Koçluk aldığım bir dönemde koçum, benden hayatımın ASLA’larını yazmamı istemişti. “Çok kolay, hemen yazarım” demiştim. 34 yaşındaydım. Yazmaya başlayınca ne denli zorlandığımı fark ettim. “Asla” demek hayat felsefeme tersti sanki. Zira insan, “hiç yapmam” dediği şeyleri bir gün geliyor yapıyor ya da yapmak zorunda kalıyordu.
Günlerce düşündüm ve adeta hayatımı gözden geçirdim. ASLA dediklerimin, aslında beni ben yapan değer ve inançlarımla alakalı olduğunu fark ettim. Ve bunlar, aslında hayatıma yön veren seçimlerimdi. Ya da benliğimi koruma biçimim. Zor olan yanı, bu davranışı hiç göstermeyeceğime dair kendime verdiğim sözdü. Günlerin ardından, kendime bir gün ayırdım ve bakın neler yazdım.
Bunları yazalı neredeyse 10 yıl olmuş ve hâlâ aynı ASLA’lara sahibim.
ASLA’LARIM
Asla, yaşamaktan vazgeçmem.
Bu benim için başıma ne gelirse gelsin ölmeyi istememek ve nefes aldığımın farkında olduğum sürece, ne yapabilirsem onu yapmak anlamına geliyor. Yaşamın kendisinden vazgeçtiyseniz ona bir anlam vermeniz mümkün olmuyor çünkü.
ASLA, sevmekten vazgeçmem.
Neyi ya da kimi sevdiğiniz değil, bence sevmeyi sevmek önemlidir. Sevmenin bana verdiği enerjiyi hiçbir şeye değişmem.
ASLA , gülmeyi hayatımdan çıkarmam.
Hayatınızda hiç çok acı çekerken güldüğünüz oldu mu? Benim oldu. Bence yaşam, tüm zorluğuna rağmen içinde bir mizah barındırır. Tabi o gözlükle bakabilirseniz….
ASLA, müzik dinlemekten vazgeçmem.
Kulağım işitmese bile bir gün, dinlediğim müzikleri aklıma getiririm. Üstelik müzik, hayatın her yerinde zaten yok mu? Gerçekten dinlemeyi bilirsen…
ASLA, dans etmekten vazgeçmem.
Küçükken dansöz olmak isterdim ben. Hala dans etmeye bayılırım. Bir ara ders bile aldım. Dans etmek, vücudunu hissettirmektir, ritmin için dalmak, mutlu olmak….
ASLA, yazmaktan vazgeçmem…
Eskiden sadece kendim için yazıyordum. 8 yaşından beri tuttuğum günlüklerim var. Okuduğumda gülümseten, düşündüren, ağlatan… Söz uçar, yazı kalır. Ne kadar çok okuyanım olursa da; o kadar çoğalır; düşünceler, duygular…
ASLA, okumaktan vazgeçmem.
Okumak, oturduğun yerden çıktığın serüven, senden daha fazla bilenden öğrenmen, bildiğini bazen teyit etmen, bazen de geliştirmendir. Nasıl vazgeçerim en iyi arkadaşlarımdan?
ASLA, sevişmekten vazgeçmem.
Sevişmek, sevmenin en tatlı ve ruhunu doyuran eylemlerinden biri. İster sevgilin, isterse evladın olsun. Sevmek, sevişmekle beslenmez mi?
ASLA, intikam planı yapmam.
Hayatın kocaman bir Bumerang olduğuna inandığımdan şirketimin logosu mor Bumerang. Ne atarsak, geri döner nasıl olsa. Ben neden enerjimi boşa harcayayım ki?
Önemli kararlarımı ASLA, süper egonun etki ya da baskıyla vermem.
Süper ego, toplumun ego’sudur. Toplum, sizi yönetmek ve kendi isteklerine göre biçimlendirmek ister. Bu, bazen aileniz ve en sevdikleriniz tarafından bile olabilir. İnsanlar bazen farkında olmadan size kendi korkularını atfederler ve sizi hayatınızı değiştirme ve risk alma durumlarınızdan vazgeçirmeye çalışırlar.
Ya da size roller biçerler ve ona göre yaşamınızı isterler.
Yaşam, ancak ipleri elinde tutanları ödüllendirir. Buradaki tek kural; ekolojik denge’dir. Yani seçimlerinizden kimsenin veya hiçbir şeyin olumsuz etkilenmemesi…
Hayatla ilgili umudumu ASLA kaybetmem.
İnsan, hayatında bazen nefes alamayacak kadar zor dönemler geçirebiliyor. Ben oldukça deneyimliyim bu konuda açıkçası. Böyle zamanlarda rahmetli annemin bir cümlesi gelir hep aklıma” Her fırtınanın sonunda, mutlaka güneş açar. İnanmazsan, tabiata bak!”
Bir insandan gelen yardım çağrısına ASLA kayıtsız kalmam..
Bu, herkese her koşulda yardım edeceğim anlamına gelmiyor. Yardım etmemeyi de seçebilirim. Zira bu, onun gelişimi için gereklidir ya da kendimi alanımı korumam için. Veya yapamayacak olabilirim. Ama mutlaka geri döner ve izah ederim.
Yaptığım ne olursa olsun ASLA para için yapmam.
Parayı severim, para da beni. Ancak sadece para için bir şey yapmanın insanı zamanla yok ettiğini ve para’nın insanı kendine köle eden enerjisi olduğunu bilirim. Sadece para için çalışmam, ama çalışırken para kazanırım.
ASLA, büyümeme ve gelişmeme engel olacak bir ortamda gereğinden fazla kalmam.
Dünyaya geldik, gideceğiz bir gün. Neden işe yaramaz şeyler, uğraşlar ve hatta insanlarla vakit kaybedeyim ki? Zaman, geri döndürülemeyen en önemli kaynak. İleri yürümek varken, neden olduğum yerde kalayım ya da geri gideyim?
ASLA kozmik güce inancımdan vazgeçmem.
Adı ne olursa olsun inanmak, bir ihtiyaçtır. Tanrı, zaten içimde var ve sürekli bana konuşuyor. O’nun sevgi ve inancından vazgeçmek, bence derin bir yalnızlık. Üstelik, sürekli olarak bir güç tarafından korunduğunu ve kollandığını bilmek; harika bir duygu.
ASLA, kin duymam.
Öfkelenirim, kızarım ilişkime ara verebilir ya da ilişkimi kesebilirim. Ama bana kim ne zarar vermiş olursa olsun, kin denilen o zehiri içmem. Kalbime zehir sokmam.
ASLA, asla bunu başaramam demem.
Başlamadan bilemem ki zaten başarıp başaramayacağımı…. O yüzden kendimi sınırlamam. “Yapmayı istemiyorum” diyebilirim. Tercih de edebilirim. “Ama başaramam” demem. Sonuçlardan memnun olmasam da “denedim, ama olmadı” derim.
Şimdi sıra sizde. Zihninizi düzenleyin ve yazın ASLAlarınızı. Değerleriniz, önem verdikleriniz neler, yaşamın sizin için asıl anlamı ne, daha iyi anlayacak, hayat yolunuza daha farkında devam edeceksiniz.
Sevgilerimle…