Müzikal etkinliklerde yaz aylarının sıcaklığına, enerjisine yakışır bir ayı geride bıraktık. Ülkemizin dört bir yanında rengarenk festivaller ve açıkhava konserleri vardı. İstanbul’da da neredeyse her akşam bir etkinliğe rastlamak mümkündü. En çok iz bırakanlardan biri Fazıl Say’ın, Sait Faik’in 60. ölüm yıldönümü için 25 Haziran’da Burgazada’da verdiği konser oldu.
42. İstanbul Müzik Festivali kapsamında İKSV’nin sipariş ettiği bestesini ilk kez seslendirerek, Dünya prömiyerini yaptı. Müziğin, edebiyat ve tiyatroyla harmanlandığı bir çalışma izledik ve dinledik. Çünkü Fazıl Say bu eserini, Sait Faik’in “Stelyanos Hrisapulos Gemisi” adlı öyküsünden yola çıkarak bestelemişti. Bu etkileyici öyküyü, üç ünlü kadın oyuncu ; Demet Evgar, Songül Öden ve Esra Bezen Bilgin oynadılar. Şarkıları, Zeynep Halvaşi ile Fazıl Say’ın “İlk Şarkılar” albümünde de birlikte çalıştığı Serenad Bağcan seslendirdi. Sahnede piyanosuyla Fazıl Say’ın yanı sıra Borusan Quartet ve Türk müziği enstrümanlarını çalan dört iyi müzisyen vardı. Tüm bunların yanı sıra; geçen vapurlarla teknelerin sesleri, martıların çığlıkları, denizin kokusu, Burgazada’nın kedileri, faytonları ve nefis bir gün batımı eşlik etti konsere. Doğal bir orkestra ve fon oluşmuştu, tam da Sait Faik’in edebiyatına ve Burgazada’nın ruhuna yakışır….
Bizim gibi erken gelenlerin, adalılarla birlikte deniz kıyısında yemeklerini yiyip, deniz havasını soluyarak konser alanına geçtiği sırada elektrikler kesildi. Bu kesinti önce tedirginlik yaratsa da konseri etkilemedi, hatta adada sağladığı doğal sessizlikle keyifli bile oldu. Keşke öyküyü oynayan kadın sanatçılar da, bu kadar coşkun ve yüksek sesle seslendirmek yerine, bu naif ruha uysalardı…
Konser alanına biletle giren davetlilerin yanı sıra, bu alana yakın yerlerde oturarak ya da ayakta konseri dinleyen pekçok adalı da vardı. Sonundaysa hep birlikte dakikalarca ayakta alkışlandı sanatçılar. Sait Faik’in ve Burgazada’nın ruhuna yakışan, daha iyi bir prömiyer olamazdı sanırım. Bir yaz gecesi rüyası görmüşcesine mutlu ayrıldık adadan…
42. İstanbul Müzik Festivali’nin kapanışıysa 27 Haziran Cuma akşamı Zorlu PSM’de gerçekleşti. Klasik müzik çevrelerince “olağanüstü yetenekli” diye tanımlanan Ukraynalı piyanist Alexander Romanovsky’ye, Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası eşlik etti. Aslında bir başka genç ve yetenekli piyanist Yuja Wang yer alacaktı bu konserde. Ancak rahatsızlığı sebebiyle, programda böyle bir değişiklik yapıldı. Alexander Romanovsky de beklentilerimizi boşa çıkarmadı ve şöhretine yakışır bir şekilde çaldı Tchaikovsky’nin Piyano Konçertosu’nu. Biste çaldığı ve hayatta en sevdiğim melodilerden biri olan Chopin’le de kalbimizi fethedip gitti. O giderken kulaklarımızda hoş bir seda, burnumuzda parfümünün buram buram kokusu kaldı. (En önde oturduğumuzdan, çalarken hareket ettikçe bize parfümünün güzel kokusu geliyordu:)
Festival’in kapanış konserinden hızla ayrılıp, David Guetta’nın Küçükçiftlik Park’taki performansına yetiştik. Biz içeri girdikten 5dk. sonra dünyaca ünlü Fransız DJ ve prodüktör sahneye çıktı. İzleyiciler büyük bir coşku ve çığlıklarla karşıladı David Guetta’yı. Çoğunluğunu 13-20 yaş arası gençlerin oluşturduğu izleyiciler o andan itibaren çılgınca dans etmeye başladı. Sahnedeki muhteşem ışıklandırma, lazer gösterileri, atılan konfetiler, sahnede zaman zaman patlayan alevler bu coşkuyu daha da arttırdı. Her şarkıyla birlikte değişen ışıklı görseller, mekanı dev bir klüp havasına soktu. “Bang Bang”le başlayan performans, bence “Play Hard”la zirveye ulaştı ve o andan sonra çalan her şarkıda gençlerin enerjisi hiç düşmedi. Ünlü DJ dinleyiciyle kurduğu sıcak iletişimle de atmosferi hep sıcak tuttu. Büyük sürprizse bir gece önce İbiza’da ilk kez çaldığı yepyeni çalışmasını, Sam Martin’le birlikte yaptıkları “Lovers On The Sun”ı, ikinci kez İstanbul’da çalması oldu. Binlerce kişilik dev bir parti havasında gerçekleşen geceden herkes kurtlarını dökmüş olarak ayrıldı. Tabi biz de… Konser dırasında içerde çılgınca eğlenen gençleri, çıkışta anne-babalarının bekliyor olması da bizi gülümsetti. Bu enerjiyle, dolu dolu geçecek Temmuz ayına da hazırız. Gelsin yeni konserler!