Bilinçli deneyimler bizim insanlık sürecinde kendimize ait olanı bulmamızı kolaylaştırabilir. Neden mi? Çünkü günümüzde insan beyni ile yapay zeka arasında bir çatışma var. İnsan beyni mi? Yoksa yapay zekâ mı? Baktığımız zaman kanımca bu sorunun cevabı daima insan beyni olacaktır. Halen bilinçli deneyim konusunda pek çok yol alınsa da onu tanımlayabilmek için hala araştırmaya muhtacız. Bu durum yapay zekanın bilinçli deneyimle tartışmak için daha çok yol kat etmek zorunda olduğunu gösteriyor. Eğer yapacağımız bir çalışmayı yapay zekadan alıntılayarak yaparsak ne olur? Cevap olarak bizi düşünmekten alıkoyan her şeyin bilinçli deneyimin yarattığı estetik kaygıyı artıracağı açıktır olabilir. Burada bizi düşünmekten, sorgulamaktan alıkoyan her şeyin bir biçimde bir estetik kaygıyı da beraberinde getireceğinden bahsedebiliriz.
Diyebiliriz ki yapay zekâ yeterince dönüşmeden hayatımıza katılırsa estetik olanı düşünme konusunda duyduğumuz heyecan da azalabilir. Bu azalış özellikle genç kuşakta yanlış değer algısı olarak estetik düşünmeyi azaltabilir. Bu da başka kaygıların yaşanmasına yol açabilir. Baktığımızda estetik güzel olanı arama heyecanı olarak görülebilir. Burada gelecekte yapay zekânın insan hayatına yapacağı bu etkiyle felsefi sorgu, yani heyecan ortadan kalkabilir. O halde belki de insan yapacağı bir işte hemen yapay zekaya başvurmak yerine bu estetik kaygı ile kendi bilinçli deneyimini yaşamayı tercih etmelidir. Çünkü kişinin bir resim sergisine gitme ya da bir okuma yapmayı tercih etmesinin gerekliliği ortadadır. Kişi bu deneyimlerle beynini beslemeye kalktığında bilinçli deneyim onu farklılaştırılmış bilgiye götürebilir. Elbette bu farklılaştırmış bilgiyi elde etmek öyle kolay değildir. Ancak bu ulaşma çabası estetik olana ulaşma çabasıdır. Bu bir estetik heyecanıdır. Yani yaşamımızda var olan kaosu düzenleme çabasıdır.
Bu Çabaya Niçin İhtiyaç Olabilir?
Bu bir özgünlük arayışıdır. Ve bu arayışın sonunda ulaşacağımız farklılaştırılmış bilgi bizim eşsiz yaşam deneyimimizin bir sonucudur. Bu farklı bilgiye ancak bilinçli deneyimi ayrıştırarak ulaşabiliriz. Yani bilinçli farkındalıklarla bu farklılaşmış bilgiye ulaşmalıyız. Böylece yaşayacağımız keyif bir estetik kaygının sonucudur. Biz bu kaygıyı duymadığımızda yapay zekayla yani bir makine algısıyla eşdeğer olduğumuzda ne olur? Bana göre keşfetme, uyanış, anlam sorunu ortaya çıkabilir. Her şeyi bir makine algısına bıraktığımızda bu estetik heyecan arayışımız gerileyebilir.
Bilinçli Deneyimin Gizemi
Bilinçli deneyimin insana has bir şey olması onu yapay zekadan üstün kılmaktadır. Dolayısıyla insanın estetik heyecanı her daim devam edecek gibi görünüyor. Bilinçli deneyimin nasıl oluştuğu hala gizemini koruyor. Bu konuda yol alınmış olması da bunu değiştirmiyor. Böyle olması da insan benliğinin bilinçli deneyimlere tabi olmasındandır. Bu da başka bir estetik heyecan doğurmakta. Bu benlik algısının sonsuzluğu da bilinçli deneyimlerin sonsuzluğu ve farklılaşmış bilginin zenginliğini sağlıyor aslında. Yapay zekâ insan için bir çalışma alanı ve amaçlı kullanımı da farklılaştırılmış bilgiye hizmet edebilir. Burada asıl olan özgünlük, estetik heyecan olarak insanın bilinçli deneyimine dayanır. Bu dayanak noktası kişilerin estetik heyecanla sorgulamalarının bir nedenidir. Gelecek kuşaklar açısından bu heyecanın devam etmesi ise bilinçli deneyimin oluşmasına dair bir yaşantı oluşması ile mümkündür.
Peki biz bireyleri bu yaşantının içine nasıl çekebiliriz? Burada kişilerin aktif olarak katıldıkları ve deneyim yaşadıkları ortamların, eğitimlerin tasarlanması estetik kaygı açısından yararlı olabilir. Özellikle ilk ortave liseçocuklarının bu ortamlarla artık dahafazla karşılaşması yararlı olabilir. Burada klasik metotların yazı yazma, resim yapma vs.ve teknolojinin harmanlandığı hibrit eğitim metotlarının uygulanması gerekebilir. Kişi bilinçli deneyimin fark yaratan bilg idüzeyine ulaşmalıdır. Ancak bu şekilde estetik bir heyecan duyacaktır. Ve burada bu heyecan bilinçli deneyimin farkındalığını artıracaktır. Fark yaratan bilgiyi oluşturma süreci aslında kişinin kendini ortaya koyma sürecidir. Gelecekte insanın bu yönde giderek artan heyecana ihtiyaç duyması daha muhtemeldir. Çünkü kişinin özgünlüğünü yaratması her zaman estetik bir arayıştır. Eğer şu an genç insanlar özellikle yapay zekâ teknolojileri ile fazla ilgili olup düşünme ve yorum yapma egzersizini bir kenara bırakacak olursa bu estetik kaygı da ortadan kalkar.
Sonuç olarak diyebiliriz ki…
İnsan, insan olma sürecinde özünden çıkacak farkındalığa açık olmadığında tek tiplemeye doğru adım atacaktır. Bu ise işimizi kolaylaştırmak yerine duygusal, düşünsel, toplumsal düzeyde patlamalara yol açabilir. Bu yüzden teknoloji ve düşünsel alan hibrit model ile kullanılmalı ve yeni modeller için kendini ortaya koyma çabası desteklenmelidir. Bu insan olmanın makineleşmeden uzak olmanın bir yolu olacaktır.