İki Kitap, İki Farklı Dünya: Aziyade ve Ekmek Arası Rüya

1879’da yayınlanmış bir aşk romanı olan Aziyade, edebiyat çevrelerinde fazlaca değer bulmasa da, 1800’lü yılların İstanbul’unu anlatması ve bir batılının gözünden doğuyu yansıtması bakımından önemlidir. Yazarın Aziyade’ye duyduğu aşk, İstanbul’a olan aşkıyla perçinlenmiştir ve Loti her cümlesiyle hissettirmektedir bu duygusunu okuyucusuna. Gerçek adı Julien Viaud olan Pıerre Loti, teğmen olarak görevli gittiği Selanik’te bir Türk kadını olan Aziyade ile tanışır ve ona aşık olur. Doğu kültürüne oldukça yoğun bir ilgi duyan Loti’nin yolu, bir süre sonra İstanbul’a düşer. Bu şehirden öylesine etkilenir ki, bir Türk gibi giyinip, başında fesi, elinde tesbihiyle, şehrin bütün sokaklarını, camiilerini, kahvehanelerini , çarşılarını gezer. Eyüp sırtlarındaki pek sevdiği ve sıkça uğradığı kahveye isminin verilmesi de, onun İstanbul hayranlığının bir simgesidir.ın

Aziyade ile birlikte bu büyülü atmosferde doludizgin aşklarını yaşamaya devam ederlerken, ailesinden gelen mektuplardaki ülkesine dönme çağrısına daha fazla kayıtsız kalamayan Loti, sevdiği kadını da, İstanbulu da ardında bırakarak Fransa’ya gider. İstanbul’a tekrar döndüğünde ise, sevdiği kadının onun hasretine dayanamayarak öldüğü haberiyle derinden sarsılır. Topkapı’daki Aziyade’nin mezarını bulup, sık sık ziyaret etmeye başlar. Hatta, mezar taşının bir örneğini yaptırıp, yanında Fransa’ya götürür. Kendisinin yokluğunda mezarın bakımıyla, yazarın Hayal Kadınları romanına konu olan diplomat Nuri beyin kızları ilgilenmişlerdir.

Aziyade, aşk romanı olmasının yanısıra bir dönem romanıdır. O zamanın insanların yaşayışları, günlük hayatları, âdetleri İstanbul manzaraları eşliğinde öylesine akıcı bir dille  aktarılmıştır ki, gözlerinizi kapattığınızda, kendinizi Göksu’da bir kayık sefasında, Adalar’da bir kır gezintisinde veyahut Kapalıçarşı’da hararetli bir alışverişte bulmanız içten bile değildir. O eski zamanlara özgü kokular, sesler, fısıltılar, titreyişler de sizinle olacaktır bu gizemli İstanbul gezinizde. Böylesine bağlandığı şehri bu kadar güzel tasvir edebilen yazar, meşrutiyetin ilanı, padişahın kılıç kuşanma merasimi gibi önemli konuları da, bir yabancının gözünden detaylı olarak anlatmayı ihmal etmemiştir. Fransa’daki Pierre Loti müzesini ziyaret etme fırsatı bulanlar, orada İstanbul’a ait pek çok hatıra ile karşılaşacaklardır.

Ekmek Arası Rüya 
Yazar: Nazlı Eray
Yayınevi: Can Yayınları
Basım Tarihi: 2006 – 2011
Sayfa Sayısı: 150
Türü: Deneme

Ekmek Arası Rüya, Nazlı Eray’ın gazete yazılarından derlenmiş, öykülerindeki lezzeti bulabileceğiniz bir başucu kitabı. Kahramanlar kadar olayların geçtiği mekanlar da detaylı olarak ele alınıyor. Yazarın İstanbul’daki çocukluk anılarının yanısıra Ankara, Bodrum, Adana, Sinop, Floransa, Napoli gibi şehirleri de muhteşem tasvirler sayesinde, gitmemiş olsanız bile hayalinizde canlandırabiliyorsunuz.

Ekmek Arası Rüya, Nazlı Eray’ın gözündeki bir problemden dolayı Pasifik Günleri’nden sonra dikte ettirdiği ikinci kitabı. Yazar, yaptığı bir röportajında bu kitabından “Okuruma sunduğum bir çiçek buketi. Bir kutu karışık lokum.” diyerek, kendine özgü hoş üslubuyla bahsediyor. Kitabın konukları arasında, bir gün aniden sevgili yazarımızın kapısını çalıveren Marilyn Monroe, bir televizyon programına çıkan Woody Allen, İstanbul sokakları kazan o kepçe gezinip duran Stalin, bir çamaşır mağazasında alışveriş yapan kadınları öldüren çapkın Casanova, rüyada kısa bir sohbet edilen Nietzsche de var.

Edebiyatımızın kızıl saçlı kraliçesi Nazlı Eray’ın bu kitabında özellikle, hayranı olduğu Marilyn Monroe ile de buluşacak; kimi kez hüzünlü, kimi kez bin bir renkli alemlere dalacaksınız birlikte. Holywood’un sarı saçlı efsane kadını, edebiyatımızın kızıl saçlı kraliçesiyle her bir araya geldiğinde, yüreğinize başka başka hareler ekleyecekler. Daha başka isimlerle de kesişecek yollarınız Ekmek Arası Rüya’da. Frank Sinatra’nın, Elizabeth Taylor’ın, Eddie Fısher’in, Howard Hughes’ un, Ewa Brown’ın, Hitler’in, Marlene Dietrich’in gizli dünyalarına şöyle bir göz atacak, hatta belki bir kaç ufak sırlarına bile ortak olacaksınız. Sonra, ünlü olsalar da, sizinkilerle benzer acılara, benzer sevinçlere sahip olduklarını göreceksiniz. Bu, tuhaf bir huzur sunacak ruhunuza.

Ekmek Arası Rüya sizi hiç uyanmak istemeyeceğiniz tatlımsı düşlere sürükleyecek.

Aytül Bingöl

Önceki İçerikTatlı Yiyelim, Tatlı Konuşalım, Tatlı Öğrenelim
Sonraki İçerikAlaçatı Rüyası

1 Yorum

  1. Yazılarıma derginizde okurla buluşma şansı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım paylaşımlarım devamlı olur. Sevgiyle, Aytül Bingöl

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz