Sapsarı güneş, masmavi gökyüzü ve yemyeşil bir doğa… Aşkın mevsimi, canlılığın, doğumun
simgelerini en güzel şekilde taşıyan Nisan ayı sonunda geldi. Etraf koşuşturup duran çocuklarla,
sokaklarda el ele dolaşan sevgililer, birbirlerine kur yapan kuşlarla dolmaya başladı. Bize de bu mutlu
yüzleri görerek gülümsemek düştü.
Yenilenmenin, canlılığın tüm izleri bahar mevsimi ile etrafa saçılmaya başlar. Açan çiçekler gelecek
olan yazın habercisi, meyvelerin ceninleridir. Anne rahmine türk porno düşen bir tohum misali ağaçların
dallarında durmaksızın çoğalır, yavaş yavaş olgunlaşarak doğum anlarına doğru ilerler. Hepsinin bir
sebebi, var olma amacı amadır. Kimi bir hastalığa iyi gelir, kimi bir çocuğun büyümesine katkıda
bulunur, kimi gözlerimize bayram ettirir, kimi bir böceğe yuva olur.
Biz insanlarda doğanın bir parçası olarak doğar, büyür, yetişir ve zamanımız bitti sandığımızda aslında
tekrar ona karışırız. Hepimiz hayat içerisinde amaçlar edinir, bunların etrafında yaşamımızı
sürdürürüz.
Çocukken amacımız bir şeyler öğrenmek, oynamak, koşmak, mutlu olmak en önemlisi de eğlenmek
olsa gerek. Ergenliğe geldiğimizde hayatın getirmek üzere olduklarının farkına varır genç olma
yolunda hızlı adımlarla ilerlemek isteriz. Hayatımızın baharı olan gençlik dönemimiz en verimli çağımız
olması gerekirken en çok koşturmaca içerisine girdiğimiz bir süreç halini alır. Bu karmaşanın içerisinde
birden bire yetişkin olduğumuzu fark eder kendimizi hayatın orta yerinde buluveririz. Ve aile kurarak
doğanın gelişimine katkıda bulunma vaktimiz gelmiştir.
Tıpkı ağaçların çiçek açarak meyve vermesi gibi biz insanlarda doğaya, diğer insanlara ve canlılara
fayda sağlayacak olan dünyanın en güzel varlıkları çocukları dünyaya getiririz. Ve bu yüzdendir ki o
çocukların sorumlulukları sadece kendileri ve yakın çevreleri için değil tüm dünya için önemlidir. Bir
çocuğu ne kadar bilinçli, faydalı, bencillikten uzak ve etrafının farkında olarak yetiştirebilirsek doğaya
o kadar yaklaşmış oluruz. Belki de doğru ifade doğadan uzaklaşmamış oluruz olmalı. Çünkü
doğduğumuzda aslında hepimiz doğanın bir parçası değil miyiz? Ne oluyor, nasıl oluyorsa ondan
uzaklaşıyor, bazen yok sayıyoruz. Hâlbuki bu gerçekliği unutmadan yaşamlarımızı sürdürmeyi
becerebilsek dünya çok daha güzel bir yer olabilir, savaşlar, hastalıklar, ayrımcılıklar, yok etmeler
yerini barışa, sağlığa, faydalı olmaya, yaratmaya döndürebilir.
Doğa için umutlar hiç tükenmeyeceği gibi onun bir parçası olan insanoğlu içinde bitmez. Her yeni
doğan bebek ile gün tekrar aydınlanır, bahar yeniden gelir. Çocuklarımızı ne kadar farkında
büyütürsek gelecekte o kadar aydınlık olur.
Gün geçtikçe gelişen teknoloji ve iletişim ağı sayesinde geleceğin yetişkinleri olan çocuklar daha iyi
eğitim alacak, daha çok yenilikten haberdar olacak, kötünün, savaşın, yok etmenin anlamsızlığını fark
ederek büyüyecek ve dünyayı daha güzel bir yer haline getirecek. Her yeni gelen nesil bir öncekinden
feyz alacak, sadece kendisi için değil tüm yaşayan canlılar için daha iyisini yapacak. Bilecekler ki
etraflarında ne kadar sağlıklı bir dünya varsa onlarda o kadar rahat ve mutlu yaşayacak, yaşatacaklar.
Ulu önderimiz Atatürk bunu görmüş ve umudun çocuklar olduğunu bilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin
resmi olarak kurulduğu, doğduğu gün olan 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmiş, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak adlandırılmasını istemiştir. 23 Nisan sadece bu ülkenin
çocuklarının değil tüm dünya çocuklarının bayramı olarak kutlanmakta, geleceğin büyükleri şimdiden
kardeşliği, barışı ve birlikteliği öğrenmektedir.
Atatürk’ün dediği gibi “Çocuklar geleceğimizin güvencesi yaşama sevincimizdir, bugünün çocuğunu
yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir” ve “Çocuklar her türlü ihmal ve
istismardan korunmalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır”. Bu iki cümlenin
farkına varır çocuklarımızı görebilen, anlayabilen, soran, sorgulayan ve kararlarını verebilen varlıklar
olarak yetiştirir, onları bu süreç içerisinde koruyarak destekleyebilirsek gelecek çok daha aydınlık
olacaktır.
“Çocuklar geleceğindir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır.” M. K. Atatürk