Gece yatağa yattığımda kitabı yeni bitirmiştim ve içimde hafif bir heyecan vardı, çünkü ertesi gün Buket Uzuner’in söyleşisine katılacaktım. Kitaptan bana kalan düşüncelerin etkisiyle uyumaya çalışırken birden aklıma şu soru geldi: kitabı bir cümle ile anlatmam istense ne derim? Bu sorudan sonra, uykum kaçmıştı!
Kitapta Defne Kaman’ın maceraları ile birlikte başta Umay Bayülgen‘in, Komiser Ümit Kaman’nın, Sahaf Semahat’in ve diğer karakterlerin hayatına çok keyifle tanık oluyoruz. Onların hayatları bizlere kendi toplumsal ve bireysel durumumuz hakkında ayna oluyor. Çok küçük ayrıntılarda temel sorunlarımız ile yüzleşiyoruz. Örneğin, toplumumuzun kadına bakışı, farklılıklara gösterdiğimiz toleransın düzeyi, doğayı nasıl algıladığımız vb. gibi. Kitabın kurgusunda ise referans olarak Şamanizm ve Kutadgu Bilig alınmış.
Şamanizm bireyi ve toplumun tümünü ilgilendiren toplumsal bir olgu. Antropolojik açıdan ve dinler tarihi açısından çok çeşitli şekillerde ele alınmış. Şamanlık, Orta Asya ‘da yaşayan eski Türklerin, Moğolların ve başka birçok kavmin inancı ve zamanla da geleneğe dönüşmüş bir inanç. Bugüne geldiğimizde ise günlük ritüellerimizde, kullandığımız simgelerde ve pek çok şekilde farkında olmadığımız etkileri ile karşılaşıyoruz.
Kutadgu Bilig ise Yusuf Has Hacib tarafından 11.yüzyılda yazılan bir mutluluk bilgisi kitabı. 6.645 beyit ve 13.920 mısradan oluşan Türk kültür tarihinin en muazzam eserlerinden biri. Eseri okumaya başladığınız ilk andan itibaren kendinizle ve bugününüzle yüzleşmeniz kaçınılmaz. Enteresan bir şekilde bugününüzü 11. Yüzyılda yaşıyorsunuz.
Şamanizm’in ve Kutadgu Bilig’in etkisi ile su gibi akan kurguda kitabı okumaya devam ederken SU Kitabı ile karşılaşıyoruz ve Komiser Ümit ile birlikte okumaya başlıyoruz. SU, abıhayattır. Bütün akanlar arasında sadece SU’ dur, insanın dışını yıkarken içini de temizleyen. SU kuttur, saadettir, SU devlettir. SU kaybolmaz. SU döner. SU dolaşır. SU akar. SU geçer. SU uçar. SU yağar. SU uyur.
Ve SU bilir.
Komiser Ümit ile birlikte SU Kitabı’nı okumaya başladığımda suyu düşünmeye başladım; su benim için neyi ifade ediyor diye sordum kendime. Su akış demek. Akışta olmak ise geçmiş ile bağlantıyı koparmadan bugünüme ve geleceğe bakmak benim için. Yeni diye nitelendirdiğimiz fikirlerin, durumların ve olayların aslında geçmişten başlayıp, bugünden geçerek geleceğe uzanan bir yolculuğunun olduğunun simgesi SU.
Su elementini imgeleştirerek içinde bulunduğumuz duruma ve karşılaştığımız olaylara baktığımızda, bunları anlayabilmek için durumun ve olayların kaynağından itibaren nasıl bugüne geldiğini ve yüzleştiğimiz gerçekliğin devam eden bir sürecin anı olduğunu bilmeye ihtiyacımız var. Çünkü, SU kaybolmaz. SU döner. SU dolaşır. SU akar. SU gezer. SU uçar. SU yağar. SU uyur. Ve SU bilir.
Bu döngüyü ve bütünselliği gözden kaçırdığımızda gerek bireysel gerekse toplumsal sıkıntılarla yüzleşiyoruz. Bugün içinde olduğumuz ve bizi üzen olaylara baktığımızda geçmişten getirdiğimiz değerlerimizi ve anlayışımızı görmezden geldiğimizi, aslında akışı unuttuğumuzu ve anlık duygularla durumlara ve olaylara baktığımızı gözlemleyebiliriz. Anlık yaklaşımlar da bizi döngünün dışına çıkartıyor ve sağlıklı bir gelecek kurmamızı engelliyor.
Kitapta referans olarak alınan gerek Şamanizm gerekse Kutadgu Bilig’ de yer alan bilgiler, bireyleri ve toplumu ilgilendiren felsefik, simgesel, estetik, ekonomik ve siyasal olgular. Bunlar bizim geçmişimizde yer alan kaynaklar. Eğer bu kaynakların bugüne gelen yansımalarını doğru bir şekilde anlayıp, hayata geçiremezsek , döngüden çıktığımız için bugünümüzü ve geleceğimizi sıkıntıya sokabiliriz.
Kitabı bir cümle ile anlatmam istense şu cevabı veririm:
Geçmişimiz ile bağımızı koparttığımızda, kaynaklarımızın farkına varıp onları olumlu yönde değerlendirmediğimizde, yani hayatımızın akışını görmediğimizde, bugün ve gelecekte, gerek bireysel gerekse toplumsal problemlerle karşılaşmamız kaçınılmazdır.
Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları : Su
Buket Uzuner
Everest Yayınları / Roman Dizisi
1.Basım : Mart 2012