CUMHURİYET 100. YAŞINDA

CUMHURİYETİN EĞİTİM NEFERİ: “PAKİZE TÜRKOĞLU

Cumhuriyetin 100. Yılına günler kala, bir eğitim çınarı, genç Cumhuriyetin eğitim hamlelerinin yüz akı Köy Enstitülerinin yılmaz neferi, Pakize Türkoğlu’nun son kitabını MartıDergisi’nde duyurmuştuk.

“Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri: Sağlık Eğitimiyle Canlandırılacak Köy” adlı son kitabının çıktığını öğrendikten bir gün sonra, 25 Temmuz 2023 Salı günü, 96 yaşında aramızdan ayrılan Türkoğlu’nu yakından tanıyalım istedim. 

Pakize Türkoğlu, 1927’de Antalya-Gazipaşa’nın Göksenir Yaylası’nın Çile köyünde doğdu. Okul olmadığı için Gazipaşa’da başladığı ilkokulu Alanya’da tamamladı. 1944’te Aksu Köy Enstitüsü’nü, 1947’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirdi. 1962’de Çapa Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nü de bitiren Türkoğlu; Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimlerinden 1985 yılında öğretim görevlisi iken emekli oldu. 

Bir süre Özel Ortadoğu Lisesi ve Koç Özel Lisesi’nde Eğitim Danışmanı ve Rehberlik Uzmanı olarak çalıştı. Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın Genel Yönetim Kurulu’nda ve İstanbul Temsilciliği’nde bulundu. 1998’de, “Tonguç ve Enstitüleri” adlı yapıtıyla, Türkiye İş Bankası “Toplum ve İnsan Bilimleri” büyük ödülünü aldı. Türkoğlu’nun; “Kızlar da Yanmaz”, “Kısa Süren Hasat”, “Kimseli Kimsesiz” isimli eserlerine son olarak da Temmuz 2023’de Prof. Dr. Hilmi Uysal ve Prof. Dr. Mualla Aksu ile birlikte yazdıkları “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri” isimli son kitabı eklendi. Ayrıca Köy Enstitüleri’ndeki deneyimini konu alan, konuşmacı olarak çağrıldığı çok sayıda tebliğler verdi. Dergi ve gazetelerde, kültür ve eğitim konularında yazılar yazdı.

Cumhuriyeti’mizin 100. Yılına armağan edilen “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri: Sağlık Eğitimiyle Canlandırılacak Köy” adlı  son eserinin sunu bölümüne Pakize Hocamız şunları yazmış: 

“……….

Sık sık soruyorlar, Köy Enstitüleri kapatılmasaydı ne olurdu? 

Şunlar olurdu kısaca; Cumhuriyet’in ilk yıllarında açılmış olan Hıfsızsıha Enstitümüz de kapatılmamış olurdu. Aşı mucidimiz iki öz yurttaşımız, kendi ülkemizde olacağından, yığınla insanımız uzaktan gelecek aşı kuyruğunda beklerken ölmeyecekti. 

Köyde kentte örgütlenmiş olan sağlık ordumuz bu doğa felaketine karşı daha donanımlı olacaktı.” *

“KÖY ENSTİTÜLERİNİ İNÖNÜ DEĞİL, ÇIKARI BOZULANLAR KAPATTIRDI.”

Türkoğlu; Amerikalı Eğitim Kuramcı John Dewey’in Türkiye’yi ziyaretine ilişkin de Antalya Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı’nın kendisiyle yaptığı sözlü tarih görüşmesinde  şunları aktarıyor: “Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye geliyor.  O tarihte Türkiye’ye John Dewey’in gelmesi büyük bir şey. Batı örneği bir eğitin düzeni kuruluyor. Şehirlerde gayet güzel çalışmalar yapılıyor. Ancak 40 bin köyün sadece 5 binine eğitim götürülebiliyor.  1933’lerde köylere eğitim gitmediği ve gittiği yerde de halkın işine yaramadığı anlaşılıyor. Ondan sonra Köy Enstitüleri atılımı başlıyor. Benim köy enstitülerine gidişimde bu yolla oluyor.  Aksu Köy Enstitüsü açılınca Alanya’da Milli Eğitim memurluğu yapan akrabamız Ali Kaptanoğlu babama mektup yazıyor. “Aksu’da bir öğretmen okulu açıldı.  Kızını hemen getir. Oraya götürelim diyor. Babam çok şaşırıyor. Bu bir mucize diyor. Hemen Alanya’ya gittik. Kaydımı yaptırdık. O zaman dedi ki: Alanya’nın 101 köyü var. Bu köylerden ilk defa bir kız çocuğu parasız yatılıya gidiyor.”**

İnönü Vakfı’nın kendisiyle yaptığı uzun görüşmede Aksu Köy Enstitüsüne giderken yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Aksu’ya giderken Manavgat Köprüsü vardı. Serik’te de Köprü Çayı vardı. Köprüler bana hep köylü çocuğunun köyden yola düşüp okula kavuşması için ne kadar güç yollar aşması gerektiğini düşündürdü. Köy Enstitüleri, okulu en ücra yerlere kadar çocuğun ayağına götürmeyi amaçlayan bu gerçek üzerine kuruldu. Ve bu çok doğruydu. “

Türkoğlu, Aksu Köy Enstitüsünde ortaokul ikinci sınıftayken İsmet İnönü’nün okula yaptığı ziyaret sırasında kendisine kahve ikramı yaparken ellerinin titremesi üzerine yaverinin tepsiden kahveyi alıp İnönü’ye uzattığını bunun üzerine de İnönü’nün; “Sen merak etme O benden daha çok korkar O’nun eli daha çok titriyor” diyerek beni rahatlattı” şeklinde anlatıyor. 

O dönemde geniş araziler üzerine kurulan enstitülerin mimarisine ilişkin de şu detayı paylaşıyor: “Köy Enstitülerinin yerleşkeleri Dünyada ilk kez eğitimde kullanılıyor. Büyük bir arazi içinde -en az 600 dönüm- kurulmuş çeşitli ünitelerden oluşan bir kurum. Neden öyle; çünkü üretici eğitim; atölyeler, tarlalar, bağlar, bahçeler, ağıllar vs. bunu zorunlu kılıyor. Hiçbir zaman bir yapılı iki kapılı binalar diye düşünülmüyor.” 

Sık sık gündeme gelen Köy Enstitülerini kim kapattı? sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Bence Köy Enstitülerini karşı devrimciler, çıkarı bozulanlar kapattı. Solcular da iştirak ettiler. Toprak ağaları, aşiret reisleri kapattırdı. İnönü kapattırmadı. Tek partili dönemin Milli Şefi değildi artık çok partili dönemin Cumhurbaşkanıydı.”

KİTABININ ÇIKTIĞININ HABERİNİ OĞLUNDAN ALDI

Gelin Pakize Hocayı bir de yazarları arasında olduğu “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri” isimli kitabını birlikte hazırladıkları, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Uysal’dan dinleyelim: “Pakize Hocayla köy enstitüleri ile ilgili bir sempozyumda tanışmıştım. Böyle bir kitap hazırlamayı aramızda konuşup karar verdik. Kitap fikri ortaya çıkınca bir eğitimci olarak Mualla Hoca’yı da davet ettik. Pakize Hocayla zaten tanışıyorlardı. Böylelikle üç kişilik bir ekip olduk.Çalışmaya başladık. Daha başından hiç yavaş yavaş ilerleyelim demedik. Kitaba karar verdiğimizde çalışmanın ana hatları kabaca belli olmuştu.  Şimdi diyorum ki iyi ki de tempolu çalışmışız. Niyetimiz 17 Nisan’a yetiştirmekti. Olmadı. Temmuz ayında basılabildi. Hocaya kargo 2-3 gün erken gidebilseydi kitap eline geçmiş olacaktı. Pakize Hoca belki kitabı eline alamadı ama oğlundan kitabın çıktığının haberini aldı.  Gürcan Bey aracılığıyla da kitabın basılmasından dolayı mutlu olduğunu paylaşmıştı. Tek tesellimiz bu.  Hocayla niyetimiz ilk olarak memleketi Gazipaşa’da bir toplantı düzenlemekti. Hem kitabı tanıtacaktık, köy sağlık kollarını anlatacaktık hem de beraber kitabı kutlayacaktık. Pakize  Hocamıza misafir olacaktık. Böyle bir hayal kurmuştum. Şimdi belki bu hayalinizi Mualla Hanım’la birlikte kendisinin anısına gerçekleştireceğiz.Kendisini bir kez daha saygıyla anıyorum.” 

Köy Enstitüleri ruhunun yaşatılması için hayatının son günlerine kadar çaba harcayan Pakize Türkoğlu hayattayken, adına; Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Yayınları tarafından Kemal Kocabaş’ın hazırladığı bir Armağan Kitap  basıldı.

Bugün Köy Enstitüleri sisteminin çok yönlü, çok programlı, hatta çok amaçlı işlevi konuşulmaya, yazılmaya devam ederken, Türkoğlu da “Köy Enstitüleri içinde eli kalem tutan öncü bir Türk aydını” olarak anılmaya devam ediyor/ edecektir. 

Kaynakça: 

*“Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri: Sağlık Eğitimiyle Canlandırılacak Köy”,  Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği Yayınları, s.11, Birinci basım, Nisan 2023, İzmir 

** Antalya Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı (ANTÇEV) youtube kanalı, ANTÇEV Pakize Türkoğlu Sözlü Tarih Görüşmesi, 22 Ekim 2021

* ** İnönü Vakfı Youtube kanalı, “Pakize Türkoğlu Köy Enstitülerini Anlatıyor” – 21 Nisan 2021

****Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Uysal’ın Pakize Türkoğlu ile ilgili sözleri, ANTSANAT Dergisi’nin 8. Sayısı için kendisiyle, yazarları arasında olduğu “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri” isimli kitabı hakkında, yaptığım söyleşiden alıntılanmıştır.

Seher Özen Karadeniz

 

 

Önceki İçerikÖzlenen Cumhuriyet Baloları 100. yılda geri dönüyor
Sonraki İçerikŞimdi Asın Bayrakları
Seher Özen Karadeniz
İletişimci /Eğitmen. Okur, yazarım. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde lisans, Gazetecilik bölümünde de yüksek lisans eğitimi aldım. İstanbul’da gazeteci olarak başladığım çalışma hayatımı, halkla ilişkiler sektöründe medya ilişkileri yöneticisi olarak sürdürdüm. Yavaş kent olduğunu düşünerek 2007 yılında Antalya’ya yerleştim. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarih Vakfı’nın danışmanlığında sürdürdüğü Kent Müzesi Projesi’nde görev aldım. Proje vesilesiyle hem kenti, hem de insanın geçmişle olan ilişkisini nereden kurması gerektiğini öğrendim. Belleğin kıymetini, tarihin sadece kahramanların hayatı üzerinden yazılamayacağını/yazılmaması gerektiğini kavradım. Bu kavrayışla kentimle ilgili fullantalya ve businessantalya kent bloglarında röportaj yapıp kent yazıları yazıyorum. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde iki yıl süreyle ‘Kurum Kimliği’ ve ‘Medya Planlama’, yaygın eğitim merkezlerinde ‘İletişim’ dersleri verdim. Halen kent içindeki en büyük yeşil alanı olan Zeytinpark’ta ‘Doğada İletişim, Doğayla İletişim’ başlılığıyla iletişim eğitimleri veriyorum. www.martidergisi.com’da 2012 yılından beri kitap yazıları, insan hikayeleri, kent yazıları, zaman zaman da gezi yazıları yazıyorum. Yaşam boyu öğrenme tam bana göre deyip AÖF Sosyal Hizmetler bölümünü bitirdim. Halen Sosyoloji bölümü 4. sınıf öğrencisi olarak öğrenim hayatımı sürdürüyorum. Evliyim ve 13 yaşında bir oğlum var.