Sen hangi pencereden bakıyorsun hayata?
Aşk?
Korku?
Sevgi?
Cesaret?
Endişe?
Huzur?
Hayat, düşüncenin aynası.
Hayat şükür içindeyken ışık, korku içindeyken kabustur insana.
Baktığın kimse kim, ancak onda gördüklerin senin inançlarından başka bir şey olmayacak.
Ne yöne dönersen dön, kimi seversen sev ve kime kızarsan kız, duygunun rengi ne olursa olsun, olayları kendi pencerenden yorumladığını fark etmelisin.
Yaşanmış bir olayın şahitleri konuştuğunda, her birinin farklı bir detayın üzerinde durduğunu görebiliriz.
Yıllar önce katıldığım bir eğitim kampında,
bulunduğumuz salonda bulunan bir eşya hakkında beş dakika konuşmamız istenmişti.
Duvardaki hoparlör için kurulan cümleler öyle farklıydı ki, kimi faydasından, kimi renginden, kimi malzemesinden, kimi eksik yönlerinden bahsetti.
Kimi olumsuz duygular içinde, kimi nötr, kimi ise keyifli bir beş dakika yaşattı bize.
O gün şunu daha iyi anladım, “kim ne söylerse söylesin, bana kendini anlatıyor olacak. Hayata bakış açısını böylece anlamak mümkün olacak.”
“Mutlu olduğunuz zamanlarda, bütün dünyanın daha güzel göründüğünü hiç hissettiniz mi? Oysa sizin bakış açınız dışında, gerçekte hiçbir şey değişmemiştir.”
Judi James
İyi, kötü ne anlatırsa anlatsın, herkes kendi duygusal sözlüğünü kullanmak zorundadır, çünkü kullanacağı tüm duygusal bilgi bu.
Böylece kendi yaşamının yazarı oluyor insan.
Yaşamın yapı taşları bizim elimizde ise, güç bizde demektir. O taşlarla nasıl bir yapı kuracağımızı planlayıp uygulamalı, tüm yaşam sorumluluğumuzu da elimize almalıyız.
Sonuçta her güç, ardından sorumluluk getirecektir.
Peki kendine sahip çıkmak nasıl olacak?
Kendine dost olmalı ve kendini sevmelidir insan çünkü çevre, kendimize verdiğimiz değer ile biçiyor değerimizi.
Yorulduğunda dinlenmeyi bilmeyene kimse acımaz.
İstemediği halde, başkası kırılmasın diye evet diyeni kırmaktan kimse çekinmez.
Kendine saygısı olmayana, kimse saygı göstermez.
İnsanız, parmak izlerimiz gibi özel ve farklı yaratılmışız.
Farklılıklar dünyasında, eşitlik esası önemli olmalıdır, almak ile vermek eşit olduğunda saygı, sevgi, huzur ve adalet yansıyacaktır tüm hayata. Özgürlük, ancak herkesin özgür alanına saygı duyulduğunda, süreklilik kazanacaktır.
Semra Çetin