Bosna Piramitlerine Yolculukta Seda Bağcan ile Şifa

Tünelleri, gizemli enerji fenomeni ile Bosna Piramitlerine şifa ve enerji dolu bir yolculuk yaptık. Etkilendiğim bu yolculukta yaşadıklarımı MartiDergisi.com okurları ile paylaşmak isteğiyle yazdım. Seda Bağcan ile yaptığım röportaj da yazının içinde.

Bosna Piramitleri

Boşnak araştırmacı ve yazar, arkeolog  Semir Osmanagiç tarafından 2005 yılında dünyaya duyurulmuş. Avrupa’nın bilinen tek piramitsel yapılarıdır.  İnsan yapımı olduğu iddia edilen Bosna Piramitleri Bosna-Hersek‘in Visoko kentinin arkasında yükselen piramit biçiminde geometrik yapılardır. Visoko bölgesinde Güneş (Piramida Sunca), Ay (Piramida Mjeseca), Ejderha (Piramida bosanskog Zmaja), Aşk (Piramida Ljubavi) ve Tümülüs yer almaktadır.

Piramide giden tünellerde araştırmalar halen devam etmektedir. Yüksek yoğunluktaki negatif iyonların bulunduğu, bu iyonların virüs ve bakterileri öldürdüğü, yüksek oksijen ve ozon düzeyi ile kandaki oksijeni artırdığı iddia edilmektedir.

Semir Osmanagiç

Semir OSMANAGİC, Bosna Hersek doğumlu Amerikalı arkeolog, araştırmacı yazar. Rus Doğal Bilimler Akademisi üyesi halen Bosna Hersek Amerikan Üniversitesinde antropoloji profesörüdür. Kâr amacı gütmeyen, sivil toplum kuruluşu “Arkeoloji Parkı: Bosna Güneş Piramidi” Vakfı’nın kurucusu, halen arkeolojik kazı, bilimsel araştırma ve arkeolojik turizm faaliyetlerini sürdürmektedir. Yeryüzündeki Piramitler ve Bosna’nın Kayıp Piramitleri dışında bugüne kadar eski uygarlıklar, megalitik ve piramit alanları hakkında 18 kitap yazmıştır.

Seda Bağcan

Dünya müzik otoritelerince “Mantra Müziğinin Cennetten Gelen Sesi” olarak adlandırılan Seda Bağcan, mantra müziğinin tek Türk temsilcisi olarak dünyanın dört bir yanında konser ve evrensel kadim bilgelik seminerleri veren başarılı bir müzisyen ve mühendistir.

Seda Bağcan, Reiki, Reconnection (Tekrar Bağlantı Şifası) ve Deeksha uygulayıcısı, Signature Cell Healing (İmza Hücresi Şifası) öğretmeni, Acoutonics Sound Healing (sesle şifa), EFT, Emotrance ve SCIO Quantum Biofeedback uygulayıcısı olarak, insanların farkındalıklarını artırmalarında “şifa, müzik ve bilim” ile rehberlik etmektedir.

Mantra Müziği

Ses ve oluşan titreşimler aracılığı ile kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını, aklın hayallerden ve günlük kuruntulardan kurtulmasını amaçlayan mantra müziği; zihni boşaltmak, konsantrasyonu artırmak, huzura ermek, zorluklardan kurtulmak için “tekrarlanan hece, sözcük ve sözcük gruplarının melodiyle birleşmesi” olarak tanımlanabilir.

Bosna Piramitleri ve Mantra Müziği Üzerine Seda Bağcan ile Söyleşi

Bosna piramitleri ile Mantraların buluşma öyküsünden, sizin bu sürece nasıl dahil olduğunuzdan bahseder misiniz?

Seda Bağcan: Aleya adında bir rehber öğretmenin Bosna piramitleri ve Semir Osmanagiç’i anlatması, gelmen görmen, tanışman lazım demesiyle başladı. Daha sonra Semir’in İstanbul’daki seminerine katıldım orada 1-2 mantra paylaştım. Ve festival öncesi Semir web sitesinde duyurusunu yaptı, 2 otobüs gibi kalabalık bir grup olarak geldik ve bugün tehlikeli olduğu gerekçesi ile çıkışa izin verilmeyen güneş piramidinin en üst tepe notasında Serenad ve Sonat Bağcan’ın da katıldığı bir konser verdik. Çok büyülü bir atmosferdi ve o gün başlayan serüven pandemi sürecine kadar her yıl 21 Haziran festivalinin ana konuklarından biri olarak devam etti.

Geçen zaman içinde Semir ve eşinin kaynaklarını, zamanlarını, hayatlarını buranın gelişimine adayışlarına tanıklık ettim. Ravne park alanı içinde festival alanı, konser alanı, aura taşları, tenis kortları sanat ve spor alanları ile ruhaniyeti destekleyen kompleks bir alana dönüştü. Dünyanın dört bir yanından özellikle spritüel gelişime önem veren insanların buluştuğu bir merkez haline geldi.

Piramitler, titreşimi, tünel içindeki oksijen ve negatif iyon yükünün yüksekliği, kozmik gürültüden ve radyasyondan uzak olması, içeri girildiğinde iyi nefes alınması, kendini iyi hissetme hali, korkarak girme duygusunun aksine içeride uzun kalma isteği oluşturmaktadır.

Bosna piramitlerini diğer piramitlerden ayıran sizce nedir?

SD: Dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış olan piramitlerin, dünyayı dengeleyen enerji makineleridir, fiziksel alanın titreşimini yükselttiği bilinmektedir. Piramitler müzik dili ile ifade edersem dünyanın enerjisini akord eden bir yerler olarak düşünülebilir. Güneş piramidi frekansı, enerji alanı ile bugün dünyanın en büyük çalışan piramidi özelliğine sahiptir, diğerlerinde, enerji makinesi denen şey bir yerde durmuş, çalışmıyor.

Önceki medeniyetlerden bugüne Bosna piramitleri kendini açanların kolayca anlayacağı zamansız ve sonsuz alanlar olarak size kim olduğunuzu hatırlatan sevginin, bir olmanın ayrılıktansa bir yürek olmanın enerjisini sunmaktadır. Bu alanlarda mantralar ışıklı bir alan yaratarak, pozitif niyetleri, sevgiyi büyüten deneyimlere dönüştürüyor. Bir olma halini bir kez yaşayanlar, festivale katılanlar tekrar gelme motivasyonundan söz ederler.

Burada bilim insanlarının taşların farklı enerji özelliklerini kullanarak yarattıkları aura genişleme ve tamir alanları pek çok aktivitenin bir arada ve kolaylıkla yapabilmesine olmak vermektedir. Tüm bu deneyimlerden sonra yorgunluk hissinin çok az olması yine bu bölgenin özel bir alan olması ile ilgilidir. Bu bölgeye gelip kendini daha iyi hissetme deneyimini paylaşanlara, diyabet, tansiyon, kanserli gibi şikayetlerin düzeldiğini ifade eden çok kişi vardır..

Piramitlerin ve sizin mantralarınızın buluşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

SD: Müzisyen bir ailede doğdum, teknik bir alanda eğitim alıp elektrik elektronik mühendisi oldum. Biyomedikal alanda birçok şey yaptım ve mantra müziğini keşfettim. Mantra müziğinde titreşimlerin gücünü kullanmaya örneğin, 440Hz 432Hz olsa nasıl olur düşüncesinden yola çıkarak kendi beden ve dünya üzerinde araştırmalarına başladım.

Buraya eşimin Saraybosnalı olması sebebiyle sık sık geliyorum. Kuantum feedback makinesi ile önceki yıllarda yaptığım ölçümlerde %65 enerji ile gelip tünellerden %85 enerji ile çıkıldığını saptadım. Almaya, Hollanda gibi ülkeler yanı sıra dünyanın her yerinden insanların şifa amacıyla geldiğine, egzamalı bebeklerin, diyabet, tansiyon şikâyeti olan kişilerin iyileştiklerini biliyorum.

Hayatın kurgusu sizi misyonunuza taşıyor.

Mantra müziği, müzik platformlarında daha çok yer alması zaman alıcı, deneyimlerin kulaktan kulağa aktarılması ile ilerleyen bir süreç ile bilinir hale geldi. Daha fazla yazı, haber paylaşılabilir. En güzel paylaşım bilgilerin, deneyimlerin paylaşılmasıdır. Biz şimdi o zamanı deneyimliyoruz. Birlikte bulunma sevgiyi büyütüyor. Ley hatları dünyanın titreşiminin yükselten alanlar bende buna aracı olduğumu, hizmet ettiğimi düşünüyorum.

Park alanında yer alan aura genişleme alanı Rus ve İsviçre’li bilim adamlarının katkısı ile oluşturuldu. Yapay ve kölesi olduğumuz şeylerin enerji alanımızı bozmasına izin vererek enerji alanımız bozuldu. Özü hatırlamaya, doğada olarak özümüzü hatırlamaya ihtiyacımız var. Bosna piramitleri ruhsal alanda kendini geliştirmek isteyenler için uygun bir yer.

Tedavi amacıyla gelenleri fizyolojik ya da psikolojik diye ayrılabilir mi?

SD: Ben böyle bir fark görmedim. Buraya inanan, şans vermek isteyen, bana da iyi gelir mi diyenlerin geldiği bir yer olarak tanımlayabilirim.

Son olarak Martı Dergisi okurlarına ne söylemek istersiniz?

SD: Mantra müziği hatırlatan bir müziktir. Mantra müziği de piramitlerde ruhun sonsuzluğunu unuttuğumuzu insan deneyimleri ile hatırlatan araçlardır. Bir yola girmiş insanlar mantra müziği ile karşılaşırlar. Martı dergisi okuyucuları ayrıca Bosna piramitleri üzerine pek çok kaynak ile daha fazla bilgi edinebilirler.

Merakla Öğrenmek

Merak, bilinmeyenin çekim gücü ve öğrenme arzusu yüzyıllardır insan zihnini büyülemiş harekete geçmesinde itici güç olmuştur. Uzun zamandır evrensel enerji, kendi gerçeğini arama, frekanslar ve meditasyon üzerinden ilerleyen bilgilere meraklanmıştım. Kendimi geliştirmek amacıyla bilgi veren, öğreten, anlam arayışını derinleştiren öğretilerin öğrenicisi ya da takipçisi oldum.

İnsanın olumlu algılanan eylemlerinde frekansın uyumunun önemi ise hem bilimsel hem de sezgisel olarak giderek önem kazanmaktadır. Piramit enerjisi bu frekansa katkı sağlayan kendisi görünmez etkisi ise hissedilir görünür olan bir fenomen olarak seyahat düşüncemin ana fikriydi.

Şifa Turu

Seda Bağcan’ın, 2024 yılı Bosna Hersek Şifa turunu duyurmasıyla heyecan zirveye çıkmıştı. Duygularımızın rotasında oluşan, gelişen bireysel hikayelerimizin kolektif deneyime dönüştüğü, titreşimin yükseldiği, iyi hissettiren, doğa ile bağ kurduğum özel bir deneyim için hazırdım. Seyahat Bosna-Hersek Federasyonunun 10 kantonundan biri olan Saraybosna içinde gerçekleşti. Visoko, Saraybosna, Karaviçe Şelalesi, Blagay, Sarı Saltık Medresesi, Mostar Bosna Hersek şifa turumuzun gezi rotasıydı.

İstanbul’dan şifa, birlik enerjisi ile çıktığımız yolda her dakikası birbirinden ilginç ve etkileyici atmosferi ile unutulmaz bir seyahate dönüştü. Seda Bağcan, zarafeti, sakinliği, kelimelerinin arasına ustaca yerleştirdiği bilgece sözleri hepimizi onurlandırdı. Yola çıkacağımız günün sabahı heyecanlı, keyifli 1,5 saatlik bir yolculukla Bosna Hersek Cumhuriyeti Saraybosna havaalanına, oradan 15-20dk süren bir otobüs yolculuğu ile kalacağımız otele (Bosna & Austria) vardık.

Kuş Sesleri

Seyahatin 2.,  Bosna’da olmanın 1.günü, sabah 06:00 da kuş seslerinin derin sessizliği bozduğu ışıklı bir sabaha uyandım. Otelin etrafında yer alan geniş yürüyüş alanında yaklaşık 1 saat süren bir yürüyüşten sonra, kahvaltıyı otobüs ile Visoko’ya vardık. Visoko- Ravne Park 2 alanı tanıtımını dar ve patika yollardan piramitlere tırmanış izledi. Şifa ve iyilik meditasyonumuzdan sonra Ravne Park 2 alanı içinde yer alan Bosna tünelleri içinde dolaştık. Tüneller, Schuman rezonansı gibi yani hiçbir elektriksel aletten etkilenmeyen, radyasyon etkisi olmayan, kozmik radyasyonun ve zararlı hiçbir sinyalin olmadığı bu özelliği ile iyi bir sağlık, şifa alanı. Bölgedeki ortama insan ömrü 90 yaş ve üzeri olması belki de bu özel enerji alanının sonucudur. Meditasyon ve nefes çalışmalarını güzel hava neşeli atmosferde Bosna Kadın Kooperatifi çalışanlarının hazırladığı yerel lezzetlerin tadımı izledi.

İlk gün öğleden sonra programımız Saraybosna şehir gezisi ile tamamlandı.

1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Bosna-Hersek, bağımsızlığın ardından başlayan savaşta rehberimiz, Saraybosna 1425 gün kuşatma altında kalmış, bu süreçte gün başına 377 havan topu düştüğü bilgisini anlattı. Ülke, 1995 yılında Sırp, Bosna-Hersek ve Özerk bölge olmak üzere 3 parçalı yapısı ile barış ve huzur içinde bir yere dönüşmüş.

Saraybosna bir yanı Osmanlı bir yanı Avusturya-Macaristan imparatorluğu etkisinde mimari yapıların oluşturduğu sıcak, samimi yüreği vatan sevgisi ile dolu cesur insanların şehri. Baş çarşı, aşçılar, bakırcılar kapısı Osmanlının yoğun izlerinin bulunduğu yerlerdi. Hemen her yerde damağımızın alışık olduğu baklava, kahva(kahve), börek, köfte dükkânları karşımıza çıkıyordu. Saraybosna şehir turunda ilk gözlemim sokak zeminlerinde yer alan “Bosna gülleri” olarak anılan savaş izlerini gösteren şarapnel parçalarıydı. Gezi rehberimizden Avrupa’daki ilk tramvay hattının, Avrupa’nın ilk elektrikli camisinin Saraybosna’da olduğunu öğrendim. Köklerine, geleneklerine, inançlarına ve atasal aktarımlara hassas Bosnalılar “sönmez ateş anıtı” ateşini cesaret ve vatanseverlik sembolü olarak yakmaya devam ediyorlar.

İkinci güne Visoko- Ay (Piramida Mjeseca) bölgesinde Semir Osmanagiç’ten bölge hakkında bilgiler aldık.

Bosna piramitleri krallar için mezarlar değil, canlı topluluklar tarafından kozmik iletişim, iyileş(tir)me, çakraların dengelenmesi, manevi duyuların geliştirilmesi için kullanılan enerji makineleri olarak tanımlamıştır. Tümülüs alanına yaptığımız yolculuğu enfes bir doğa manzarasının süslediği bir tepede meditasyon ile tamamladık.  Ravne park 2 ye dönüp tünellerde zaman geçirmek, yeşil piramitte meditasyon grubun genel istedi oldu.

Üçüncü gün, Kravice şelaleleri, Blagay ve Mostar için yola çıktık.

Yugoslavya dağılmadan önce Tito döneminde yapılan Konjictz köprüsü tek bir hat üzerinde bir tren hattı olarak bugünde çalışmakta. Konjic nehri her mevsim yeşil akan üzerinde 3 yapay gölet ve baraj ile ülkenin elektrik sorununa çözüm olmuş. Zarif ve simgesel bir öneme sahip Mostar köprüsü, küçük Arnavut kaldırımlı sokakları ile şirin bir eski Osmanlı şehri Mostar. Küçük çarşısı, lezzetli temiz yeme içme mekanları ile keyifli sohbetlerimize eşlik etti.

Bosna-Hersek gezimiz 4. Gün THY tarifeli uçuşu ile son buldu.  Başlangıçta birbirini tanıyan tanımayan bir topluluk olarak yola çıktık. Ancak aynı enerji halkasının bir parçası olduk. Gezi topluluğumuz ile mutlu, yenilenmiş, sakin ve dengeli yeni seyahat planları yaparak yurda dönüş yolculuğuna geçtik.

Ayşem Kaya

Önceki İçerikJapon Kültürü Kavramları – 3
Sonraki İçerikTatil En İyi Çalışma Zamanıdır… Kendi Üzerinde!
Aysem Kaya
Daimi şiirinde “Ne olsa kışın sonu bahardır” demiş. Bende İstanbul’da bir Mart ortası dünyaya geldim. İlk, orta lise eğitiminden sonra İstanbul Üniversitesi tüm yaşantımı kapladı.2018 yılında üniversite bölündükten sonra İÜ-Cerrahpaşa ile moleküllerin, reaksiyonların bize söylediği sağlık şifrelerini çözmeye devam ediyorum. Yüksekokulda farklı disiplinlerin akademik eğitimde rol almak keyifli, eğitici ve oldukça öğretici bir süreç olarak hayatımı dolduruyor. Yazmayı, okumayı, neşeli şarkılar söylemeyi seviyorum. Kız çocuklarının eğitimini toplumu yönlendiren kadındır duygusu ile önemsiyorum. Sosyal fayda olarak kız çocuklarının eğitimi ve toplumda satranç eğitiminin yaygınlaşması için dernek çalışmalarına devam ediyorum. Ben kendimi yaşam boyu öğrenen, öğrenci gibi görmeyi seviyorum. Öğrenme yolculuğumda “taşı kıran suyun sürekliliğidir” felsefesi ile hayata ve kendime kararlılıkla yol alıyorum.