Felekten bir gün daha çalmak için gençliğini geçirdiği semtlerde tura çıktı yaşlı adam. Denizin sefasını -çığırtkan martılar eşliğinde- vapurda sürdükten sonra bıraktı kendini şehrin keşmekeşine. Biraz yürüyüp tramvaydan içeri attı ihtiyar bacaklarını. Tıka basa kalabalığın arasında oturmak ne mümkün. Zayıf elleri mecburen yakaladı tutamağı. Yine de içinden toyluğunda söylediği bir türküyü tutturdu. Keyfinin gıcırlığı yirmilik delikanlı ayarına geldi. Sırtındaki kamburun düzeldiğini duyumsadı. Önce havada ardı sıra uçuşan kedileri gördü. Sonrasında ishak kuşunun tek nefeslik sesini işitti. Şimdi ayakları kelebeklerin peşine takılıp istediği yerde uçuşabilirdi.
Turhan Yıldırım