Atina çekici bir şehir. Şehirlerin de bir karakteri olduğunu düşünürüm. Sevgili arkadaşım Sayım Çınar Atina gezi planından bahsedince katılmakta hiç tereddüt etmedim.
Cuma sabahı, Atina’ya uçtuk, havalimanından metroyla doğruca şehrin ruhunu yansıtan Monastiraki Meydanına geldik. Metrodan çıkar çıkmaz meydanın atmosferi bizi sarıp sarmaladı. Burası, tarih ve günlük hayatın birbiriyle dans ettiği, hemen uyum yakalayabileceğiniz müthiş bir başlangıç noktası. Şanslıysanız sokakta canlı müzik yapan bir grupla, daha da şanlıysanız müziğin ritmiyle dans edenlerle karşılaşırsınız. Biz yaşadık bu neşeli anları.
Okupa Otele yürüyerek ulaştık, tarihi bir bölgede genç ve rahat tasarımıyla bizi etkiledi. Geniş avlusu kahve içmek ve sohbet etmek için ideal. Çantalarımızı odaya bıraktıktan sonra, hiç vakit kaybetmeden sokaklara karıştık. Bir şehri keşfetmenin, yaşamanın en güzel yolu yürümek.
Atina sokakları, Arnavut kaldırımları, küçük kafeler, yol kenarındaki sergilerden yayılan eski, yeni tonda renkler… Atina her seferinde beni tekrar etkiliyor.
Öğle yemeği için Varvakios Balık Pazarına geldik. Şehrin merkezindeki Athinas Caddesi üzerinde yer alan bu pazar, sadece alışveriş yapılan bir yer değil, aynı zamanda Yunan gastronomi kültürünü derinlemesine deneyimleyebileceğiniz bir durak. Öğle yemeğimizi burada yedik. Küçük bir lokantada taze deniz ürünleri. Atina’nın mutfağını ve denizle olan ilişkisini anlamak için harika bir fırsat. Aşağıdaki videoyu izlemenizi öneririm.
Pazara adım attığınız anda buranın ne kadar hareketli ve canlı olduğunu hemen hissediyorsunuz. Satıcıların sesleri, tezgâhlarda sergilenen taze balıklar, deniz ürünleri ve rengârenk sebze-meyveler adeta bir görsel şölen sunuyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren yerel halkın ve turistlerin akınına uğrayan bu pazar, Atina’nın günlük hayatını en otantik şekilde gözlemlemek için harika bir yer.
Şehrin merkezinde konaklamak, her yere yürüyerek ulaşmak rahatlatıyor. Bu gezi benim için saate bakmadan, merak ederek adımlar attığım, Sayım’ın isabetli lezzet duraklarımızı seçtiği, bolca sohbet ederek, şehrin kültürünü keşfettiğimiz bir gezi oldu. Akşam yemeğimizi Cardinale Restoran’da yedik. Burası, Atina’nın İtalyan esintileri taşıyan şık ve zarif atmosferiyle hem samimi hem de etkileyici bir mekân.
Yemekten sonra, Atina’nın gece ışıkları altında uzun bir yürüyüş yaparak otelimize ulaştık. Pek çok sokağın uzantısında Akropolis’in süzülen ışıkları görünüyor. Yürüdük, yürüdük ve ortak ilgi alanımız kitaplardan konuştuk. Otele döndüğümüzde 20.000 adımı gösteriyordu adım ölçer. Yorulmuştuk ancak mutluyduk.
Güne İyilik ve Lezzetle Başlamak – Shedia Home
Cumartesi sabahı, Atina’nın farklı bir yüzünü görmek ve güne anlamlı bir başlangıç yapmak için rotamızı Shedia Home’a çevirdik. Burası sadece bir kafe değil; aynı zamanda toplumsal farkındalık ve sosyal dayanışmanın hayat bulduğu bir mekân. Shedia Home, Atina’nın evsiz bireylerini desteklemek amacıyla oluşturulmuş bir sosyal girişim. Burada her şey, iyilikle harmanlanmış bir hikâye anlatıyor.
Dekorasyonu, geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış detaylarla doluydu. Shedia Home’un atmosferi, çalışanlarının samimiyeti, iyiliğe hizmet eden bir mekan olması etkiliyor. Sadece bir kahvaltı yapmakla kalmadık, aynı zamanda sosyal bir girişime destek verdiğimizi bilmek iyi geldi. Mekânda sanatçıların desteği ile atölyeler yapılıyor. Bu atölyelerde yapılan eserler satılıyor ve geliri ihtiyacı olanlara ulaşıyor. Bir küpe aldım kendime, mavi bir gemi, kırmızı bir kuş konmuş.
Cumartesi akşamı No Tiyatrosu’nun özgün sahnesinde müthiş bir tiyatro izledik. Oyunun adı Sex Honestly. Diğer yazımın konusu olacak.
İki günlük bir gezide, binlerce adımla sokakları arşınladık, tarih, kültür, sanat, lezzetler ile yenilendik ve kürkçü dükkanına döndük. Bakalım bundan sonra hangi şehirden ses vereceğim.