Bu yazı dizisinin ilk bölümü için buraya ve ikinci bölümü için şuraya tıklayınız.
Frankfurt’a doğru 27 Temmuz’ da Basel’den başlayan sürüşümüz, Rhein nehri üzerinden bu defa Eurovelo 15 Bisiklet yolunu takip ederek başladı. Rhein nehrinin bir tarafı Almanya, bir tarafı Fransa, Avrupa birliği sınırları içinde geçişler serbest ve rahatlıkla sürüş yapılabiliyor. Fransa’dan sonra Almanya bana oldukça gürültülü ve kalabalık geldi, Fransa’ da alıştığım sessiz ve sakin insan davranış şeklinin sınırlar değiştiğinde farklılaştığını çok net olarak gözlemledim. Gün içinde sürüş yaparken bazı zamanlarda bisiklet yolundan çıkarak şehir trafiğine girdiğimizde trafik düzeninde Almanya’da daha dikkatli olmamız gerektiğini, Fransa’da bisiklet sürücülerine gösterilen nezaket ve önemin Almanya’da aynı derecede olmadığını fark ettim. Ayrıca Eurovelo 15 yolunun büyük kısmı Eurovelo 6 daki gibi asfalt değil, taşlıydı, bu da sürüşümü zorlaştırdı. Biz ilk gün Fransa tarafından ilerledik ve Biesheim Alsace’de konaklamamızı yaptık. Tarihi ve mimari yapısı ile harika manzaralar sunan bu şehri çok sevdik. Kaldığımız kamp yine Fransızların düzenli ve sessiz yapısal özelliklerini taşıyordu. İkinci gün yine Eurovelo 15 bisiklet yolunun Almanya tarafından yaklaşık 60 km mesafede bir kamp yeri belirleyerek küçük bir kasaba olan Meibenheim’a geldik. Günün sonunda üzerimizde tur yorgunluğunu hissederek, kampa biran önce ulaşma isteğimiz vardı. Yolda kendi aramızda kampın güzel olacağına dair hayaller kurarken akşamüzeri saatlerinde ulaştığımızda hedeflediğimiz kampın sadece karavan kampı olduğunu, duş, tuvalet imkanının olmadığını, en yakın kamp yeri için devam etmemiz gerektiğini hayal kırıklığıyla öğrendik. Meibenheim oldukça sessiz ve küçük bir kasaba, ancak tesadüf olarak yolda rast geldiğimiz kişilerle sohbet ederken Eva Roth’un Bisiklet Konaklama evini mucizevi olarak keşfettik. Buradaki konaklamamız bahçesi, dekorasyonu ve Eva’nın harika ev sahipliğiyle bize unutulmaz bir hatıra bıraktı. Bisiklet gezginlerine yolları düşerse bu şirin konaklama evini kaçırmamalarını tavsiye ederim. Sabah yola çıkmadan önce şirin ev sahibimiz bisikletlerimiz üzerine çok lezzetli gofretler bırakmıştı, yola çıkmadan önce mutlu bir şekilde sıcakta erimeden gofretlerimizi yiyerek sürüşümüze başladık.
Eva Roth Bisiklet Konukevi-28 Temmuz 2018
3. günümüzde yine bisiklet yolu üzerinden Baden şehrine geldik. Yol üzerinde öğle yemek molası verdiğimizde karavanları ile tesadüfen yanımıza parkeden ve daha sonra arkadaş olduğum Nadine’le tanıştım. Nadin’e bisiklet turumuza inanılmaz olumlu tepki verdi, bize dinlenmemiz için karavanından güneşten korunmak için şemsiye, yere sermemiz için battaniye, yastık vererek, kısa süreli öğle uykumuza katkıda bulundu. Uyku sonrası kahve ikram etti, güzel sohbetimizden sonra Facebook’tan arkadaş olduk, bizi güzel şekilde sürüşümüze uğurladı. Büyük gölet üzerinde yer alan kampımıza öğleden sonra ulaştık. Turumuzun en büyük ve kalabalık kampı olduğunu söyleyebilirim, neredeyse karavan ve çadır mahalleleri diyebileceğimiz büyük geniş bir alanı ve insan kalabalığını kapsıyordu. Sadece gezginlerin değil, içinde havuz dedikleri gölet nedeniyle yerel halkın günübirlik eğlence amacıyla da giriş yaptığı bu kampta kalabalıktan biraz şaşkın ve seçeneksizlikten çadırımızı kurduk. Doğal göletlerinde geç saatlere kadar günün her saatinde çocuk, genç, yaşlı herkes yüzebiliyor, çeşitli sportifler yapabiliyorlar. Akşam yemeğimizi kamp restoranında yerken Türk garson kız öğrenci Merve’yle tanıştık ve güzel sohbet ettik.
4. günümüz sürüş sonunda Philipsburg’a geldik, nükleer santralin bulunduğu bu sessiz yerde dinlenmek ve konaklamak üzere misafir evini tercih ettik. Brezilyalı ev sahibesi öğrendiği Türkçe kelime ‘’efendi’’ olarak tanımladığı eşini tanıştırdı, ‘’efendi’’ her yerde terliksiz, ayakkabısız dolaşan neşeli bir adamdı, bisiklet turumuzu ilgiyle dinlediler ve meraklı sorular sordular. Akşam yemeği ve şehri keşfi için sakin kasabada Türk pizzacı-dönerciyi keşfettik, bize enteresan biçimde neden oralara geldiğimizi, kendisinin Türkiye’ye dönmek, gelmek arzusunda olduğunu belirtti.
5. günümüz sonunda Mahnheim’a ulaştık, kamp yerimiz bu defa tur boyunca kaldığımız imkanları ve ortamı nedeniyle en olumsuz kamptı, seçeneksizlikten çadırımızı kurup, kamp yanındaki nehir plajında çadır yerine geç dönmek üzere zaman geçirdik. Tur boyunca hep istediğim halde fırsat bulamadığım şeyi gerçekleştirdim ve gün boyu nehirde yüzdüm. Bu şekilde kampımızın olumsuz tarafını olumluya çevirerek, sadece duş almak ve hemen uyumak üzere kampımıza döndük.
6. günümüzde nehir üzerinde harika bir Yunan restoranı keşfederek, nadir yaptığımız restorantta öğle yemeği molası faaliyetimizi gerçekleştirdik. Ardından tur boyunca en güzel konaklama yeri olarak tanımladığımız Nordheim’a erken öğlen saatlerinde ulaştık, diğer yandan en pahalı kampımız oldu, ancak ortamı nedeniyle buna değdi. Öncelikle doğal ortamı çok güzeldi, orman içinde ve gölet kenarındaki yerleşkede çadırımızı kurduk. Bizden önce yerleşmiş bisikletçi Alman aile üyeleriyle sohbet ettik, gün sonunda çok sayıda bisiklet ve motosikletli gezginler geldi. Akşamüzeri hafif yağış nedeniyle doğa bize inanılmaz görsel ziyafet gösterisi sundu. Gölet üzerinde oluşan ve gün ışığıyla değişken ziyafeti seyrederek, günümüzü tamamladık. Turumuzun son çadır kampının böyle keyifli geçmesi evrenin ödülü olmalı.
Nordheim Kamp Yerimiz 1 Ağustos 2018
7. günümüzde öğleden sonra saat 16:00 civarı Frankfurt’a ulaştık, Basel’de yaptığımız üzere şehir tabelası önünde hatıra fotoğrafı çektirdik.
Şehre varmadan önce bize bisiklet ve bagaj paketlememize yardımcı olacak ‘’Per Pedal Bisiklet Mağazası’’ sahibi Deniz Bey’le görüştük, bize özellikle mağazası yakınında bulunan otelde konaklama rezervasyonunu yaptı, şehre vardığımızda rotamızı hızlı şekilde bisiklet mağazası olarak belirledik ve mağazaya ulaştık. Kısa sohbetten sonra Deniz Bey bizi otelimize götürdü, yerleştikten sonra turumuzun sağlıklı ve mutlu bitişini otele yakın Hint restoranında kutladık. Akşam şehri keşif için yorgun olmamıza rağmen yürüyüşe çıktık ve uzun süredir yürümediğimi, adımlarımı garip ve tuhaf attığımı fark ederek uzun süre sadece bisiklet üzerinde olmaktan yürümeyi unutmuş olduğumu anladım. Bu durum tur sonunda uzun bir süre devam etti. Ertesi gün sabah 20 yıldır Frankfurt’ta yaşayan lise arkadaşımla buluştuk, kendisi tesadüf olarak otelimize çok yakın yerde çalışıyordu ve işine bisikletle gidip, geliyordu. Bizi bisikletle Frankfurt’un önemli yerlerini ve eski şehri dolaştırdı, nehir üzerinde bir cafe’de elma şarabımızı içtik, daha sonra panayır tarafında meşhur Alman birası eşliğinde Alman sosis ve patatesini yedik. Öğleden sonra bisiklet ve bagaj paketleme işlemlerimiz tamamlandıktan sonra Per Pedal sahibi Deniz Bey inanılmaz ev sahipliği ile bizi ‘bahçe’ sinde ailesi ile birlikte ağırladı. Almanya’da şehir dışında uygun fiyatla yıllık bahçe kiralayarak, sebze meyve yetiştirebiliyor, içlerinde bulunan minik evlerde doğa içinde konaklayabiliyorsunuz. Deniz Bey kiraladığı bahçede çocukları için yüzme havuzu, oyun alanı yaptırmış, meyve sebze meyve ekimi için çok güzel değerlendirmiş. Geç saatlere kadar ailesi ile harika bir gece geçirdik. Ertesi gün sabah kahvaltısından sonra Türkiye’ ye dönmek üzere mağazaya uğradık, bisiklet ve bagaj kolilerimizi daha önce anlaştığımız büyük araca yükledik, bizi Frankfurt Havaalanına bıraktı. Havaalanı okulların açılış tarihi arifesi olmasına rağmen çok kalabalık değildi, sakin ve düzenliydi. Türkiye’de olduğu üzere havaalanı girişinde x ray araması bulunmuyor, sadece pasaport kontrolünde gerçekleştiriliyor, bu da havaalanında yaşanılan telaş ve işlem yorgunluğunu azaltıyor. Uçağımız tam saatinde kalkış yaptı. Gökyüzündeyken başka turlara çıkmak üzere ayağımızın tozu ve tatlı yorgunluğumuzla tatlı hayallere daldık.
10 Temmuz’da başlayan ve 4 Ağustos tarihinde sona eren turumuzu en başta emniyetli ve sağlıklı, güzel hatıralarla dolu mutlu bir şekilde tamamlamayarak, ülkemize özlemle vardık.
Tüm bisikletçilerin rüzgârı arkasında, tekerleri taşsız olsun, başka turlarda görüşmek ve paylaşımlarda bulunmak üzere…