Bir Festivalin Doğuşu: Slowsports Fest Köyceğiz

21-28 Mayıs’ta Köyceğiz’de şimdiye kadar adını hiç duymadığımız bir festival gerçekleşti: Slowsports Fest. Sporun da yavaşı mı olur demeyin oluyormuş hem de öyle harikulade oluyor ki!

Köyceğiz, harika doğası, denizvari gölü ve etkileyici tarihiyle Muğla’nın saklı kalmış cennet köşelerinden biri. İlçeyi özel hale getiren Köyceğiz gölü hem karlı dağların beslediği kaynaklar hem de volkanik dip sularıyla binlerce yıllık bir tarihe sahip. Dalyan kanalında ve gölde yapacağınız tekne turlarıyla hem bir görsel şölen yaşayıp hem de 5000 yıldır şifa merkezi olarak kullanılan Sultaniye Kaplıcasını ve Kaunos Antik Kenti’ne ait etkileyici yapıları görmeniz mümkün. Dalyan kanalıyla deniz kaplumbağalarının yuvalama alanı olan Dünyaca ünlü İz tuzu plajından denize kavuşan bu özel göl, yaptıkları olağanüstü yolculukla bizleri hala şaşırtmaya devam eden yılan balıklarına da ev sahipliği yapıyor.

Tüm bunları geçtiğimiz nisan ayında Deniz Kızları Platformu olarak gittiğimiz Köyceğiz’de, Muğla Sıtkı Kocaman Üniversitesi’nden değerli hoca Doç. Dr. Nedim Özdemir’in harika sunumundan ve anlatılarından öğrendim. Dalyan kanallarında yaptığımız tekne turuyla da bizzat yaşayıp görme imkânı buldum. Daha detaylı bilgi için platformun youtube kanalını ziyaret edebilirsiniz.

Bu vesileyle Nisan ayında ilk kez gittiğim Köyceğiz’de uzun zamandır hissetmediğim çok değerli bir şeyle daha karşılaştım: UMUT.

Son dönemde iklim değişikliği, doğanın korunması ve ekolojik dengeyle ilgili dinlediğim çok sayıda program ve sunumun ortak yönü, dağ gibi büyüyen sorunları sıralayıp biz ne yapılabiliriz sorusuna net yanıtlar verememesiydi. Ahlarla ve vahlarla biten konuşmalara alışkın yılgın bir şehirli olarak Köyceğiz’de karşılaştığım doğayı ve yerel kültürü koruma çalışmaları ve gençleri de işin içine katma çabaları etkileyiciydi. O nedenle bir Cittaslow* şehri olan Köyceğiz’den daha önce hiç yapılmamış diğerlerine örnek teşkil edeceği şimdiden belli olan Slowsports festivalinin çıkması benim için şaşırtıcı olmadı. Mayıs ayında festival nedeniyle tekrar gittiğim Köyceğiz’de aynı duyguyla yeniden karşılaştım. Çoğunluğu bölgedeki okullarda öğretmen olan festival komitesinin büyük özverilerle çalışıp müthiş bir iş çıkardığını gözlerimle gördüm.

Festivalde kanodan yamaç paraşütüne, doğa yürüyüşlerinden raftinge, bisiklet sürüşünden çocuklar için düzenlenen oyun parkurlarına kadar çok sayıda aktivite yer aldı. Karavan kampçılığını tanımak isteyenler için de bu konuda yetkin kişilerle tanışma ve karavanları görme imkânı oldu. Festivalde spor etkinliklerinin yanı sıra tiyatro, konser ve yazı atölyesi gibi sanat etkinlikleri de yer aldı.

Peki bu festival nasıl doğdu? Hangi yollardan geçilerek bugüne gelindi? Amaç nedir? Sözü yaşadığı yere değer katma bilinciyle örnek alınması gerektiğini düşündüğüm iki değerli eğitimciye bırakıyorum.

Hasan Cemal Beldek

Köyceğiz Anadolu Lisesi Felsefe Öğretmeni

Bireylerin tazelenmeye, sağlıklı bir bedene ve zihne olan ihtiyacı için hiçbir yatırım gerektirmeyen rekreasyon alanları oluşturulabilir. Spor yapmak için kortlara, salonlara, stadyumlara, yatırımlara ihtiyacımız yok. Biz yeri de göğü de spor merkezi haline getirebiliriz. Rekabetçi ve yarışmacı olmayan, herkese tazelenme, yenilenme, kendini iyi hissetme şansı veren bir spor yapma tarzı olabilir diye düşündük. Mesela Köyceğiz bu anlamda çok elverişli bir yer; 7-8 farklı outdoor sporunu çapı 20 km olan bir daire içinde yapma imkânı sunan bir coğrafyası var.

Merkezi İtalya olan Cittaslow hareketi içinde başka başlıklarla bir çok çalışma olmasına rağmen bugüne kadar spor konusu ele alınmamış, Slowsports kavramı kullanılmamış. Bizde bu boşluğu dolduralım dedik ve bu çalışmamız etki uyandıran bir hareket oldu. Festival aktivitelerimiz uluslararası Cittaslow merkezi tarafından yakından izlendi ve anından kendi sosyal medyalarında paylaşıldı. Önümüzdeki günlerde festival parametlerini, kriterlerini netleştirip bir Slowsports hareketi dosyası oluşturacağız ve Cittaslow merkeziyle paylaşacağız.

Slowsportfest sadece kano ve bisiklet gibi sporlarla sınırlı değil, doğanın bir spor tasarımı olarak yeniden düşünülmesi diyebiliriz.

Emre Karakaş

Köyceğiz Şehit Ömer Halisdemir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Denizcilik Bölümü Öğretmeni

Köyceğiz’e öğretmen olarak geldiğimizde harika bir coğrafyayla ve güzel bir gölle karşılaştık ancak ilçe sakinlerinin gölle ilişkisi çevresindeki kafelerde oturmaktan ibaretti. Suyu sadece seyrediyor, yaşamıyorlardı. Biz bir denizcilik okulu olarak öncelikle öğrencilerimizi suya indirmeliyiz diye düşündük. Denizcilik alanında sosyal ve kültürel çalışmalar yapmaya karar verdik ve farklı projeler hazırladık. Bunlardan biri “Okudukça Gerçekleşen Hayaller” adlı projeydi. Her sene bir kitap seçtik ve onun yazarını ilçemize davet ettik.

Ahşap geleneksel kürekli teknelerle suya inmeyi hedefledik bunun içinde çok çalıştık fakat gerekli maddi desteği bulamadık.  Bu arada okulumuzdan bir personel internetten 4 tane satılık kano olduğundan görünce bize haber verdi. Bizde bakımsız bir şekilde aldığımız bu kanoları öğrencilerimizle birlikte kullanabilir hale getirip çalışmalara başladık. Öğrencilerimizle suya inip kürek çekmek çok keyifliydi. Bu bölge denizkaplumbağaları için çok önemli; İz tuzu plajı türleri risk altında olan iki tür deniz kaplumbağasının yuvalama bölgesi. Dekamer (Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi) burada çalışıyor. Biz de bu denizkaplumbağaları için bir farkındalık çalışması yapmaya karar verdik. Okulumuzun denizcilik bölümü öğrencileri yaz aylarında teknelerde staj yaptığı için Dekamer’in denizdeki gözleri olabilir diye düşündük. Konu Dekamer’in de çok ilgisini çekti ve okulumuza gelerek öğrencilerimize deniz kaplumbağalarıyla ilgili bilgi ve eğitim verdiler. Öğrencilerimiz denizde teknedeyken karşılaştığı, poşet yediği için suya batamayan yada yaralanmış bir deniz kaplumbağası gördüklerinde nasıl müdahale edeceğini, tekneye nasıl alacağını ve nereye götüreceğini öğrendi. Şu ana kadar pek çok denizkaplumbağasının kurtarılmasına da vesile oldular. Gece yumurtalarından çıkarak ay ışığı sayesinde denize giden yavru deniz kaplumbağalarından esinlenerek Ay Işığı adını verdiğimiz bir başka proje daha gerçekleştirdik. Köyceğiz gölünden Dalyan’a kanolarımızla kürek çekerek gittik ve orada kamp yaptık. Daha önce okulda Dekamer’den teorik bilgi alan öğrencilerimiz bu kez İz tuzu plajında Dekamer merkezinde uygulamalı eğitim aldılar. Bu projemiz sosyal medyada çok ses getirdi özellikle denizcilik grupları ilgi göstermeye başladı. Bizde daha çok kanoyla gölde kürek çekebiliriz diye düşündük, Türkiye’nin her yerindeki kulüplerle ve gruplarla iletişime geçtik. Projeye ilgi arttı tüm hazırlarımızı tamamladık ancak pandemi sürecine girilince her şeyi ertelemek zorunda kaldık.

Pandemi yasakları kalkınca, Hasan Cemal Belek Hocamız bu projeyi, ömrünü doğa koruma mücadelesine adayan, deniz kaplumbağalarının annesi olarak kabul ettiğimiz ve İz tuzu plajının bugünkü varlığını borçlu olduğumuz Kaptan June için yapalım önerisini getirdi. Geçtiğimiz ekim ayında “Kaptan June Şükran Geçişi’ni” yaptık. Bir süre önce kaybettiğimiz Kaptan June’a hayattayken şükranlarımızı sunabildiğimiz için ayrıca çok mutluyuz.

Ay Işığı projesi Muğla’da, eğitimde iyi örnekler; çevre bilinci alanında birincilik ödülü aldı.

Kaptan June etkinliğinden aldığımız güzel dönütlerle de Slowsportfest için hazırlanmaya başladık. Festivalde önemli denizcilerimizin adını verdiğimiz 4 kano sürüşü yaptık. Bunların üçü Köyceğiz gölünde biri de 2. Ay Işığı Caretta Canoetta etkinliği adıyla Dalyan kanalında yapıldı. Okulumuz ve öğretmenlerimiz bu projeleri çok destekledi.  Okulumuzun destekleri olmasaydı bunları gerçekleştiremezdik.

Hasan Cemal Beldek

Köyceğiz Anadolu Lisesi Felsefe Öğretmeni

Slowsportfest aslında ekolojik temelli bir doğa eğitimi. Bu nedenle çocukları ön planda tutmak istedik ve festivalin önemli bir alanını onlara ayırdık. Her gün festival alanında bulunmaları için aktiviteler düzenledik. Festivalde spor etkinliklerinin yanı sıra tiyatro, müzik ve yazı atölyesi gibi doğa sevgisi temelli sanat etkinliklerine de yer verdik. Burada işini çok iyi yapan idealist ve özveriyle çalışan eğitimci arkadaşlarımız var o anlamda da şanslı bir yer Köyceğiz. Şehirlerden göç eden doğa sever ve ekolojik dengeye önem veren arkadaşlarımız da festival boyunca çok destek oldu.

Şimdiden önümüzdeki yıl yapılacak olan festivale sponsor olmak isteyenler bizimle iletişime geçmeye başladı, seneye daha çok çalışıp daha güçlü bir organizasyonla festivalimizi gerçekleştireceğimize inanıyoruz.

Biz Köyceğiz’de yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla el ele verdik her yönüyle bir Cittaslow kentinin alt yapısını oluşturmaya çalışıyoruz.

Cittaslow* (Sakin Şehir): 1999 yılında, hızlı yaşanan ve üretmekten çok tüketen şehir hayatına alternatif olarak İtalya’da kurulmuş, logosu salyangoz olan belediyeler birliğidir. Özgün kültürü korumayı ve yerli kalkınmayı amaç edinmiştir. Merkezi İzmir’de bulunan Türkiye ağının 21 üyesi vardır.

Arzu Tülümen

Önceki İçerikBir Sergi Hikayesi: Otuz Kuş
Sonraki İçerikPİLEVNELİ Yalıkavak Bodrum’da Sanat Severler ile Buluşuyor
Arzu Tülümen
Deniz ve edebiyat hayatta bana keyif veren iki vazgeçilmez konu. Anadoluhisarı’nda denizle iç içe büyürken kitaplar ve hikâyeler yaşamımda hep var oldu. O yüzden belki de anlatmayı çok sevdim. Özel sektörde eğitim uzmanı, Devlet Okulları’nda İngilizce öğretmeni olarak görev yaptım. Yıllar sonra yeniden üniversite öğrencisi olduğum bir dönemde, çocuk ve gençlik edebiyatı çevirisi çalışmalarım beni çocuklar için yazma konusunda yüreklendirdi. Deniz tutkum, amatör bir denizci ve yelkenci olarak devam ediyor. Yaz aylarımı deniz üzerinde geçiriyorum. O nedenle hikâyelerimde deniz ve denize dair konular ön planda. Denize Dönüş adlı kitabım Doğan Egmont, Mercanın Yelkenlisi-Liman Kentleri Çanakkale adlı kitabımsa Beta Kids tarafından yayımlandı. Yasemin Sungur’la yolum yazarken tıkandığım bir dönemde onun “Harekete Geç” adlı eğitimine katılmamla kesişti. Martı Dergisi’nde yer almaktan ve kitap sevdalısı arkadaşlarımla bir arada olmaktan mutluyum. Okumaya, yazmaya ve öğrenmeye devam…