Hep yaşadığım ama bu ara sıklaşan ve bu sıklığın dikkatimi çektiği bir konu var. Bu yazımda sizinle o konu hakkında paylaşımda bulunmak istedim.
Geçen hafta yakın arkadaşımla buluşma planı yaptık. Bir gece evvel mesajlaştık. Yarın öğlen saatlerinde buluşuruz dedik. İkimiz de güne erken başlarız. Ben 07.00’de telefonu elime aldım ve ona mesaj atacakken ekranda aynı anda o da “Yazıyor” gözüküyordu. Ve aynı anda mesajlarımız birbirimizin ekranına düştü. Yazdıklarımız şöyleydi:
Ben: Günaydın canım. İstersen öğlen yerine daha erken buluşup sonra işlere dağılabiliriz. Ne dersin?
O: Günaydın canım. Acaba daha erken, mesela 10.30- 11:00 gibi mi buluşsak?
Aynı anda, aynı değişiklik talebiyle çok benzer cümleler kurmuş olduk.
Diğer örnek, bir buluşma var ve benim hiç keyfim yok ona hiç katılmak istemiyorum ama kendimize ihanette bir klasiğimiz olan “Gitmezsem ayıp olur” düşüncesi gereği katılacağım. Gece geç saatte gelen mesaj. “Katılım az olduğu için buluşmayı iptal ettik.”
Başka bir zaman AVM otoparkının yoğun olduğu saatlerde, eşim direksiyonda, dikkatlice etrafa bakıyoruz ama sakiniz, stres yapmamışız pek. “Eyvah ne yapacağız şimdi?” dememiştik. 2. Dönüşü almıştık, biri çıkış yaptı oraya park ettik. O alandan ayrılırken biz yerleşmiş olduk.
Diğer bir şey, buraya yazacağım bir yazı konusu düşündüğüm bir geceydi. Konuyu buldum. Sabah erkenden sevgili editörüm Elif, sesli mesaj göndermiş “Gayeciğim X konusunda yazı yazmak ister misin?” Bilin bakalım ne oldu? Evet, bildiniz, benim gece belirlediğim konuyu editörüm de söylemiş oldu.
Bunlar benim başıma gelen bazı örneklerdi. Sizlerde de çok benzer veya aynı türden yaşam olayları vardır mutlaka. Eskiler buna “Kalp kalbe karşı” demişler. Biz şimdilerde “Eş zamanlılık” da demeye başladık. Kişisel arzu, ihtiyaç tercih ve seçimlerimizin zaman, mekân, bilinç bağlamında örtüşmesiyle oluşan alanda, aynı bileşenleri, aynı biçimde barındıran kişilerle, görünmez bağlar, enerji, niyet ve eylem eşleşmesi – denk gelmesi haline “Eş zamanlılık” diyebiliriz. Burada benim dikkatimi çeken bir unsur da bunun nasıl bir yapıdayken olduğuydu. Fark ettim ki, endişe, telaş, korku, öfke duyguları barındırmayıp, sakince akışa teslim olduğumda bu olumlu durumlara sık rastlıyorum. Aksi durumum söz konusuysa da yine kendim gibi o an için gergin başka insanlarla denk gelip o sevimsiz hal ve durumları büyüttüğümüzü de deneyimledim.
Çünkü bizler bütünün parçalarıyız. En temelde görünmez iplerle birbirimize bağlıyız. Düşünce ve duygusal yapımız neyi filizlendiriyorsa o büyüyor, yer kaplıyor evrende. Bunları birbirimize yansıtıyoruz. Bazıları gelip geçiyor, bazıları kalıcı etkiler bırakıyor. Ama illaki önünde sonunda temas ediyor her şeye. İnsan halden hale geçerek, deneyimler eşliğinde kişisel tekamülünü oluşturuyor şüphesiz. Bakmaktan öte görebilmek, işitmekten öte duymak, anlamak ve anladıklarımızı hayata katabilmek ile farklar ortaya çıkıyor şüphesiz.
Ben eş zamanlılık kavramı eşliğinde son günlerde tanışalım, tanışmayalım birbirimizle olan bağlantımızı derinden hissetmiş oldum. Niyetimin önderliğindeki eylemimin önüme serdiklerine daha dikkatli baktım.
Yılı bitirmeye az kalmışken, bu başlık altında güzel bir odaklanma, çıkarım, deneyim eklemiş oldum hayatıma. Beki sizler de bana katılmak istersiniz. Ne dersiniz?
Sevgimle
Gaye Elmas Ünver