Farklılıklarla Fark Yaratmak

Yeni yıl malumunuz, içimizde ikilemler yaratır. Bir polariteden öbürüne savrulur dururuz. Aynen kış rüzgarlarında adeta son yapraklarını dökmeye zorlanırcasına sallanan ağaçlar gibi. Bir yanda kapanan döngülerin, biten senenin vermiş olduğu burukluk-hüzün-özlem, ilaveten tamamlanamamış veya hiç başlanmamış projelerin-işlerin yarattığı hayal kırıklığı-hüsran-pişmanlık, diğer yandaysa yeni senenin havada yarattığı iyimser duygular; umut, heves, merak…

Sanırım hepimiz yeni seneden benzer şeyler beklemesek bile, benzer bir şey isteriz; hayatlarımızda ufak veya büyük fark etmez, herhangi olumlu bir fark yaratmayı…

Buraya kadar her şey iyi güzel de, pekiyi fark yaratmaya açık mıyız? 

Farka Açık Olmak

“Fark yaratabilmek” için farkındalık şart.

Bir eğitimci olarak sıklıkla karşılaştığım sorulardan biri şudur: “Hocam hayatımda fark yaratmak istiyorum. Farklı bir vizyon edinmek ihtiyacındayım. Değişime hazırım vs… Bu eğitime/kursa katılayım mı? Ne tavsiye edersiniz?”

O zaman onlarla şu hikayeyi paylaşırım:

“Öğrenciler avluda toplanmış büyük bir merakla Üstadın söyleyeceklerini beklerler.  Bugünkü dersin hayli önemli olduğunu duymuşlardır çünkü. Üstad ise gözleri kapalı vaziyette huşu içinde bekler. Minik bir kuş çıkar gelir avlunun ortasına. Şakır da şakır. Üstad hiç istifini bozmaz. Ne zaman ki kuş ötmesini bitirir ve havalanıp çıkar gider; Üstad konuşmaya başlar: ‘Bugünkü ders bitmiştir.’ Öğrenciler şakın bir vaziyette birbirlerine bakakalırlar.”

Ne kadar derin bir manası var öykünün, değil mi? Bizler almaya-derinleşmeye açık isek eğer, bir kuşun ötüşü bile hayatımızda fark yaratabilir.

Öğrencilerime naçizane tavsiyem şu olur: “Eğer bir fark yaratmaya açıksanız, algınızın kapılarını sonuna kadar açmaya hazırsanız, hayatınızda ufacık bir şey bile bunu sağlayabilir. Ancak kapılar sıkı sıkı kapalıysa, ister dünyadaki en güçlü kurs olsun, ister etkin bir eğitim olsun, hiçbiri işe yaramayacaktır, önce kapılarınız açmaya karar verin. Bu karardan sonra dilediğiniz ölçüde iç sesinize-eğitim hakkında referanslara-dost tavsiyelerine kulak verebilirsiniz elbette.” 

Farklılıklar

“Fark yaratabilmek” için farklılıklara kapıyı açmak şart.

Farklılıklardan beslenmez mi insan?

Misal Londra’da geçirdiğim 2 sene, hayatımızın herhangi 10 senelik bir kesitinden daha çok fark yaratmıştır bende ve dolayısıyla hayatımda.

Batı’da iş dünyasında şu sıralar sıklıkla rastlanan yeni bir tutum var. Takım çalışmalarının sayısı hayli arttı ve bu takımları, farklı kuşaklardan (X-Y-Z), farklı yaşlardan, farklı etnisitelerden, farklı ülkelerden, farklı sosyo-kültürel geçmişlerden gelen insanlardan seçmeye gayret ediyorlar.

Hızla değişen günümüz koşullarında (VUCA*), kurumlarda takım çalışmarının payı ve önemi giderek artmakta. Sanırım geç de olsa fark etti dünya birlikten kuvvet doğacağını. Ayrıca farklı özellikleri sayesinde farklı yaklaşımlara sahip olan bu takımlar, belirsizlikle baş edebilmek için daha kapsamlı, tek bir şahsın veya bakış açısının öngöremeyeceği kalitede sonuçlar üretebilirler. Bu ise sanırım göz ardı edilemeyecek bir potansiyel güç sağlar kurumlara.

Ne diyeyim, darısı tez vakitte başımıza…

Şeyda Bodur

*İlk kez ABD ordusu tarafından ortaya atılan VUCA kavramı, aşağıdaki kelimelerin baş harflerinden oluşmakta; Volatile (değişken), Uncertain (belirsiz), Complex (Karmaşık) ve Ambigous (Muğlak).

Özellikle günümüzde tüm dünya, artan teknolojik ve dijital dönüşümler, ekonomik dalgalanmalar ve siyasi belirsizlikler nedeniyle bir türlü öngörü yapılamayan bir VUCA döneminden geçmekte.

Önceki İçerikKent Üzerine Farklı Bir Kitap: “Görünmez Kentler”
Sonraki İçerikBir Film, Bir Kitapla Hayat: Öğretmenim Mori ile Salı Buluşmaları
Şeyda Bodur
Kendini anlatmak dünyanın en zor şeylerinden biri bence. Sürekli değişip dönüşürken, yaşam biteviye bizi şekillendirirken, sahi ben kimim? Değişmezlerim var mı, varsa neler? Dilerseniz beni yazılarımdan sizler tanıyın. Yine de beni heyecanlandıran kavramlar ortaya bırakayım, birer ipucu niteliğinde; Akdeniz, çiçekler, iletişim-İkizler burcu, Boğaziçi üniversitesi, kız kardeş, hak-miras, nezaket, ilk yaz, disiplin-aylaklık, Türk kahvesi, demli çay-simit, kiraz-karpuz, keyif, keşif, denge, dönüşüm, mistik, holistik, seyahat, sahici paylaşımlar, samimi sohbetler... Burada sadece yazmaktan ve okumaktan bahsetmek istiyorum. Neden mi yazıyorum? Biliyorum bencilce olacak, herşeyden önce bana iyi geliyor. Düşüncelerim netleşiyor, duygularım alan buluyor, sakinleşiyorum, sadeleşiyorum, “O”lanla hizalanıyorum, kendimi ifade ediyorum, üretiyorum, yaratıyorum, yüreğimi ortaya koyuyorum, yaşama katılıyorum, meydan okuyorum, “ben de varım” diyorum, belki ortaklık arıyorum ve daha nicesi...Satırlara sığmaz. Neden mi okuyorum? Sözü bir Usta’ya bırakmak istiyorum izninizle, ne bir kelime eksik ne bir kelime fazla... “Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır…” Edip Cansever