Neden beni kimse sevmiyor?
Neden sırtımdan bıçaklanıyorum?
Bunları hak edecek ne yaptım?
Neden hep beni buluyor?
Bunun gibi onlarca sorun kökenli sorunun cevabını merak ediyorsanız doğru yerdesiniz.
Doğuştan hakkımızdır sevilmek ve değer görmek çünkü sevgiden yaratıldık, çünkü özde sevgiyiz, çünkü ihtiyacımız olan tek şey sevgi; koşulsuz sevgi.
Yeni doğmuş bir birey olarak sıfır zihin, sıfır düşünce, sıfır bilgi ile geldiğimiz yaşamda, adımızı bile başkalarından öğrenirken bize öğretmeyi unuttukları en önemli şey olan koşulsuz sevgidir.
Her birimiz içimizde kocaman, hiç kullanılmamış, dolmaya hazır, tertemiz bir sevgi deposuyla doğarız. Saf, katışıksız, koşulsuz sevgi için yaratılmıştır o depo ve o depoyu doldurması gereken kişiler ise ailemizdir.
Bize sundukları sevgi ve gösterdikleri değeri o depoda biriktirmeye başlarız. Ne zaman ki bize sundukları sevgide koşullar, cezalar, beklentiler oluşmaya başlar, o depo verilen koşullu sevgiyi içine almaz, bilinçaltına atar ve büyük kısmı boş kalır.
Boş kalan depo, dolma ihtiyacı duyar çünkü açtır ve kendini doyurmak için başkalarından sevgi istemeye başlar. Onu sevmeleri için kimseye hayır diyemez, hep veren taraf olur, fedakârlıklar yapar, öncelik hep başkalarındadır. Mükemmel olmak için çabalar, başkalarının beklediği gibi davranır ve hatta giyim kuşamı bile başkalarına göredir. Tek amacı vardır, sevilmek. Onlar gibi olursam sevilirim, iyi insan olursam sevilirim, hayır demezsem sevilirim, çok seversem sevilirim, hediyeler alırsam sevilirim, yardım edersem sevilirim…
Hassas, alıngan, haddinden fazla merhametli, sürekli haksızlığa uğrayan, hak ettiği değeri görmeyen, sürekli mağdur olan, keşkeleri ve pişmanlıkları çok olan ve suçu hep dışarıda arayan da o değer depomuzdur aslında.
İşte tüm bunlar ve daha fazlası, öğrendiğimiz koşullu sevginin sonuçlarıdır.
İş hayatımızda, aşk hayatımızda, dostluklarımızda bizi etkilediği kadar bolluk bereketimizi de etkiler bu durum çünkü bolluk bereket de kendimizi ne kadar koşulsuz sevdiğimizle ilgilidir.
Sevmiyoruz. Kendimizi koşulsuz sevemiyor, kendi değerimizin farkına varamıyoruz. Hatalar yaptığımızda kendimizi yerden yere vururken hep daha iyi olmak zorunda hissediyoruz. Oysa sevgi depomuzun istediği tek şey sevgidir. Kendimizi koşulsuz sevmemiz.
Alın yazısı dedikleri şey de budur bana göre. İçimde kendine değer vermeyen bir ben var ve bu alnımda yazıyor:
“Ben değersizim.”
“Ben başarısızım.”
“Ben korkuyorum.”
Ben, ben, ben…
Karşıdan o kadar net görülüyor ki bu yazı, insanlar da bana ona göre davranıyor. Değersizim yazıyorsa değer vermiyor mesela. Ne bana ne yaptıklarıma…
LÜTFEN!
Kendini olduğun gibi kabul et ve çok sev.
Kendini ve geçmişi affet.
Gerçekten istemediğin şeylere hayır demeyi öğren.
Kendini kimseyle kıyaslama.
Deponu kendin doldur, kimsenin doldurmasını bekleme.
Kendi değerini sen belirle. Sen kendine ne kadar değer verip seversen hayatın mucizelerine de o kadar çok tanık olursun.
Alın yazını değiştirmek senin elinde, kimseden medet umma!
Kalpten sevgiler.
Aysel Ersin