Başvuruda bulunduğunuz pozisyonla ilgili çağrıldınız; heyecanla hazırlandınız ve görüşmeye gittiniz. Görüşmede her şey yolunda gitti; sorulan sorularda da, kendinizi anlatmakta da zorlanmadınız. Karşılıklı olumlu bildirimlerin olduğu izlenimine kapıldınız. Sizi ikinci görüşmeye çağıracaklarını söylediler veya mutlaka “dönüş” yapacaklarını dile getirdiler.
Ama haftalar sonra aldığınız yanıt, sizde hayal kırıklığı yarattı: “Pozisyonu bir süreliğine ertelemeye karar verdik; bu yüzden önümüzdeki yıl için, sizi tekrar değerlendireceğiz.”
Ya da: “Görüşmekte olduğumuz başka adaylar da var, sizi ilgili pozisyon için yeterli bulamadığımızı üzülerek belirtiyor, iş arama sürecinde başarılar diliyoruz” dediler.
“Ama çok iyi geçmişti; her şey yolundaydı, ümitliydim de, niye olmadı?” diye düşünmeye başladınız siz de… Hatta “Kaçıncı iş görüşmem, hep aynı şey oluyor. Bende mi var bir terslik acaba?” dedi durdu içinizdeki ses.
Böyle bir durumda ne mi yapmalı?
- İş görüşmesinden olumsuz yanıt alan sadece siz değilsiniz; her 5 kişiden 4’ü başvurduğu işe kabul edilmiyor. Böyle düşünün. Moral bozmak yok.
- Yaptığınız her görüşmeyi bir futbol maçına benzetebilirsiniz. Çünkü her iş görüşmesi kaleciyle karşı karşıya kaldığınız bir pozisyona benzer niteliktedir. Ancak her seferinde gol atmanız mümkün olmayabilir. Bir pozisyonda topu kalecinin üstüne göndermeniz, auta atmanız veya topun direkten dönmesi, sizin kötü bir golcü olduğunuzu göstermez. Bir dahaki pozisyonlarda gol atamayacağınız anlamına hiç gelmez. Sadece o an sahanın zemini, hava şartları, tribün etkisi ve psikolojik şartlar belki de gol atmanıza engel olmuştur. İnsanın hayat boyunca karşısına mutlaka başka gol fırsatları da çıkar. Önemli olan bunlardan en az birini gole çevirebilmek ya da forvet yeteneklerinizi gün geçtikçe geliştirebilmektir. Bu yüzden, “önünüzdeki maçlara” bakınız.
- Neticede “iş” , karşılıklı çıkarların buluştuğu bir anlaşma olarak özetlenebilir. Bu yüzden, karşılıklı yararların uyuşmadığı durumlarda da görüşme sonuçları olumsuz olur. Her bir reddedilme, kişiye tecrübe katar. Artık diğer görüşmelerde daha tecrübelisiniz. Böyle düşünün.
- Çok fazla olumsuz cevap alıyorsanız, kişisel beklentilerinizi aza indirin, istediklerinizi, görüşmedeki halinizi, davranışlarınızı, gözden geçirin. Neyi istiyorsunuz, nerede hata yapıyorsunuz, düşünün. Bir süre kendinize izin verin. Kendinizi dinleyin.
- Oyunu kuralına göre oynayın.
- İşin sadece ‘Aday’ tarafı yok tabii. Bir de İK / İşveren tarafı var. Başvuran adayların durumlarını göz önünde bulundurarak, adaylarla görüşme yaparken ya da geri bildirimde bulunurken sıkça yapılan bazı hatalar tekrarlanmamalı. Bu sıkça tekrarlanan hatalar yüzünden, iş arayan adaylar arasında da bir ‘fısıltı gazetesi’ oluşabiliyor ve görüşmeyi yapan firma aleyhine de birçok sevimsiz cümle sarf edilebiliyor. Bu hem o firmayı hem de firmanın İK yapısını, itibar yönetimi açısından zedeleyebiliyor.
İK açısından nelerden mi kaçınmalı?
Aday, sizin veya işvereniniz için uygun değilse; ikinci/üçünü görüşmeler için soru işaretleri oluşacaksa, ne olur, adaya “Bu bizim için olumlu bir görüşmeydi” izlenimi vermeyin. Adaylar, ister istemez işe kabul aşamasına geldiklerini zannedebiliyorlar.
- Empati, hayatımızda en çok yer vermemiz gereken davranış şekillerinden biri belki de. Bu sebeple görüşme bitiminde, size nasıl cevap verilmesini istiyorsanız, siz de adayın yerine birkaç dakikalığına da olsa kendinizi koyun ve adayla öyle konuşun.
- Klişe cümleler, adayların o firma hakkındaki düşüncelerini de etkileyebiliyor:
“Kadro durumuna göre size haber verilecektir.”
“Sürece dâhil etmek istediğimizde, size dönüş yapılır.”
Veya “Biz sizi ararız!”…
Böyle olunca da, sosyal medyada, forum sayfalarında, bloglarda o firmayla ya da firmanın İK yapısıyla ilgili olumsuz eleştiriler yapılabiliyor. Bu sebeple, adaylara olmayacaksa, ümit verilmemeli. Mutlaka cevap verilmeli, sonuç belirtilmeli. Olumlu ya da olumsuz cevabı alan adayın, beklentisi de, hedefi de bu yönde değişecektir.
Gelelim adayların en çok rahatsız olduğu konuya: “Biz sizi ararız” meselesine…
Biz sizi ararız; aslında “Biz sizi aramayacağız” ın başka bir versiyonudur. İş görüşmelerinin kapanış şeklidir bir nevi. “Başka bir firmaya başvursam daha iyi sanırım” cümlesinin işveren tarafında yankı bulan halidir. Bazen de 8-10 ay sonra olsa bile aranabilme ihtimalini düşünmektir.
“Biz sizi ararız” dendiğinde, “Çaldırın, ben sizi arayayım” ya da “Aradıkları kimse var mı acaba?”cümlelerinin akıldan geçtiği andır. Belirsizlik halinin en can sıkıcı ve aday için beklemesi zor olan sürecidir.
Ama dünyanın sonu da değildir.
Bu yüzden “Biz sizi ararız” cümlesini duyun ya da duymayın; işe alının veya alınmayın, ümidinizi kaybetmeyin. Kendinize inanın, ne yapmak istediğinizi bilin. Azmedin ve cesaretli olun. Gerisi kendiliğinden gelir.
Çünkü umutla ve inanarak yolculuk etmek, bir gün mutlaka sizi gitmek istediğiniz yere vardırır.