Büyük şehirlerde yaşıyoruz: trafik, kalabalık ve durmaksızın akan bir tempo… Günümüzün büyük bir kısmını yollarda, ekranlar karşısında veya toplantı odalarında geçiriyoruz. Peki, tüm bu koşuşturma içinde, birkaç dakikalığına bile olsa doğanın dingin ritmine kulak vermek bize ne sağlar?
Doğa, insanın özüne dönmesini sağlayan güçlü bir terapi gibidir.
Sabahları trafik sıkışıklığında boğulurken, yoğun iş günlerinde ardı ardına gelen görevler arasında kaybolurken; bir dağ gölünün serinliği ya da ormanın derin sessizliği düşüncesi bile zihnimizi sakinleştirir. Şehir hayatının sürekli değişen temposu içerisinde, doğaya duyduğumuz bu özlem giderek büyür.
Birkaç dakikalığına doğanın sesini dinlemek, bizi köklerimize döndürür.
Bu kısa anlar, yalnızca nefes aldığımızı hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda stres seviyemizi düşürür, zihinsel berraklık kazanmamıza yardımcı olur ve bizi dengeler. Yapılan araştırmalar, doğayla vakit geçiren bireylerin iş yaşamında daha yaratıcı, daha odaklanmış ve daha pozitif bir bakış açısına sahip olduklarını gösteriyor.
Doğanın ritmine kulak vermek için illa ki bir dağ tepesine çıkmamız gerekmiyor.
Küçük bir parkta kısa bir yürüyüş, ofis masamızda bir saksıda çiçek yetiştirmek, ya da doğa manzaralı bir resme birkaç dakika bakmak, doğa manzaralı, sesli müzik dinlemek, bir fincan çay içerken daha önce gezdiğin bir ormanı hayal etmek bile etkili olabilir. Günün yoğunluğunda kısa bir mola verip, doğanın sessizliğinde nefes almak, hayatımıza dinginlik ve anlam katmak için güzel bir başlangıç.
Şehir hayatının temposuna yenik düşmek zorunda değiliz. Kendimize birkaç dakikalık “doğa kaçamağı” izinleri verelim. Bırakalım bu kısa kaçışlar, zihnimizi yenilesin, ruhumuzu beslesin. Çünkü bazen, doğanın ritmine ayak uydurmak, büyük şehrin kaosunda huzuru bulmamızı sağlar.
Büyük şehirlerin yoğun temposunda bile doğayla bağlantı kurabilmek için uygulayabileceğimiz küçük ama etkili adımlar var.
Doğanın ritmini hissetmenizi sağlayacak öneriler:
- Doğa Fotoğraflarını İnceleyin
Telefonunuza ya da bilgisayarınıza, göl, orman, dağ gibi doğa manzaralarının fotoğraflarını kaydedin. Kısa bir mola sırasında bu fotoğraflara bakmak, zihinsel bir “doğa kaçışı” yapmanıza yardımcı olur.
- Bitki Yetiştirin
Masanızda küçük bir bitki bulundurmak, doğayı yanınızda taşımanın en basit yollarından biridir. Bitkiler, bulunduğunuz ortama hem renk katar hem de havayı temizleyerek daha sağlıklı bir çalışma alanı yaratır. - Doğa Sesleri Dinleyin
Doğa seslerini içeren uygulamalardan orman, yağmur, deniz dalgaları gibi sesleri dinleyebilirsiniz. Trafikte ya da ofiste kısa bir ara verdiğinizde kulaklıkla bu sesleri dinlemek, zihninizi doğaya taşıyabilir. - Doğa Temalı Eşyalar Kullanın
Örneğin, doğal taşlardan yapılmış bir masa süsü, ahşap kalemlik ya da deniz kabuklarından oluşan bir aksesuar kullanabilirsiniz. Bu küçük detaylar bile doğaya duyduğunuz özlemi hafifletebilir. - Bir Parkta Yürüyüş Yapın
Öğle aralarında veya iş çıkışında yakınınızdaki bir parka gidip kısa bir yürüyüş yapmak, hem fiziksel hem de zihinsel olarak tazelenmenizi sağlar. Birkaç dakikalık yeşillik içinde olmak bile gününüzü daha verimli hale getirebilir.
- Meditasyon veya Nefes Egzersizi Yapın
Doğadan ilham alarak birkaç dakikalık nefes egzersizleri yapabilirsiniz. Örneğin, gözlerinizi kapatıp kendinizi bir ormanda ya da sahilde hayal ederek derin nefesler almak, stresinizi azaltır ve odaklanmanıza yardımcı olur. - Doğa Temalı Duvar Kağıtları
Bilgisayarınızın veya telefonunuzun arka planını doğa temalı bir duvar kağıdı ile değiştirin. Bu basit değişiklik, gün boyunca doğayı görmenizi sağlar. - Aromaterapi Kullanın
Çam, lavanta, nane gibi doğayı hatırlatan kokuları ofisinizde veya evde kullanabilirsiniz. Bu kokular zihninizi sakinleştirir ve rahatlamanıza yardımcı olur. - Yaprak veya Çiçek Koleksiyonu
Yolda bulduğunuz güzel bir yaprağı veya çiçeği masanızda saklayabilirsiniz. Küçük bir cam kavanozun içine koyarak doğanın bir parçasını yanınızda taşıyabilirsiniz.
- Doğaya Dair Kitap veya Makale Okuyun
Doğayla ilgili ilham verici bir makale ya da kısa bir kitap okumak, zihinsel olarak doğaya bir yolculuk yapmanızı sağlar. Molalarınızda kısa kısa okuyarak bir doğa hikayesinin içinde kaybolabilirsiniz.
Ben en son bu kitabı okudum. İnce Memed romanındaki bitkileri tanımaktan çok keyif aldım. “Doğanın da inişli-çıkışlı, hüzünlü-coşkulu kendine özgü bir müziği vardır. En iyi ressamlar bile ancak bu eşi benzeri olmayan şeylerin zayıf bir kopyasını yapabilir. Yaşar Kemal’in tasvirleri ayrıntılı botanik betimlemelerden ibaret değildir. Ayrıca membası doğanın bizzat kendisi olan romanlarındaki müthiş müzikaliteyi göz ardı etmemeli.
Çiçekler de ağaçlar da tıpkı İnce Memed gibi, Meryemce gibi birer roman kahramanı olarak karşımıza çıkar. Çakırdikenleri, döngeleler hatta ‘’götünden bal damlayan incirler’’ de efsaneleşen karakterlerdir. Şöyle tamamlar usta: ‘’Her çiçeğin adından çok anlamı vardır. Sözü türküsü vardır. Anadolunun muhabbet tarihi çiçeklerin anlamıyla yazılsa tıpı tıpına uyar.’’ Yazarlar: Sinan Cömert, Özgül Cömert
Bu küçük adımlar, şehir hayatının yoğun temposunda bile doğayla bağ kurmamızı sağlar. Unutmayın, doğanın ritmini dinlemek, sadece dışarıda değil, kalbimizin içinde de bir huzur yaratır.