Kitap En İyi Hediye mi?

Hediye olarak kitap almayı sever misiniz? Dürüstçe söyleyin.

Okuyanımız var, okumayanımız var. İyi okur olanımız var, iyi olmayanımız var. Kitabın insanın hayatında aldığı yere göre değişir bu cevap eminim.

Bendenize gelince, küçüklüğümden beri severim kitap okumayı. 2006 yılından bu yana daha bir düzenli okuyorum. Baktım hayat hızla akıp gidiyor, okumak gibi severek yaptığım aktivitelere zaman kalmıyor, o zaman naçizane bir karar aldım. Kitap için ajandamda yer açmak yerine önce kitap saati yapıyorum, kalan zamanı diğer yapılacaklar arasında pay ediyorum. Bence işe yarıyor.

Bu soruyu size sorduğum gibi elbette kendime de sordum. Kitap en iyi hediye mi? Yerine göre evet. Ne kadar kitapları severek okusam da ne kadar benim dostlarım olsa da üzülerek yerine göre “evet” diyorum. Neden mi? Anlatacağım.

Bir zamanlar kitap okumayı çok seviyorum demiş olmalıyım. Baktım beni yakından tanıyan tanımayan herkes elinde bir kitapla geliyor. Dedim bir yerlerde yanlış bir şey var, başladım düşünmeye. Yanlış anlaşılmasın, kitaplar halen baş tacım. Bu soruyu önce kendime sordum, burada beni rahatsız eden neydi? Sanırım en başta gösterilmeyen özen. Bir hediyeyi iyi yapan, anlamlı kalan fiyatı, fonksiyonelliği, kategorisi (giysi-kitap-süs eşyası vb.) falan değil, en önemli şey ardındaki özen.

Bir başkasına kitap alırken nasıl özen gösterebiliriz? Kitap alacağınız kişinin beğenisini, tarzını, takip ettiği yazarı, konuları vb. bilmek sanırım ilk kural. İlaveten emin değilsek karşıdaki kişinin ilgi duyduğu konulardan, içine “değişim kartı” koydurabiliriz. Bazen kitap hediye ediyorlar, “Sen okudun beğendin mi? diyorum getirene, okumamış bile. Üstelik konusundan bile haberi yok.  Hediye edeceğine bağışlayabilirdi bu kitapları. Kitap bekleyen onca okul, kütüphane varken.

Hiç mi sürpriz olmayacak hayatta dediğinizi duyar gibiyim. Başkası eliyle farklı bir yazarı, tarzı çıkarmayacak mı yaşam karşımıza? Elbette olacak, lâkin bilirsiniz ve derinden hissedersiniz işin renginden, enerjisinden, tarzından bir hediyenin alınmış olmak için alındığını.

Misal siz herkesle dost olur musunuz? Her restorana gider misiniz? Elbette hayır, kitap sever niye her kitaba hazır ve razı olsun bu durumda?

Çok zor bulunan kıymetli bir baskıdır, alır hediye edersiniz.

Ortak olduğunuz hikâyesi vardır, alır hediye edersiniz.

Karşıdakine bir şey anlatmak istiyorsunuzdur, o kitaptan daha iyisi can sağlığıdır, alır hediye edersiniz.

O kitap size çok şey katmıştır, alır hediye edersiniz.

Bir baş yapıttır, alır hediye edersiniz.

Ezcümle o kitap sayesinde bir şey paylaşmak istiyorsunuzdur; bir mesaj, bir değer, bir bilgi, bir anı, ne bileyim herhangi bir şey…

Bence hiçbir şey almak için alınmamalı. Hele ki kitaplar…

Ve her hediye özeni ve önemi hak ediyor. Hele ki kitaplar…

Başınızı kaldırmadan, yeme ihtiyacını bile unutturacak keyifte okumalar diliyorum.

Şeyda Bodur

Önceki İçerikYeni Dünya Düzeninde Metaverse
Sonraki İçerikFilm Tavsiyesi: Düğün Konuşması (Le Discours/The Speech, 2020)
Şeyda Bodur
Kendini anlatmak dünyanın en zor şeylerinden biri bence. Sürekli değişip dönüşürken, yaşam biteviye bizi şekillendirirken, sahi ben kimim? Değişmezlerim var mı, varsa neler? Dilerseniz beni yazılarımdan sizler tanıyın. Yine de beni heyecanlandıran kavramlar ortaya bırakayım, birer ipucu niteliğinde; Akdeniz, çiçekler, iletişim-İkizler burcu, Boğaziçi üniversitesi, kız kardeş, hak-miras, nezaket, ilk yaz, disiplin-aylaklık, Türk kahvesi, demli çay-simit, kiraz-karpuz, keyif, keşif, denge, dönüşüm, mistik, holistik, seyahat, sahici paylaşımlar, samimi sohbetler... Burada sadece yazmaktan ve okumaktan bahsetmek istiyorum. Neden mi yazıyorum? Biliyorum bencilce olacak, herşeyden önce bana iyi geliyor. Düşüncelerim netleşiyor, duygularım alan buluyor, sakinleşiyorum, sadeleşiyorum, “O”lanla hizalanıyorum, kendimi ifade ediyorum, üretiyorum, yaratıyorum, yüreğimi ortaya koyuyorum, yaşama katılıyorum, meydan okuyorum, “ben de varım” diyorum, belki ortaklık arıyorum ve daha nicesi...Satırlara sığmaz. Neden mi okuyorum? Sözü bir Usta’ya bırakmak istiyorum izninizle, ne bir kelime eksik ne bir kelime fazla... “Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır…” Edip Cansever