Act to Get, yani; “Elde Etmek için Harekete Geç…”
Son birkaç yıldır sosyal paylaşımlarla iyice coşan kabaran bir devinimle aşırı dozda bilgilenmekteyiz. Ne kadarını işe yarar biçimde kullanabiliyoruz, orası belli değil. Ancak her ne hal ise hepimiz hafiften bilge, guru, derviş, düşünür vb. kıvamına geldik.
Bu çok iyi, çünkü Sanayi Çağı ve sonrasında Bilgisayar/GSM/Internet çağlarında;
– Aman gözünü seveyim, çok çok çok daha çok, en çok yap ve yeter ki hızlı ol!
– Düşünmesen de olur, hatta düşünme. Düşünerek falan vakit kaybetme! Bilgisayarlar akıllı sistemler her şeyi tertipliyor, sen sadece sisteme uy, durma tepeye, zirveye koş, yoksa kaparlar!
Aman aman, sen hızlıca üret ve tüket ki ekonominin çarkları dönsün… Durursa hepimiz yanarız maazallah!
Mottoları, şablonları, şartlanmaları ve de gazlarıyla çok üretmeye ve tüketmeye programlanan “mutsuz-kaygılı-eserekli”, “düşünmeyen, düşünemeyen” robotlara dönmüştük.
“-müştük” diyorum, çünkü girişte değindiğim gibi artık aydınlanıyoruz ya… Hepimiz Zülfü Livaneli’nin ünlü türküsündeki gibi fark etmeye, düşünmeye, söylenmeye başladık;
“Bir şafaktan bir şafağa
Bir akşamdan bir akşama
Merhaba demeden daha
Bu gitmeler, gitmek değil”
Ben aslında insanım, böyle yaşamak istemiyorum. Yorgunum, bitkinim. Dinlenmem, düşünmem lazım…
“Peki, o zaman ne yapmalı?” diye düşündüğümüzde, önümüze com! Casino . gelen liste ve reçetelerin neredeyse tamamında önerilenler özetle şunlar:
Değiştirmek için değişmen gerek.
Önce kendini bulman şart!
Ne istersen o olur, onu yapabilirsin. İste o zaman.
Secret’a bak, Çekim Yasası’nı oku, meleklerle yaşamayı öğren!
Olumlu olursan hayat sana güler.
Ne isteyeceğini bil, yaşam amacını bul.
Yanıtlarını aradığın sorular için düşün, hayaller kur, önce tasarla!
Vizyonunu kur.
Plan yap…
Ve benzeri şeyler…
Böyle yazdım diye sakın bunlarla dalga geçtiğimi ya da yanlış olduklarını düşündüğümü sanmayın. Hepsini bizzat ben de yapıyor, öğreniyor, üstatlarla çalışıyor ve düşünmeye çok ama çok vakit ayırıyorum. Ama epeyi de sıkı ve disiplinli çalışıyorum.
Şu sıralarda en çok “düşündüğüm şey” ise “yapmak, çalışmak üzerine”…
Çevremde genel bir tefekküre, olumlu-bilge insan olma haline yatma, kafada ya da ağızda bol bol laf, kelime, düşünce üretme ama gereğini “yapmama”, “çalışmama, tembellik” hali gözlemekteyim. Yani bu sefer de düşünce çok, eylem az aşırılığının yamaçlarında dolaşmaktayız. Hatta tepeye doğru iyice yol kat online casino canada edenlerimiz var… Göz göre göre, çığ gibi biriken “daha iyi bir gelecek için yapılması gerekenler” listelerinin oluşturduğu düşünce tepelerinin zirvesinde oturanlar var. Aman dikkat!
Yırtınarak diyoruz ki, “Herkes 2. hatta 3. kariyer için şimdiden aksiyon almalı, hazırlanmalı. Ücretler düşecek ya da pek artmayacak. 5-10 sene içinde hızla iş olanakları daralacak/zorlanacak. Robotlar rutin insan işlerini insanların elinden alacak. Herkes ancak “yeniçağa uyarlanmış, teknolojiyle entegre olmuş becerilerini” satabilecek. O da eğer dijital kimlik/ün yaratabilmişlerse…” Bir bakın bakalım bunları ne kadar ciddiye alıp, ne hazırlıklar yapıyorsunuz? Yapmalısınız?
Sanıyorum başarılı, mutlu olmak için “felsefe yapma, düşünme, hedeflerini belirleme, isteme vb.” kısmına ayırdığımız zaman konusunu yeniden değerlendirmeliyiz. Hani Einstein demiş ya “dehanın onda 1’i yetenek, onda 9’u çalışmak” diye… Ben de diyorum ki başarının, oldurmanın “onda 1’i düşünmek, onda 9’u yapmak”… Hem de çok disiplinli çalışarak yapmak. Sonuç olarak demem o ki, “İstediklerinizi yaratmak için düşünce ve eylemi uygun oranlarda” buluşturmalısınız.
Hadi bakalım, kıpırdanın biraz… Ord. Prof. Salih Murat Uzdilek’ten alıntı ile bitirelim:
“İnsan bir gemi, fikri yelkeni, aklı dümeni, kullan gemini, göreyim seni”.
Gemiyi kullanmadan olmaz! Varış yerine ulaşmak, o hazzı elde etmek için çalışmak şart!
Act 2 Get!