Türkiye pazarlama ve iletişim endüstrisini, dünyanın en yaratıcı zihinleri ve işleriyle buluşturmayı hedefleyen Brand Week Istanbul ilham verici konu ve konuklarıyla ilk gününü tamamladı. Son yıllarda ekonomi ve finans merkezi olarak hızla yükselen İstanbul’u, sahip olduğu büyük potansiyelle bir yaratıcılık üssü olarak konumlandırmak isteyen Brand Week Istanbul’un ilk gününde en önemli konu başlıkları İstanbul ve kadındı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zorlu PSM’de gerçekleştirdiği açılış konuşmasında, Brand Week Istanbul’a üçüncü kez katıldığını belirtti. Yaklaşık bir saat süren bir konuşma yapan İmamoğlu, “Geçen yıl Beylikdüzü Belediyesi olarak kazandığımız İnsani Gelişme Endeksi Ödülü’nü almak için yine aranızdaydım. Şimdi ise 16 milyon insanı temsil ederek buradayım. Çok mutluyum” dedi.
İletişim ve pazarlama dünyasının, kreatif zihinlerini ve ses getiren işlerini buluşturan Brand Week Istanbul bu yıl yedinci kez Zorlu PSM’de düzenleniyor. Her yıl farklı bir temayla misafirlerini ağırlayan etkinlik, bu yıl “Geleceği Tasarlamak” temasıysa adından söz ettirirken, ilham verici konu ve konuklarıyla ilk gününü tamamladı.
Açılış oturumunu yapan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Brand Week Istanbul’a üçüncü kez katıldığını belirtti. Yaklaşık bir saat süren bir konuşma yapan İmamoğlu, “Geçen yıl Beylikdüzü Belediyesi olarak kazandığımız İnsani Gelişme Endeksi Ödülü’nü almak için yine aranızdaydım. Şimdi ise 16 milyon insanı temsil ederek buradayım. Çok mutluyum” dedi.
İstanbul’da Rönesans: Kent Dünyanın Çekim Merkezi Haline Nasıl Gelir?
İmamoğlu konuşmasından sonra sahneye çıkan Sorbonne Üniversitesi Politika Bilimleri ile Psikoloji Yüksek Lisansı ve Tıbbi Antropoloji Doktorası sahibi Dr. Clotaire Rapaille konuşmasında; İnsanların şehirlere fotoğraf çekmek için değil öğrenmek için gelmeleri gerektiğini, yapılan her şeyin farklı kültürden insanlar insanları birbirine bağlayacak bir üst amaca hizmet etmesi konusuna değindi. Üniversite zamanında Atatürk’e olan ilgisinden bahseden Rapaille, Atatürk’ün yeni bir kültür yaratmaya çalışmasını çok büyük bir cesaret örneği olarak tanımladı ve bugün aynı cesarete ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. 1965 yılındaki durumuyla günümüz Singapur’u arasındaki inanılmaz değişimden bahseden Dr. Rapaille bir şehrin değişimi için gereken adımları; temizlik, disiplin, eğitim ve sağlık olarak belirtti. Bugün Singapur’da yalnızca %2 seviyesinde olan işsizlik oranından bahseden Dr. İstanbul’da bunu gerçekleştirmek için yapılması gerekenin binalar dikmek değil bir kültür inşa etmekten geçtiğini belirtti. İki kıtayı birbirine bağlayan konumu ile çok özel bir şehir olduğunu belirttiği İstanbul’un geleceğin kültürlerini bağlayan şehir olabilecek potansiyeli barındırdığını belirtirken, konuşmasını Napoleon’un çok bilinen sözü “Dünya tek bir ülke olsa başkenti Konstantinapolis olurdu.” diyerek bitirdi.
Tuba Ünsal Moderatörlüğünde “Felaket Bir Armağandır” Oturumu
Hemen arkasından Tuba Ünsal moderatörlüğünde gerçekleşen “Felaket bir armağandır” oturumunun konuğu ise aktivist ve aynı zamanda performans sanatçısı olan ve üniversite yıllarında yaşadığı cinsel istismarı medyada büyük bir yankı yaratan “Yatak Performansı – Yükü Taşı” çalışmasıyla global bir kampanya ile adından bahsettiren Emma Sulkowich oldu. Konuşmasının en başında Türkiye’deki kadın yasa ve yaptırımlarına değinen Ünsal, “2005 yılından önce kadın tacize ve tecavüze uğradığında tecavüzcüsüyle evlenmek durumunda bırakılıyordu. Evlilik birliği içinde erkek suç işlediğinde o zaman yasa hüküm buluyordu. 2005 yılında yasa değişti ve bu yasa ortadan kalktı. Ta ki 2016 yılına kadar. 2016 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu eski kararın yeniden yürürlüğe sokulması ile ilgi yeniden bir önerge verildi. Ama bizler bu sefer sesimizi çıkardık, kadın birlikleri ayaklandı ve sesimiz çok daha güçlü çıktı. Bu konu tartışmaya gerek duyulmadan iptal edildi.
Türkiye’de cinsel taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar, yapılan araştırmalarda ilk olarak kendisini suçluyor. Hangi yaştan hangi meslek gurubundan olursa olsun hissettiği duygu utanmak oluyor. Bu konuyla ilgili yakın zamanda bir kaç arkadaşımla yemek yerken, fark ettik ki aslında hepimiz belli yaşlarda cinsel tacize uğramış ve hepimiz susmuşuz. “ diyerek Emma Sulkowicz üniversite yıllarında yaşadığı konuya dikkat çekti. Sulkowicz, gerçekleştirdiği performansla bu kadar büyük bir etki yakalamış olmayı beklemediğini, zamanla yolda yürürken insanların ona selam verip kendi cinsel taciz hikayelerini anlattığını ve kendisinin kadınların yaşadıkları travmayı atlatmak için bir figür haline geldiğini dile getirdi. Aynı zamanda “MeToo” hareketi ile kadınların “sessiz kurban” konumuna meydan okumalarının çok önemli olduğuna vurgu yaptı.
Kadınlar Nasıl Güçlenir
Uzun yıllardır yaptıkları çalışmalarda, kadınların meslek hayatında ilerledikçe erkeklerin karşılaştığı sorunlardan farklı sorunlarla yüz yüze geldiğini gözlemleyen yazar ve liderlik koçu Sally Helgensen, konuşmasında ilk olarak, kadınlara kendi kusurları olmayan durumlar için özür dilemenin öğretildiğini ve dünyanın birçok yerinde kadın liderlerle çalışmış biri olarak bunu gözlemlediğini söylüyor. “İşbirliğini güçlendirdiğimiz derecede kadınların güçlü bakış açıları görünür olacaktır.” İş hayatında uzmanlığa çok fazla odaklanmanın aslında bir tuzağa dönüştüğü ve uzmanlığa fazla enerji harcamanın, işi kariyerin üzerinde tutmakla ilgili bir tuzak olduğunun da önemini belirtiyor. İyi bir lider olmak için mükemmeliyetçiliğin sonlandırılması gerektiğini savunurken, liderlikte çok fazla arka plan ve içerik sunmamak gerektiğini, net olmanın önemini, yapılan katkının ne olduğunu net bir şekilde belirtmenin altını çiziyor. Yapılan araştırmalar ve kendi gözlemlerine göre başarılı insanların ortak özelliğinin, bunu yalnız başına başarmamalarından geçtiğini, birilerinin onlara bu değişikliğin olabilmesi için yardımcı olmasından geçtiğini söylüyor. Geri bildirim almak, başka fikirleri de alarak ilerlemenin başarılı olmakta önemli bir husus olduğuna değiniyor. Son olarak, kitabında işlediği davranış şekillerinin dünyanın birçok yerinde karşısına çıktığını belirtirken, kitabın başarılı olmasının sebeplerinden birinin, bu kitabı bir şablon olarak sunmaları olduğunu belirtiyor.
Brand Week Istanbul Onur Konuğu Müjde Ar
Brand Week Istanbul 2019’un bu yılki onur konuğu sevilen sinema sanatçısı, Yeşilçam’ın en cesur kadınlarından olan oyuncu Müjde Ar oldu. Kendisini “Ben deli Aysel’in kızıyım.” diyerek tanımlayan sanatçı Yeşilçam’da yarattığı karakterle sinemada gösterilen kadın figüründe yarattığı değişimler üzerine anlattığı hikayeleriyle katılımcılara Türkiye sinemasının gelişimi konusunda yeni çarpıcı bilgiler sundu. Yasaklanan reklam filmlerinden, hiç para almadan oynadığı kült filmlere kadar pek çok bilinmeyenini anlatan Ar, annesinin hayatını anlatan sinema filmi için senaryo yazımının bittiğini ve bir sene içerisinde filmin vizyona gireceğini de duyurdu. İsmi “Aysel / Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam” olacak sinema filminin yönetmenlik görevini de Çağan Irmak’ın çekeceğini duyuran Ar, sahnelere merhaba demeye hazırlandığı stand-up gösterisi ile ilgili de detayları dinleyicilerle paylaştı.