Bir yandan algılar açılıp insanlar kendini geliştirmeye aç ve susuz bir boğa gibi saldırırkenBir yandan savaşlar, iftiralar ve doymak bilmez egonun hükümdarlığına ulaşma arzusu ne tuhaf..
Bir yandan doğanın en saf haline dönmek ve ilkel bir varlık gibi dillerde yaşama planları yaparkenBir yandan yüksek binaların akıllı dedikleri milyon dolarlık yapılarına ulaşma hayalleri ne tuhaf
Bir yandan Ferrari gibi sahip olduğumuz birçok ‘pahalı şey’ ile başarmış bir hayata ulaşmışken Bir yandan her şeyi satıp bilge olmak, sonra dönüp bilgeliği satmak ne tuhaf
Bir yandan sağlıklı beslenmek ne güzel kelime, bitkiler, otlarla mucizevi fizyolojiye ulaşmaya çalışırkenBir yandan en son teknolojinin sihirli dokunuşlarına merak ne tuhaf
Bir yandan Tanrı’ya ağlayıp, yalnız sana güveniyorum diyerek terapi isterken
Bir yandan O’nun dediklerini dinlemek hiç akla gelmez, ne tuhaf
Bir yandan manevi kitapları adres göstererek ahlak budalası kesilirken
Bir yandan çalarak, hak yiyerek, kendi ailesine öldüresiye şiddet uygulayarak dindar olmak ne tuhaf
Bir yandan şahane fikirlerim, müthiş arzum var derken
Bir yandan ahh şu olsa bu olsa diyerek Garfield gibi yayılmak ne tuhaf
Bir yandan çok sevilmek için yanıp tutuşurken
Bir yandan çok sevilip boğulmaktan deli gibi korkmak ne tuhaf
Bir yandan özlemek çok zor derken
Bir yandan ‘tek başıma olmayı özledim ya!’ demek ne tuhaf
Bir yandan en nefret ettiğim şey yalan, sözünde durmamak, adil olmamak derken
Bir yandan dönüp çocuğundan başlayarak bunları bütün dünyaya yapmak ne tuhaf
Bir yandan sevildiğimi bilsem 10 adım giderim derken
Bir yandan aynı cümleyi karşı tarafında söylediğini duymamak ne tuhaf
Bir yandan kaşıkla verirken
Bir yandan kaşığı bile hak etmeden kepçeyle istemek ne tuhaf
ve bu tuhaflıklara aldanacağımızı zannetmek çok tuhaf…
Fatoş Ayvaz