Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir sinek ile bir kelebek uçar iken aynı evin camından içeri girivermişler. Evde şöyle bir tur attıktan sonra bakmışlar ki hep aynı yerde uçup durmaktalar. Dışarı çıkmak istemişler ama açık camı bir türlü bulamamışlar. Bir apartman dairesinde sıkışıp kalmışlar.
Kelebeği gören aile üyeleri onu çok beğenmiş. Kelebek renkli kanatlarını şöyle bir açıp kapayınca yaşlısı genci herkes hayranlıkla bakmış ona. Sineği görünce ise hepsi ellerini sallayıp onu kovuyorlarmış. Sinek de korkuyla kaçarak kitaplığa saklanıyormuş. Bir gün yine canını zor kurtarmışken kelebeğin yanına nefes nefese sokulmuş:
-Kelebekciğim, söyler misin, seni neden bu kadar beğeniyorlar? Çok iyi, çok dürüst, çok yardımsever, çok akıllısın belli ki. Bana da biraz akıl versen de beni de beğenseler.
demiş. Kelebek şöyle bir kanatlarıını kıpırdatıp;
-Baksana, kanatlarım ne güzel, işte ondan!
diyip kestirip atmış. Salonda süzüle süzüle uçmaya başlamış. Kelebekten akıl alan sinek bir sabah kahvaltı masasına dadanıp kanatlarını biraz çilek reçeline, biraz çikolataya, biraz süte bulamış. Ama ev halkı beğenmek şöyle dursun, eskisinden daha çok kovalamış onu. Sinek yine korkuyla kitaplığa kaçıp saklanmış.
Bir akşam sinek, sessizce kelebeğe yanaşıp sormuş:
-Kelebekçiğim, kanatlarımı boyadım ama yine beğenmediler. Ne yapsam ki?
Kelebek renkli kanatlarını edayla sallayarak;
-Eh, güzel olunmaz, doğulur
demiş. Bunu duyan sinek başını üzüntüyle eğip ön ayaklarını kaşımış. Sinek tam kitaplığa dönecekken Kelebek:
-Bak, demiş sineğe lambayı göstererek. Şu ışıklı şeyi görüyor musun? Yarın ona uçacak ve ışığından alacağım. Böylece parıltısıyla güzelliğime güzellik katacağım.
Sinek bir şey demeden sessizce kitaplığa uçmuş. Gece uyku tutmamış. Açık bırakılmış kitapların sayfalarından birine konup okumaya başlamış. Kendini okumaya öyle kaptırmış ki sabah oluvermiş. Sinek hızla uçarak kelebeğe;
-Kelebekçiğim, o ışıklı şey dediğin bir lambaymış, kitapta okudum. Oraya girersen bir daha çıkamazsın, çok sıcakmış, sana zarar verir
demiş ama kelebek kulak asmamış. Sinek çaresiz, kitaplığa dönüp okumaya devam etmiş. Akşam kelebek lambaya uçmuş. Işığa yaklaştıkça merakı artıyormuş. Sonunda lambanın içine girmiş. Ama olamaz, burası hem çok sıcakmış hem de çıkışı bir türlü bulamıyormuş. Kelebek oradan hiç çıkamamış.
Sabah olduğunda sinek başını kitaptan kaldırmış ve karşıya bakmış. Ah, nasıl da orada açık bir cam olduğunu görememiş? Hızla uçarak açık camdan dışarı çıkmış ve güzelce uçmuş, uçmuş.
Gizem Pınar Karaboğa