Sağlıkla ve Sanatla Geçen 30 Yıl

Hepimiz hayatımızda en az bir kez kimi tahliller için tahlil laboratuvarına kan vermeye gitmişizdir. Çocukluğumuzda iğneyle korkutulduğumuzdan çoğumuz sevmez, kan verirken koluna değil de başka yere bakmayı tercih eder.

İşte Antalya’da öyle bir laboratuvar var ki başınızı nereye çevirseniz ünlü bir ressamın tablosuyla karşılaşıyorsunuz. Fikret Otyam, Burhan Doğançay, Devrim Erbil v.s…

Bu yıl 30. yılını kutlayacak olan Medila Tıbbi Analizler Laboratuvarı’nın 2022 yılı masa takviminde ise Antalyalı sanatçı, Orkun-Ozan Sanat Galerisi’nin de sahibi olan Himmet Öcal’ın “Panademi” resimleri yer alıyor.

Kurulduğundan beri sadece sağlık hizmeti değil sanata ve sanatçıya da katkı sunmayı görev bilen merkezin kurucularından Bekir Özkan’la Medila’nın kuruluş hikayesini, resim koleksiyonerliğine giden yolculuklarını, artık gelenekselleştirdikleri “masa takvimlerini”, pandemiyi konuştuk.

Belki de 30 yıldır aynı binada olan, kente ve hastaya çok yönlü bakan bir merkezin profilini sizlere sunmaya çalışacağız demeliyim.

Medila Tıbbi Analizler Laboratuvarı’nın kuruluşundan kısaca söz eder misiniz?

Medila Tıbbi Analizler Laboratuvarı otuz yıl önce, bugün hizmet verdiği adreste kuruldu. Kurulduğumuzdan bu yana güvenilir, ilkeli, dürüst, çevreye ve sanata duyarlı, kaliteli hizmet verme anlayışı ile ve referans bir laboratuvar olmanın sorumluluğuyla çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Biyoluğum. Medilayı 1992 yılında biyokimya uzmanı ve tıp doktoru olan diğer iki kardeşimle birlikte -Cengiz Özkan -Çetin Özkansoy- açtık. Açıldığı yıllardan 2000’li yıllara kadar kentin bu alanda hizmet veren etkin sağlık kurumlarından biriydik. Çünkü o yıllarda Antalya’da özel hastane çok azdı, kamu hastanelerinde de şimdiki gibi analiz cihazları yoktu. Çoğu analizi bizim gibi özel merkezler yapıyordu. Özellikle “Sağlıkta Dönüşüm Yasası’yla birlikte bu gibi merkezlerin işlevi azaldı. Sektördeki değişim nedeniyle kentte bulunan 30 merkezden şu an 3 tanesi ayakta kaldı.

Siz nasıl ayakta kaldınız?

Bu alanda 30 yıllık bir tecrübemiz var. İyi iş yaptık. Doğru sonuç vermeye çalıştık. Hiçbir zaman ucuz iş yapmadık. Kalitemizi hep koruduk. O zamanlar çok anlaşılmayan bu tavrımızı, zaman haklı çıkardı ve ayakta kaldık.  Bizim yaptığımız için kalitesini, en iyi kente dışarıdan gelenler biliyor.

Medila, pandemide laboratuvara gelemeyenlerin ayağına gitti.

Özkan, “Mobil hizmetimizi yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.”

Pandemi sürecini nasıl geçirdiniz? Pandemi sonrası kutlayacağınız 30. yılınızı ilişkin neler söylersiniz?

Medila, iki yıı aşkın bir süredir devam eden Covid salgını döneminde de çalışmalarına ara vermeden devam etti. Pandeminin başından itibaren ev ve işyerlerinden analiz numunelerini alarak, laboratuvara gelemeyen ya da bulunduğu adresten hizmet almak isteyen dostlarımıza yardımcı olduk.

Bu gereksinim ve konforu daha da yaygınlaştırarak devam ettirmek bu yıl için önceliklerimizden. Küresel bir sorun olmasına rağmen özellikle turizmden gelir sağlayan şehrimizde işini kaybeden, geliri azalan müşterilerimize, dostlarımıza biraz da olsa yardımcı olabilmek düşüncesi ile 30.yılımızda fiyatlarımızı oldukça makul seviyelerde tuttuk. 30. yıl ve sonrasında, çalışma alanlarımızı genişletmeyi, kaliteli ve daha az bedellerle satın alınabilen mobil hizmetimizi yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

“Medila, kurulduğundan beri kültür faaliyetleriyle de Antalya’da farklı bir hizmet anlayışı geliştirdi.”

Biraz da Medila Koleksiyonu’ndan söz edelim mi? Nasıl oluşmaya başladı?

Medila, kurulduğu yıllardan itibaren kültür faaliyetleriyle de Antalya’da farklı bir hizmet anlayışı geliştirdi. Aspendos’ta Fazıl Say konser sponsorluğu, başta çocuklar olmak üzere kitap hediye etmek sadece bunlardan bir iki örnek.

Sanata merakımız vardı. Sergileri takip etmeye başladık. Orkun-Ozan Sanat Galerisi’nin sahibi Himmet Öcal bu konuda bize çok destek oldu. Koleksiyonu oluşturmaya, aynı sanat galerisinin 1995 yılında açtığı Sema Boyancı Ünsal’ın gravür çalışmalarından oluşan sergiden aldığımız gravürlerle başladık. Eserleri almaya başlayınca sanata olan ilgimiz de gelişti. Evde biriktirmek yerine iş yerimize astık. O zamana kadar duvarlarda ünlü ressamların eserlerinin posterleri vardı.

Başka nerelerden eserler aldınız?

Antalya’daki Desti Sanat Galerisi ve Şebnem Art Sanat Galerisi’nin de sergilerini takip etmeye ve oralardan da eserler almaya başladık. Bir süre sonra sadece Antalya’daki değil İstanbul’daki sergileri de takip etmeye başladık. Halihazırda koleksiyonumuzda Türk sanatının ünlü ustalarıyla birlikte çeşitli yabancı ressamların farklı tekniklerle ürettikleri 96 eser yer alıyor. Kimi zamanda aldığımız eserleri hediye ettik.

“O satıldı. Ama yabancıya değil kocana”

Ömrünün uzunca bir bölümünü Antalya’da geçirmiş olan ressamımız Fikret Otyam’ın da koleksiyonunuzda eserleri var, onları da sergilerden mi aldınız?

Fikret Otyam’la çok özel bir dostluğumuz da vardı. Kendisiyle sık sık görüşüyorduk. Onun tahlil işleri olunca gelirdi. Zaman zaman ben ziyaret giderdim. O gidip gelmeler sırasında kendisinin 5 eserini koleksiyonumuza kattık. Hatta bir Ankara sergisi öncesinde ziyaret gitmiş bir de eserini seçmiştim. “Abi bunu ben alayım sergiden sonra” dedim. “Tamam” dedi. O sergiyi tesadüfen eşim ve kızım Ankara’da gezme fırsatı buldu. Eşim de benim beğendiğim tabloyu beğenmiş. Fikret Abi de “O satıldı. Ama yabancıya değil kocana” demiş. Öyle de bir anımız var.

Koleksiyonda başka hangi sanatçıların eserleri var?

Sema Boyancı Ünsal, Fikret Otyam, Turhan Selçuk, Burhan Doğançay, Devrim Erbil, Saim Dursun, Gencay Kasapçı, Tufan Dağıstanlı, Zeki Serbest, Marek Brzozowski, Salih Acar, Hasan Akın, Süleyman Saim Tekcan, Adnan Turani, Hayati Misman, Yaşar Ali Güneş, Adnan Çöker, İbrahim Örs, Rasin, Hayati Misman, Bilal Nikazigi, Ahmet Yeşil.

Medila’nın artık gelenekselleşen “masa takvimi”nden de söz eder misiniz?

Her yeni yıl büyük bir emekle, özveri ile hazırladığımız takvimlerimizin bizde ayrı bir yeri oldu. Antalya’nın yaklaşık 80-100 yıl öncesinin fotoğraflarından derlediğimiz takvim basında da oldukça olumlu tepkiler almıştı. Yıl oldu; Fikret Otyam (saygı ile anıyoruz) tabloları, yıl oldu anılarda yer alan Türk ve Dünya sineması afişleri, koleksiyonumuzdaki tablolar, bir dostumuzun gökyüzünden fotoğrafları, 2020 Patara Antik kent yılı gibi temalar bunlardan birkaç örnek.

Günümüzde her ne kadar çok gereksinim duyulmasa da takvim hazırlamanın, hediye etmenin bizdeki yeri önemini koruyor. Bu konudaki önerileri, emekleri ve dostluğu ile bize otuz yıldır bu konuda da destek veren sevgili Himmet Öcal ağabeyimize de sonsuz teşekkürler.

Umarız hepimiz için, sağlıklı, huzurlu daha iyi bir yıl olur 2022.

Seher Özen Karadeniz         

Önceki İçerik“Zamanın Ruhu” ile “Alan Kadıköy” Kapılarını Açtı
Sonraki İçerikLal Batman’ın “Exposé” İsimli Kişisel Sergisi Anna Laudel’de Açıldı
Seher Özen Karadeniz
İletişimci /Eğitmen. Okur, yazarım. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde lisans, Gazetecilik bölümünde de yüksek lisans eğitimi aldım. İstanbul’da gazeteci olarak başladığım çalışma hayatımı, halkla ilişkiler sektöründe medya ilişkileri yöneticisi olarak sürdürdüm. Yavaş kent olduğunu düşünerek 2007 yılında Antalya’ya yerleştim. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarih Vakfı’nın danışmanlığında sürdürdüğü Kent Müzesi Projesi’nde görev aldım. Proje vesilesiyle hem kenti, hem de insanın geçmişle olan ilişkisini nereden kurması gerektiğini öğrendim. Belleğin kıymetini, tarihin sadece kahramanların hayatı üzerinden yazılamayacağını/yazılmaması gerektiğini kavradım. Bu kavrayışla kentimle ilgili fullantalya ve businessantalya kent bloglarında röportaj yapıp kent yazıları yazıyorum. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde iki yıl süreyle ‘Kurum Kimliği’ ve ‘Medya Planlama’, yaygın eğitim merkezlerinde ‘İletişim’ dersleri verdim. Halen kent içindeki en büyük yeşil alanı olan Zeytinpark’ta ‘Doğada İletişim, Doğayla İletişim’ başlılığıyla iletişim eğitimleri veriyorum. www.martidergisi.com’da 2012 yılından beri kitap yazıları, insan hikayeleri, kent yazıları, zaman zaman da gezi yazıları yazıyorum. Yaşam boyu öğrenme tam bana göre deyip AÖF Sosyal Hizmetler bölümünü bitirdim. Halen Sosyoloji bölümü 4. sınıf öğrencisi olarak öğrenim hayatımı sürdürüyorum. Evliyim ve 13 yaşında bir oğlum var.