Çocuk ve Öğrenme

İnsanlar çocukluk dönemlerinde tıpkı bir fidana benzer.

Nasıl bir fidan, meyve vermeden önce köklenmek için özene ihtiyaç duyuyorsa, çocuklar da büyürken okulda ve hayattaki öğrenme süreçlerinde bizlerin desteğine ihtiyaç duyarlar.

Öğrenme her zaman merak ve gözlemleme ile başlar.

Çocuk, ilgi duyduğu, merak ettiği alanları önce gözlemler. Gördüğü her şeyi merakla bilgi dağarcığına kaydeder. Öğrenmenin ilk adımı bu şekilde gerçekleşir.

Tıpkı bir yolculuk gibidir.

Merak, onun öğrenme sürecinde yol kat etmesini sağlar ve zihninde yeni ufuklar açılır.

Tabii ki her çocuğun öğrenme hızı ve becerisi aynı değildir.

Tıpkı aynı anda ekilen fidanların aynı hızda büyümemesi gibi çocuklar da farklı öğrenme modelleri nedeniyle birbirlerinden farklı zamanlarda öğrenirler. Bazen birinin çok iyi anladığı bir konuyu diğeri aynı sürede anlayamayabilir. Bu yüzden  çocukların öğrenme aşamasında “öğrenme sevinçlerini” kırmayın. Her öğreti bir çiçekse eğer, lütfen “Çocukların çiçek açan dallarını koparmayın.” Her çocuktan aynı şeyi aynı şekilde yapmasını beklemeyin. Her çocuğun açtığı çiçek kendisi gibi özeldir.

Çocuklar yaşamı sadece okul hayatından ve kitaplardan da öğrenmezler. Bizler, onlara bildiklerimizi sevgi ile tebessüm ederek öğretmeliyiz. Kızmadan, küsmeden, surat asmadan, yargılamadan, kendimizi üstün göstermeden bunu yapmalıyız.

Çocukların öğrenme cesaretlerine güvenmeye devam etmeliyiz. Bıkmadan usanmadan öğrenme yolundaki süreçlerine devam etmeleri için gayretlerini taktir etmeliyiz.  Pes ettiklerinde onlara bir ışık yakmalıyız. Bir eğitmen olarak ben, tıpkı Ulu Önder Atatürk’ün istediği gibi, çocukları aydınlatmalı, çaba göstermeye bilgimi paylaşmaya devam etmeliyim. Çünkü iyi bir eğitmen ve öğretmen bunu yaptığında gerçek bir “Baş Öğretmen” unvanını kazanmış olur. Bir öğretmen kimliğini taşırken önce çocuğa sonra ailedeki bireylere ve daha sonra da toplum içindeki tüm insanlara yansıtırsa işte o zaman özlem duyduğumuz “Vatan(daş)” profilini var etmiş oluruz.

Çocuğa bir çiçeğe dokunur gibi dokunun ve o çiçeğin var olan dalına da gövdesine de iyi bakın. Çünkü iyi köklenmemiz için hepimiz bir bütünün parçaları olmalıyız.

Sevgilerimle,

Zeliha Dağhan

Önceki İçerikBir Kapadokya Gezisi: Zamanda Yolculuk
Sonraki İçerikBelleğin Esaretinde İnsan
Zeliha Dağhan
Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar” şarkısının çıktığı zaman diliminde dünyaya "Merhaba" demişim. Okumayı, yazmayı, şarkı söylemeyi ve gerçek yaşam hikayelerini izlemeyi çok seviyorum. Genç görünmek ve gençlerle birlikte olmak bana Öğrenci ve Kariyer Koçluğu yolunu açtı ve mesleğimde keyifle çalışmaya devam ediyorum. Yazar değilim fakat bildiklerimi yazarak paylaşıyorum.“İnsan insanın merhemi olur” öğretisiyle yaşamdan aldıklarımı sevgiyle size veriyorum.