Okurun Gözünden: Prokrastineyşın, Erteleme ve Savsaklama Sendromu

Size tanıdık gelecek birkaç şey söylemek istiyorum: Whatsapp’tan işyerindeki arkadaşınıza işle ilgili bir dosya gönderecekken, bir an “durum”da yapılan paylaşımlar gözünüze çarpıyor ve farkında olmadan dakikalarca orada oyalanıyorsunuz. Sonra listenizdeki arkadaşınızın İnstagram’da ne paylaştığını merak edip hoop hemen oraya geçiyorsunuz. Tabii sadece “story”lere bakmakla da yetinmiyor, “keşfet”te karşınıza çıkan magazin haberlerine de biraz göz atıyorsunuz. Ardından sayfanızdaki akışta gördüğünüz bir reklam fena halde sizi acıktırıyor ve tatlı ekşi soslu tavuk tarifini araştırmaya koyuluyorsunuz. Bu arada yarım saatten fazla bir süre geçmiş oluyor ama farkına henüz varamıyorsunuz.

Derken akşama evde ekmek olmadığı aklınıza geliyor ve telefonu çantanıza atıp, ev kıyafetlerinizden kurtulup markete çıkıyorsunuz ekmek almak için. Marketten sadece ekmekle değil, aslında ihtiyacınız olmayan bir sürü abur cuburu da torbalara doldurarak eve geri dönüyorsunuz. Bir vakit kaybı daha! Üstelik internetteki tavuk tarifinde yazan malzemeleri de aklınızda tutamadığınız için bazı ürünleri eksik alarak dönüyorsunuz dairenize. Aldıklarınızı mutfak masasının üzerine bırakırken bazı paketleri de açıp “bu yeni çıkmış, acaba nasılmış?” deyip tadına bakmaya başlıyorsunuz. Bir süre sonra susadığınızı fark edip, soğuk bir soda açıp yudumluyorsunuz. Birkaç yudum aldıktan televizyondan gelen sese doğru yöneliyorsunuz. Ekranda sevdiğiniz dizinin kaçırdığınız bölümünün tekrarı var, gözünüz ona takılıyor. Bir taraftan diziye bakıp diğer taraftan elinizde soda şişesinin kapağıyla oynarken telefonunuzun titremesiyle kendinize geliyorsunuz. Arayan mesai arkadaşınız: “Sen bana projeyle ilgili pdf doküman gönderecektin, gelmedi, ondan aradım”

Sahi siz whatsapp’tan mesaj atacaktınız değil mi?

N’oldu?

Bir türlü mesaj atmayıp bir sürü şeyle oyalandınız. İşyerinde de böyle oluyor muhakkak… Ofistesiniz, öğle tatili gelmek üzere ama siz hâlâ en önemli işler listenize bir türlü başlayamamışsınız. Akşamları işten çıkıp spora da gitmek isteyen, hafta sonu için farklı bir program yapmaya heves eden, bir hobim olsun diye düşünen de sizsiniz aslında ancak başlayamıyorsunuz. Hele hele hafta sonu geldiğinde kahvaltıydı, kahve keyfiydi, internetti, banyoydu derken bir bakmışsınız pazar akşamı olmuş.

Saymış olduğum davranışları ve benzerlerini sürekli bir şekilde yapıyor ve kendinize bir alışkanlık haline getirdiğinizin farkına varamıyorsanız buna psikolojide “Procrastination” adı veriliyor. Psikolojide bu kadar önemle ele alınmasının sebebi ise zamanla alışkanlık olmaktan çıkıp bir sendrom haline dönüşebilmesinden kaynaklanıyor. Şimdi gelin, “Procrastination” tam olarak nedir ve ne yapmak gerekir, buna bakalım.

Procrastination şeklinde yazılan ve /prəʊ,kræstı’neıʃən/  (prokrastineyşın) olarak okunan bu kelimenin anlamı sözlüklerde ‘belirli bir nedeni olmadan bir işi isteyerek bırakmak, geciktirmek, umursamamak, yapacakmış gibi görünüp oyalanmak, baştan savmak, ertelemek ve ihmal etmek’ şeklinde geçmektedir.

Prokrastinasyon’a sebep olan birçok etmen bulunmaktadır. Bunların başında zamanı doğru yönetememe, tembellik, mükemmeliyetçilik, kararsızlık, tükenmişlik, anlık zevk için yapması gerekeni erteleme isteği gibi faktörler gelmektedir. Bu durumun özgüveni düşük olan kişilerde, yapması gereken işle ilgili olarak geçmişte kötü tecrübesi/anısı olanlarda, yapacağı işin zor olduğunu ve hayal kırıklığı yaşatmak istemediği için yapmayanlarda da görüldüğü yapılan araştırmalarda ortaya konmuştur. İşte bu kavramı ve bunun bir rahatsızlık daha doğrusu bir sendrom olduğunu bilimsel olarak ortaya koyan da Timothy A. Pychyl olmuştur.

Amerikan Psikoloji Derneği’nin (American Psychological Association) 2010’da yaptığı bir araştırmaya göre insanların %20’sinin ciddi biçimde erteleme alışkanlığına sahip olduğu; Calgary Üniversitesi’nden Piers Steel’in yaptığı başka bir araştırmada ise insanların %95’nin pek çok şeyi ertelediği tespit edilmiştir.

“Prokrastineyşın” Kitabı Hakkında

Savsaklama ve erteleme alışkanlığının önüne geçebilmek için yazılmış olan en iyi kitaplardan biri Prokrastineyşın. Yirmi yıldan fazla bir süredir insanların savsaklama alışkanlığı üzerine çalışmalar yapan Psikolog Dr. Timothy A. Pychyl üstlendiğimiz sorumluluklardan, sonunda pişman olacağımızı bile bile kaçmamızın sebeplerini bu kitabında bahsediyor. Dr. Pychyl’e göre erteleme ve savsaklama alışkanlığının problem olmasının nedeni, yaşamı anlamlı kılan asıl amaçlarımızdan bizi koparmış olması. Diğer yandan daha stresli, daha dağınık hale gelen gündelik hayatın, esnekleşen ve güvencesizleşen çalışma şartlarının insanlardaki sorumluluk duygusunu da sorumluluktan kaçma isteğini de ağırlaştırdığını ifade ediyor. Bu alışkanlık bizdeki en verimli olabileceğimiz zamanları öldürdüğü için, savsaklama ile mücadele etmek işte burada önem kazanıyor.

Kitapta sürekli erteleme alışkanlığının bizlere nelere mâl olduğundan, bu konuda bilmemiz gerekenlerden söz ediliyor. Bunları anlatırken gün içinde uydurduğunuz bahanelere, bir türlü bir işe başlayamamaya, savsaklamanın temelinde neler olduğuna da değinen yazar, prokrastinasyon’dan kurtulup değişim yolculuğuna nasıl çıkacağınızı da kitap içindeki çizelgeler ve alıştırmalarla öğretiyor. İlle de yapmanız gereken şeye motive olmanızın gerekmediğini, içinizden gelmese de yapabileceğinizi söylüyor. Özetle başlayıp bitirmeniz gereken bir işi yapmak yerine ıvır zıvır bir sürü şeyle uğraşmayı bırakıp, asıl yapmanız gerekene odaklanarak, sizi kendinize getirmeyi hedefliyor.

“Her erteleme savsaklama değildir ama her savsaklama ertelemedir.”

Şüphesiz ki her şey aslında bizde gizli. Yani her şey bizlerin değişmeye karar vermesi ve değişme iradesi göstermesiyle başlıyor. Bir işi zaman zaman erteleyebiliriz, başka önemli sebeplerimiz olabilir, dolayısıyla her erteleme savsaklama sendromu değildir.

Kitap içerisinde ele alınan ve üzerinde düşünmemiz gereken farklı kavramlar da bulunmakta. Bu kavramlardan en fazla göze çarpanları şöyle sıralayabiliriz:

-Duygusal zekâ ve duygusal zekayı geliştirme

-Uzun vadeli ödüllerin değerini azımsama

-Öz sabotaj

-Duygusal kehanet

-Öz düzenleme başarısızlığı

-İyi hisseme zafiyeti

-Oto kontrol becerisi

-Duyguları düzenleme becerisi

Dr. Timothy A. Pychyl bir işe başlarken, plan yaparken en önemli adımları ise şu şekilde özetlemiş:

-Yapacağınız iş veya görev her neyse onu basitleştirin.

-Somut hale getirin.

-Yaptığınız plana bağlı kalın.

-Hayatın zaman zaman yapmış olduğunuz planı bozabileceğini unutmayın ki planınız sekteye uğrarsa strese girmeyin.

– “Öz düzenleme” başarısına ulaşmak için öncelikle sağlıklı bir zihin yapısına ve sağlıklı bir bedene ihtiyacınız olduğunu da aklınızdan çıkarmayın.

Karar vermek ve değişme iradesi:

Pychyl’ın yaptığı araştırmalardan biri de iradenin sınırlı olduğu yönünde. Diyelim ki sizin sahip olduğunuz irade 15 birim. Ve yapmak istediklerinizin de karşılıklarında x birim irade olduğunu varsayalım. Yani spor yapmak istemeniz 4 birim, diyete başlama iradeniz 5 birim, yeni bir dil öğrenme iradeniz 3 birim, arkadaşlarınızla vakit geçirme iradeniz ise 6 birim olsun. Toplamda yapmak istediklerinizin iradesi 18, sahip olduğunuz irade ise 15 birim olarak karşımıza çıkıyor. Başka bir deyişle cebinizde 50 TL ile markete gidiyorsunuz ancak almak istedikleriniz 90 TL tutuyor. Böyle bir durumda almak istediklerinizi ya farklı yerlerde ararsınız (başka marketler, semt pazarı vb. gibi) ya cebinizdeki paraya göre size en lazım olacak ürünleri seçme yoluna gidersiniz ya da alacaklarınız hepsini bir seferde değil, parça parça cebiniz müsait oldukça alırsınız.

İşte bu araştırmaya göre 15 birimlik irade ile 18 birimlik işleri yapmamız mümkün gözükmediği için, bize iki seçenek sunuluyor. Ya yapmak istediğiniz bazı şeylerden vazgeçeceksiniz ya da yapmak istediğiniz bazı şeylerin ağırlığını azaltacaksınız. Dolayısıyla irademizi de hayatımızda en çok neleri değiştirmek ve neleri gerçekten yapmak istiyorsak o yöne doğru bilinçli biçimde yönlendirdiğimizde savsaklama alışkanlığından da zamanla kurtulmak mümkün hale geliyor.

Bunu gerçekleştirebilmek için de öncelikli olarak yapılması gereken şey, durum tespitidir. İrade ve ertelemecilik konusunda şu an hangi noktadasınız? Bunun cevapları aşağıdaki sorulara vereceğiniz cümlelerde saklı. Lütfen kendinize karşı dürüst olun:

  • Son bir hafta içinde en çok neleri ertelediniz?
  • Son bir ay içinde en çok neleri ertelediniz?
  • Çoğunlukla ne türdeki işleri erteliyorsunuz?
  • Ertelediğiniz zaman yapmış olduğunuz diğer seçimler sizi nereye götürmekte? (Ertelediğiniz işin yerine ne yapmaktasınız?)
  • Daha önce sürekli ertelediğiniz işe başlamak için neyi bekliyorsunuz?

Kendinizi kandırdığınızı zannetseniz de ertelediklerinizin beyninizde yer kaplamasının önüne geçemezsiniz. Adım atmak için bütün koşulların olgunlaşmasını, istediğiniz gibi olmasını beklerseniz çok beklersiniz. Bu yüzden de yapacağınız iş gözünüzde büyüyorsa onu parçalara ayırın ve hangisinden başlayacağınızı belirleyin.

Elbette ki ertelediğiniz her şey için tüm bunları madde madde her seferinde yapmanız veya uzun uzun düşünmeniz gerekmeyebilir. Çünkü zaman içinde bu bir alışkanlığa dönüşeceği için zihninizin içinde hızlanmış olacaktır.

Özetle “öz değişim” uzun bir yolculuktur, sabır ve azim ister. Her yolculuğun en önemli adımı, ilk atılan adımdır. Hayatınızda fark yaratacak şey belki de bu.

“Başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsin ama mükemmel olmak için başlamak zorundasın” – (Zig Ziglar)

Beyninizi sürekli ikna etmek için uğraşmayın, adım atın ve başlayın.

Hemen, şimdi!

Zeynep Kıyak

Önceki İçerikSakin Güç: Dergimiz Yazarlarından Anıl Akın
Sonraki İçerikEn Popüler Apple Ürünleri
Zeynep Kıyak
1981 İstanbul doğumlu, İstanbul aşığı olan bir İstanbullu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halka İlişkiler ve Reklamcılık Lisans, Marmara Üniversitesi Medya Ekonomisi Yüksek Lisans mezunu. Editörlük ve kurumsal iletişim alanlarında üç yıl çalıştıktan sonra, insan kaynaklarına yöneldi, 12 yıldır profesyonel anlamda bu alanda çalışıyor. Çok klişe olacak belki ama “Çocukluğundan beri yazıyor” Ortaokul ve lise yıllarında yazıyla ilgili tüm il düzeyi yarışmalarda önemli dereceler kazandı. Üniversitede TÜHİD’in düzenlediği sosyal sorumluluk temalı yarışmada ekip arkadaşlarıyla “Genç İletişimciler” dalında Altın Pusula ödülünü aldı. Yazmayı bırakmadı. Sabah, Akşam gibi gazetelerde belirli dönemlerde yazıları; Kariyer.net’in blog sayfasında makaleleri yayımlandı. 2011’de Yasemin Sungur ile yolları kesiştiğinden beri Martı’da “Alternatif İK Sözlüğü”nü hazırlıyor. Bunun yanı sıra gündemle ilgili haber yazıları, röportajlar, farklı yazı dizileri üzerine yazmaya devam ediyor. MARTIDAŞ olmayı çok seviyor. Yeni projesi için yakında harekete geçecek ve bu yüzden çok heyecanlı…