Dün çok sevdiğim bir arkadaşımla buluştum. Her buluşmamızda sohbetimiz pek keyifli olur ve farklı konularda konuşur, besleriz birbirimizi. Sohbetimizin bir yerinde bir şeyin olması ya da olmaması için zorlanmak ve kendimizi zorlamaktan bahsettik. O anda üzerinde anlaştığımız konu; zorlamak veya zorlanmak bizi istediğimiz yola sokmaz, farkında olduğumuz anda yapmalıyız, yapmaya devam etmeliyiz deyip şimdiki zamanın gücünü ifade ettik.
Sonrasında akşam aşağıdaki bu yazı aklıma geldi, ilham vermesi dileğimle sevgiyle paylaşıyorum…
Erdemli kişinin “pişmanlıklarımdan kurtulayım” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi erdem geliştirmeye başladığında pişmanlıklar kendiliğinden yok olur.
Pişmanlıklarından kurtulmuş bir kişinin “halimden memnun olayım” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi pişmanlıklardan kurtulduğunda halinden memnuniyet kendiliğinden doğar.
Halinden memnun olan insanın, “neşeli olayım” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi halinden memnun olduğunda neşe kendiliğinden doğar.
Neşeli olan bir insanın “bedenim huzurlu ve rahat olsun” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi neşeli olduğunda huzur ve rahatlık kendiliğinden doğar.
Huzurlu ve rahat olan insanın “içsel mutluluğa ulaşayım” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi huzurlu ve rahat olduğunda içsel mutluluk kendiliğinden doğar.
Mutlu olan kişinin “samadhi’ye (derin bilinç hali) gireyim” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi içsel mutluluğa ulaştığında samadhi kendiliğinden doğar.
Samadhi’ye giren kişinin “olguları gerçekte oldukları haliyle göreyim (bilgeliğe ulaşayım)” diye niyet etmesine gerek yoktur. Kişi samadhi’ye girdiğinde olguları kendiliğinden gerçekte oldukları haliyle görür.
Budha
Alıntıyı Cem Şen‘in facebookta yaptığı bir paylaşımından aldım.