Son yılların revaçta söylemi Karma Yasası. Başımıza gelen olaylarda, bu inanışla bir
nebze de olsa içsel huzura kavuştuğumuz adalet mekanizması. Karma ve ilahi adaletin
ayrıştığı noktalar olsa da ‘adalet’ vurgusu bizim için önemlidir. Bütün yüreği yangın yerine
dönmüşlerin sığanı ‘Karma’ nedir?
Karma inancı esasen, Hinduizm, Budizm ve Jainizm’ den gelmektedir. Herhangi bir
eylemin veya düşüncenin sonucunun her şekilde sadece o kişiyi etkilediğini ifade eder. Karma da Allah inancı yoktur. Bir ilah ya da hakimin hüküm vermediği, ilahın bir lütuf ya da
ceza olmadan kendi kendini değerlendirdiği sistemdir. Bu felsefe ruhumuzun yapmış olduğu
her eylem ile tekrar bir döngü içerisinde olarak, gelişimini tamamlamak için yaptığı
seçimleri yaşamayı ifade eder.
Bu inanç ikiye ayrılır. Genel karma ve özel karma.
Genel karma, kesindir ve jenerasyonu etkiler. Özel karma, kişilerin kendi eylemlerinin
sonucu olarak ortaya çıkar. Şu an yaşadığımız her şey daha önce yaptıklarımızın bir
sonucudur.
Ayrıca karma Newton’un 3.yasası gibi de değerlendirilir. “Her eylemde eşit ve zıt bir tepki
vardır.”
Eylemlerimiz dışında söylemlerimiz, düşüncelerimiz ve niyetlerimizden de sorumluyuzdur.
Yaydığımız enerji frekansı neyse benzerini çekeriz.
Karma, evrenin görünmeyen yasası olarak tanımlanır ve ezoteriktir. Bu yasa hem fiziksel hem de mental her eylemin sonuçlarının, bireylerin şu an ki ya da sonra ki hayatlarını
etkileyeceğini savunmaktadır.
İslam inancında reenkarnasyon yoktur. Karma yasası daha çok reenkarnasyona dayanır.
Ama İslam inancında, bazı ayetlerde ve hadislerde ilahi adaletin tecellisinden bahseder. Bu
adalet sadece, varlığını okuduğumuz cennet ve cehennem de mi yoksa bu dünyada da
sağlanacak mı bilemesek de, çoğu zaman bu inançla hareket etmekteyiz.
Kimi ayetler der ki,
“‘Kim zerre-i miskal bir hayır işlemişse onu görür.” (99/zilzal7)
“‘Kim de zerre-i miskal bir şer işlemişse onu görür.” (99//zilzal8)
“‘Şüphesiz ki Rabbin, hepsine amellerinin karşılığını eksiksiz verecektir. (çünkü) O,
onların yaptıklarından haberdardır.” (11/Hüd111)
Genel inanışa göre ise;,
“Ne ekersen onu biçersin.”
“Rüzgar eken fırtına biçer.”
“İyilik eden iyilik bulur.” deyimleri ya da atasözleri günümüze kadar ulaşmıştır.
İlahi adalet ve karma gibi belirli inançların dışında, iyi insan olmak gerekir. İnsanlara
pozitif yaklaşmayı, kimse görmese de doğru olanı yapmaya devam etmeyi olması gereken
diye düşünmeliyiz. Bu düsturla hareket eden bir birey yaşadığı olaylar da bilinçli ya da bilinç
dışı bir rahatlıkta olur.
Ezcümle, “Ayağın taşa takılsa nerede hata yaptım,” demeliyiz. Kendimizi sorgulamalıyız,
insan ancak böyle olgunlaşır. Bu inanışların özü etki ve tepki prensibini içselleştirmektir.
Emel Kızıldağ