göre daha yüksek iken, özellikle 1988 sonrası kadınların mutsuzluğu her yıl artıyor.
Kadınların mutsuzluğu her geçen yıl artıyor.
Avrupa ülkelerinde yapılan “Eurobarometer Trendfile” araştırma sonuçları, kadınların hayattan duydukları memnuniyetin ABD’deki gibi 1980’li yıllardan itibaren belirgin bir şekilde düşüşe geçtiğini gösteriyor. Bu dönem içeresinde kadınların sadece iş tatminleri görece olarak yükselirken evlilik, maddi durum ve sağlık bağlamında hissettikleri mutluluk oranı azaldı. Türkiye’de 2004 yılından bu yana TUİK tarafından yapılan “Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göreyse, erkeklerin mutluluk oranlarının bu dönemde arttığını gösteriyor. Birleşmiş Milletler, Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından yayımlanan 2019 yılı Dünya Mutluluk raporuna göre, Türkiye 156 ülke arasında 79. sırada. Geçen yıl ise 74. sırada yer alıyorduk.
Dünya’da evli bireyler 3,4 kat daha mutlu, Türkiye’de durum tam tersi.
Wayne State Üniversitesi’nde yapılan ve 17 ülkeyi kapsayan diğer bir araştırma sonucu ise evli bireylerin evli olmayanlara oranla 3,4 kat daha mutlu olduklarını gösteriyor. Dünya’da durum böyle iken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, Türkiye’de evlilik sonrası insanların mutluluk düzeyinin düştüğünü gösteriyor.
Çiftler mutluysa 2 kat daha sağlıklı oluyorlar.
ABD’de 20 bin kişiyi kapsayan “Genel Toplum Araştırması” sonuçları evli çiftlerin, evlenmemiş bireylere ya da boşanmış çiftlere göre daha mutlu, daha sağlıklı olduklarını ve daha uzun yaşadıklarını gösteriyor. Ayrıca çiftler arasındaki uyum, sağlıklarını da doğrudan etkiliyor. Buna göre “mutlu bir evliliği” olan çiftler, diğerlerine göre, ortalama 2 kat daha sağlıklılar.
İngiltere’de 12 sene önce “Yalnızlık Bakanlığı” kuruldu.
Yalnızlık, mutsuzluğun ötesinde depresyona yol açıp ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. 2019 Dünya Ekonomik Forumu’nda yalnızlık gündemin en önemli konuları arasında yer aldı ve “hastalık” olarak tanımlandı. Dünyanın ilk Yalnızlık Bakanlığı (Ministry of Loneliness) Britanya’da 2007 yılında kuruldu. Bakanlığın ilk araştırma raporu, Britanya’da 9 milyon kişinin yalnızlıktan mustarip olduğunu gösteriyor.
Evcil hayvanlar yalnızlığın olumsuz etkilerini azaltıyor.
Florida Atlantic Üniversitesi’nde yaşlı bireyler üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları, evcil hayvanlarla kurulan bağın yalnızlığın yol açtığı sağlık sorunlarını azalttığını gösteriyor. Araştırmaya göre, evcil hayvan besleyen yaşlılar, yalnız yaşayan yaşlılara göre daha fazla fiziksel aktivite yapıyor ve daha az kalp damar problemi yaşıyor.
Genç nüfusun %45’i mutsuz.
TÜİK tarafından yayımlanan “İstatistiklerle Gençlik” verilerine göre, toplumun %16’sını oluşturan 15-24 yaş grubundaki yaklaşık 13 milyon oranındaki genç nüfusun %45’i mutsuz. TÜİK’in “Yaşam Memnuniyeti Anketi”ne göre ise mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı 2018 yılında bir önceki yıla göre %58’den %53’e geriledi. Araştırmaya göre erkeklerin %51’i, kadınların %43’ü mutsuz olduğunu ifade etti.
Kadınların %36’sı fiziksel şiddete, %12’si cinsel şiddete maruz kalıyor.
Kadına yönelik aile içi şiddetle ilgili Hacettepe Üniversitesi’nin yayımladığı “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”na göre kadınların %36’sı fiziksel şiddete, %12’si cinsel şiddete, %38’i iki şiddet biçiminden en az birine maruz kalıyor. Bu veri, cinsel şiddetin çoğunlukla fiziksel şiddet ile bir arada olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda yüksek eğitimli her 5 kadından biri şiddete maruz kalıyor. Türkiye genelinde fiziksel şiddet görüp kimseye bu durumdan bahsetmeyen kadınların oranı ise %49.
Her 4 beyaz yakalıdan biri işsiz.
Türkiye’de her 4 beyaz yakalıdan biri işsiz. Kredi borcunun 15 milyar TL’yi aşmış olması, depresyonun toplumun %10’unda ve anksiyetenin % 5’inde görülüyor olmasının yarattığı mutsuzluk ve bu mutsuzluğun yarattığı kısır bir döngü mevcut.Bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için Galatasaray Üniversitesi Liderlik Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından organize edilen Joy.ology Talks-Mutluluk Zirvesi’nde yönetsel açıdan mutluluğun insan hayatına, toplumsal gelişime ve kurumsal verimliliğe olan faydaları tartışıldı. Daha mutlu hayatlar inşa edebilmenin yolları konuşuldu. Zirve’de mutluluğun anlamı, insanları mutsuzluğa iten faktörler, teknolojinin iş ve sosyal hayata etkileri, mutluluğun bileşenleri ve kalıcı çözüm önerileri alanının önde gelen iş insanları, akademisyenleri ve uzmanları tarafından değerlendirildi.
Mutluluk öğrenilebilir ve ölçümlenebilir.
Etkinlikte konuşan Galatasaray Üniversitesi Liderlik Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Türker Baş, “Mutluluk öğrenilebilir ve ölçümlenebilir. ‘Mutlu olmak istemiyorum’ diyen bir bireye rastlamak mümkün değil. Mutlu bireylerle daha başarılı bir toplum oluşturulabiliyor. Mutluluk alanında yapılan son araştırmalar, mutluluğun başarılı olmaktan geçtiğine dikkat çekiyor. Bu önermenin geçerli olmadığını ancak mutlu bireylerin başarıya daha rahat ulaştığını söylemek mümkün. Türkiye’de günümüzün en önemli sorunları arasında yer alan kadına şiddet, işsizlik ve hastalıklar mutsuzluğun önemli bileşenleri arasında yer alıyor.” değerlendirmesiyle mutluluğun önemine değindi.
Müfit Can Saçıntı: Dans 10.670 pound, yüzme 1.630 pound.
Oyuncu ve senarist Müfit Can Saçıntı, “Dans etmek, yüzmek, müzik dinlemek gibi aktiviteler mutluluğu artırıyor. İngiltere’de yapılan ‘Mutluluk Kaç Para Eder?’ araştırmasında dansın 10.670 pound, yüzmenin 1.630 pound değerinde olduğu bulundu. Hayatı kaçırmayın” dedi. Assan Alüminyum Genel Müdürü Göksal Güngör, iş hayatında mutlu çalışanların iş verimliliği ve kârlılığa olumlu etkilerine dikkat çekti. Toplumun değerleri ve beklentileri ile el ele hareket ederek çalışanların yaptıkları işte bir anlam bulmalarına da katkıda bulunduklarını belirtti.
Güvenebiliyorsan mutlusun.
Geçtiğimiz ay ABD’nin 181 CEO’sunun imzaladığı manifestoya dikkat çeken Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Bu manifesto sürdürülebilir kurumlar, bireyler ve toplumlar yaratmak için önemli bir adım teşkil ediyor. Bu manifestoya göre, şirketlerin ana amacı, hissedarları mutlu etmek değil. Öncelik; çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler ve toplum. Kurumların ticari beklentilerinin sosyal sorumluluklarının önüne geçmeyecek şekilde hareket etmeleri esas kabul edilmeli. Mutlu olmak, öncelikle bir toplumun yaşam kalitesini belirleyen faktörlerin iyileştirilmesiyle mümkün. Ayrıca tüm araştırmaların ortak noktası, birbirine güvenebilen insanların mutlu olabileceği yönünde. Güveni merkeze almalıyız.” açıklamasında bulundu.
Sürekli olumlu olma zorunluluğu mutsuz ediyor.
IPPA Communications ve Pozitif Psikoloji Akademisi Kurucu Direktörü Fatmanur Erdoğan, şirketlerin ve STK’ların yaptıkları çalışmaların kalıcı çözümler getirebilmesi için yaşam kalitesi odaklı bir yönetim modeli ve planlaması ile hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Psikiyatrist Mehmet Sungur, insanın sürekli olumlu davranma zorunluluğunu hissetmesi ve olumsuzluklardan kaçınma davranışı sergilemesinin mutluluğun önündeki önemli engeller olduğunu ifade etti.
Mutluluğun %50’si genlerden, %40’ı davranışlarımızdan kaynaklanıyor.
Uzman Dr. Kerem Dündar, daha sık mutlu hissetmenin vücudumuzdaki dopamini artırdığı için gün içerisinde küçük mutluluklar yaşamanın, derin ama az mutluluk hissinden daha faydalı olacağına değindi. Marmara Üniversitesi Genetik Bilim Uzmanı Doç. Dr. Korkut Ulucan ise bilimsel olarak mutluluğun %50’sinin genlerimizden, %40’ının davranışlarımızdan ve %10 oranında ise demografik bileşenlerden kaynaklı olduğunu hatırlattı.
Çalışan-yönetici ilişkisinde şeffaflık önemli.
Anlam yaratan şirketlerin kurumsal yönetişim ilkelerine sahip olması, sürdürülebilir gelişim politikaları izliyor olması ve çalışanlarına hakkaniyet boyutundan kopmadan davranılması gerektiğini savunan Vector A.Ş. Genel Müdürü Halit Erol Şengünler, “Şeffaflık sadece finansal verilerde değil, iletişiminizin her noktasında olmalı. Son 5 yılda 4 kez Great Place to Work seçilen Vector A.Ş. olarak başarımızın sırrının iyiliğin bulaşıcı olduğuna inanan çalışanlarımızın olmasına bağlıyoruz.” dedi. Kaygı ve korkuların yükseldiği bir dönemde, uykunun önemine değinen Yatsan A.Ş. Genel Müdürü Gökalp Bahçeli ise “İyi bir uyku yaratıcılığı artırıyor, kaza riskini azaltıp, obezitenin sorun olduğu günümüzde kilo alımını düşürüyor” bilgisini aktardı.
Great Place to Work hakkında: Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 60’tan fazla ülkedeki ofisiyle sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere harika iş yerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work, 30 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bini aşkın şirket ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır.