Kendimi kısaca tanıtmak gerekirse kısa ve net olarak 30 yıllık bir Aktarım diyebilirim. Aileden aktar olmam ve babamdan bu mesleği devralmış bir kişi olmam; sektörün içindeki her şeyi görebilmemi ve anlayabilmemi sağladı. İnsana hizmet edenler kadar, kendine hizmet eden sözde şifacıların da var olduğu bir sektörün içindeyiz. Dünyada olduğu gibi, her sektörde de bir iyi bir de kötü var. Ancak bu sektörde sadece rant peşinde koşmak, insan sağlığı ile de oynamakla eş anlamlı olunca ister istemez bitkisel yalanların peşine düşen bir dedektif gibi çalışmayı hedef edindim. Bu biraz iç dünyanızla ilgili bir mevhum. Ben, yanlış bilgiyi veren başkası da olsa, gece yatağında huzurla uyuyamayan bir yapıyım. Bu nedenle halkımıza yanlış bilgiler veren ve sağlığı ile oynayan, can havliyle koşanları avuçlarını ovalayarak davet edenleri, para kazanmayı öncelikleri arasına alıp, her yol mubahtır diyenleri yani bitkisel yalanlara dikkat çekmeyi misyon edindim.
15 yıldır gerek yazılı gerekse de görsel medyada oldukça sık yer almamın sebebini sektöre hâkim olmam ve işime ciddiyetle bakıp saygı duymamdan kaynaklanıyor. Martı dergisindeki köşemize başlarken her projemde olduğu gibi siz tüketicileri önce aydınlatmak, karşı karşıya olduğunuz tehlikeler noktasında uyarmak sadece bir uzman olarak değil, insan olarak da benim bir görevim.
Ekranlarda olduğum süre içinde, bana gelen izleyici telefonlarından anladığım üzere, medyada muhteşem bir bilgi kirliliği mevcut. Herkes aynı fikirde değil, elbette farklı yöntemler ve fikirler yer alacak ve alternatifler sunulacak. Bilim de böyle ilerliyor zaten, farklı görüşler, farklı çözümler ve alternatifler… Fakat söz konusu sağlık olunca ve karşınızda hastalığına çözüm arayan, biraz rahat nefes almak için alternatiflerden yararlanmak isteyen, bitkilerin dünyasını tanımak için yola çıkmış insanlara “doğru ve güvenilir “ bilgiyi sunmak zorundayız. Hem yazılı hem de görsel medyada ( özellikle internette ) dolaşan bilgilerin yanlış olması ve hatta o bilgilerle hareket edilirse iyileşmek yerine daha da kötüye gitmesini sağlayabilir. Bu konuda diğer meslektaşlarımı da bu konuda sağlıklı bilgi sunmaya davet ediyorum. Daha fazla yazmalı, konuşmalı ve paylaşmalıyız. Ve sevgili okuyucularımız, size de bu konuda çok iş düşüyor. Seçmeli ve araştırmalısınız. En doğru bilgiye ulaşmak için gözlem yapmalısınız. Ekranlarda “onu yemeyin, bunu içmeyin “ diyen ve aynı şeyleri farklı şekilde anlatan uzmanlardan, biri “ bunu içersen doğru yaparsın” derken diğerinin “ hayır, kesinlikle içilmemeli “ demesi sizlerin de kafasını karıştırdığının farkındayım. Bu nedenle, sizlere sakınmanız gerekenleri sıralarken, verdiğim alternatiflerle de bir nebze olsun bilgilenmenizi sağlayacağım.
Ekranlarda ve yazılı basında yer alan “Yeşil Terör!”
Son yıllarda Doğal ürünlere, Tıbbi ve Aromatik bitkilere karşı artan talep, bu konuda bilgili uzman azlığı ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Özellikle doktorların piar çalışması yapması, ama izleyicilerin bu tür çalışmaların reklamdan ibaret olduğunu anlamasından ötürü raitinglerde düşme yaşanmıştır. Bu durum karşısında yaratıcı beyinler harekete geçmiş ve hiç bilgisi olmadığı halde sadece farklı görünmek ve ilgi çekebilmek adına tıbbi bitkileri kendilerine sermaye yapmaya kalksa da kendilerine komik duruma düşürmekten öte gidememişlerdir. Bu durum toplum sağlığı için oldukça sakıncalı olup, neredeyse katıldığı her programda ‘’Hastalıkların teşhis ve tedavisi sadece hekimlerin işidir’’ söylemini yineleyen ben bile artık bu söylemden uzak duruyorum. Geçtiğimiz ay içerisinde bir kadın programına çıkan bir hekimin çok ilginç tarifler verdiğini arkadaşlarımın uyarısı ile takip etmiş bulunuyorum. Muhtemelen mesleki konuda söyleyecek pek bir şeyi olmayan bu kişi, çocuklarda alt ıslatma için verdiği formülde limon ve maydanozun yer aldığını gördüğümde neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Kimse kusura bakmasın ama limon ve maydanozun diüretik olduğunu 9 yaşındaki oğlum bile gayet iyi biliyor. Bu kürün bırakın alt ıslatmanın önüne geçmeyi, çocuklarda uygulandığı takdirde sağlıklı çocukların bile altını ıslatacağı bilinmektedir. Yine aynı kişi geçtiğimiz Haziran ekranında kendine yer bulmuş bu kez çocuklarda sözde boy uzatma kürü vermiş, bu kürün içerisinde “Ginseng” tavsiye etmiştir evet yanlış duymadınız Ginseng… Dünyanın hemen hemen her coğrafyasında ginsengin afrodizyak ve yüksek enerji kaynağı olduğunu sanırım bilemeyeniniz yoktur. Günümüzde birçok ebeveyn çocuklarının erken ergenliğe girme derdiyle uğraşırken bir ulusal kanalın ekranında çocuklara ginseng tavsiye edilmekte ve resmen sağlık adına cinayet işlenmektedir. Şahsen birçok kez sözde uzmanlardan garip tavsiyeler duysam da bu işin çocuk sağlığını bile hiçe sayacak kadar aymazlığa ulaşabileceğini pek düşünememiştim. Bu gözler ne yalanlar ne dolandırıcılar gördü inanın sadece benim görüp, bildiklerim bir kitap yazmaya yeter. Doğadaki Sağlık kitabımda bu hassas konuya oldukça fazla yer versem de okumayanlar için birkaç küçük vakayı sizlerle paylaşmak isterim.
İşte söz de uzmanların yaptıkları hileler!…
Mesela ekranlara çıkar bir bitkiyi mucizeymiş gibi ağdalayarak anlatır, hatta bitkide olmayan birçok farmakolojik özellik uydurur. Buraya kadar abartma ve yalan dışında pek bir şey yok gibi düşünseniz de asıl tehlike bu bitkinin isminin uydurma ya da pek bilinmeyen mahalli bir isimle anılması ve hastaların bu bitkiyi bulamaması sonucunda çark dönmeye başlar.
Bitkiyi bulamayan hasta kişinin internet sitesine girer ve buldum sevinciyle hemen satın alır. Buraya kadarda pek sıkıntı yok gibi gözükse de aslında çark son hamlesini yapmış, öğütecek yeni hastaları beklemeye koyulmuştur. Çünkü sistem işlemi en üst boyutta tamamlamış aktarlarda kilogramı 40-50 TL olan bitki kilogramı yaklaşık 1.000 TL gibi bir rakamdan satılmıştır.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde pekmez ‘’Genellikle üzüm, dut vb. meyvelerin kaynatılarak koyulaştırılmış biçimi’’ olarak açıklanmış olsa da “soğuk sıkım pekmez” anlatıp satanlar mı arasınız. Kendi obezite tedavisi görmesi gerekirken zayıflama ürünü tavsiye edip pazarlayanlar mı ararsınız. Bir hafta önce “otla bu işler olmaz” diye beyanat verip bir hafta sonra bitki kürü tarifi verip bunu pazarlayanlar mı ararsınız. Sabahtan akşama kadar doğallıktan organik yaşamdan bahsedip kimyasal bomba hazır çorba tavsiye edenler mi ararsınız. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar gibi tuz yalamanızı isteyenler mi istersiniz. Emin olun ki derginin tüm sayfalarını dolduracak kadar örnek yazabilirim ama bu kadarına hakkım olduğunu sanmıyorum.
Peki, ne yapmalısınız?
Her ne olursa olsun hangi unvana sahip olursa olsun özellikle medya kanalıyla aldığınız bilgileri kesinlikle doğrulamadan inanmayın bu soygun çarkının içerisine düşmeyin. Hele bir de anlatılan ve tavsiye edilen ürünü kolaylıkla bulamadınız mı? O zaman iki kere düşünün ve tuzağa düşmeyin. Unutmayın, bilgiyi ve bilgiyi verenin kim olduğunu araştırmak sizin en mühim göreviniz.
Her ay, sizleri doğru bildiğimiz yanlışlar konusunda bilgilendirmeye çalışacağım. Bu ay, bana şu sıralar en çok gelen sorulardan biri kabızlıkla ilgiliydi. Malum Ramazan ayındayız ve yeme düzenimiz değiştiği için ve gün içerisinde çok sık su tüketemediğimiz için bu kurtarıcı bir formül olacak diye düşünüyorum.
Kabızlık için barut ağacı kabuklu demir hindi şerbeti.
Özellikle mübarek Ramazan ayının ikinci haftası itibariyle oruç tutan birçok kişide kabızlık görülmektedir. Birçok kaynakta doğal laksatif bitki olarak sinameki tavsiye edilse de ben asla tavsiye etmem. Doğal olsa dahi başta bağırsak tembelliği olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açabilen bu bitki yerine
1 Büyük Bardak kaynar su içerisine
1 Ceviz büyüklüğünde Demir hindi
1 Tutam Barut ağacı kabuğu
İlave edip en az 5-6 saat dinlenmesini bekleyin ve için kronik kabızlık sorunu olanlarda dahi 2 gün içinde netice verecek olan bu kür çok kısa sürede kabızlık sorununuzu çözecektir. Unutulmamalıdır ki hangi bitki olursa olsun çok uzun süre kullanılmamalıdır. Bu ve bunun gibi kronik hastalıklarda birçok farklı bitki ve alternatif bulunmakta olup, bu kürler 2 ayda bir yenisi ile değiştirilmelidir. Çok çok ileri derecedeki kabızlık için ise yukarıda vermiş olduğum kürün içerisine
1 Tatlı Kaşığı Psyllium Husk (karnıyarık otu tohumu kabuğu)
İlave edilmesi durumunda en müzmin kabızlık bile dert olmaktan çıkacaktır. Burada dikkat etmeniz gereken en önemli husus en son yaptığımız Psyllium Husk ilavesinin hafif kabızlıkta kullanılmalıdır. Aksi bir durumda ishal olabilirsiniz.
İkinci sayıda kötü örnekleri biraz daha azaltıp sizlere sağlıklı, ucuz maliyetli kürler vereceğimden emin olabilirsiniz. Martı dergisindeki bu ilkyazımı sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Şikâyetlerinizi bana memnuniyetinizi sevgili dostum Yasemin Sungur ‘a bildirmenizi rica ederim.
Sağlıcakla kalın.