Happiness at Work kitabına göre hayatımızın ortalama 90.000 saatini çalışarak geçiriyormuşuz. İş dünyasında, son zamanlara kadar, en temel beklenti verimlilik iken, bugün verimliliğin yanı sıra harcadığımız bu zamanda keyif almak ve mutlu olmak da öne çıkıyor. Hele Covid19 ile bu farkındalık çok daha fazla arttı. Kurumsal hayatımın son 6-7 yılında başlayıp bugün danışmanlığını verdiğim iş hayatında esenlik konusundaki araştırma ve çalışmalarım, bireylerin basit alışkanlıklar elde ederek, kendileri için bu 90 bin saati daha keyifli hale getirebileceklerini işaret ediyor. İyi haber! Tüm programınızı alt üst etmek her şeye yeniden başlamak zorunda değilsiniz. Günlük programınızın içine entegre edeceğiniz basit alışkanlıklar, daha mutlu ve verimli çalışmanıza yardımcı olabilir.
- Güne sevdiğiniz bir şey yaparak başlayın.
Hep söylediğim gibi “Güne nasıl başlarsanız öyle gider.” En azından her sabah 5 dakikanızı kendinizi gülümsetecek bir şeye ayırın.
- Hemen cevap verme ihtiyacınıza “DUR” deyin.
Uber-bağlı dünyamızda, elimizdeki telefondan gelen her mesaja anında yanıt vermemiz lazım telaşı o kadar yoğunlaştı ki. Ama birçok durumda, bir durup nefes alıp cevap vermek çok daha sağlıklı. Bu davranış tarzı, karşınızdakileri de size zaman verme konusunda eğitiyor.
- Çok da hoşlanmadığınız işleri ertelemeyin hatta mümkünse işe onunla başlayın.
En azından 1 tane sevimsiz işinizi sabahın ilk saatlerinde halledin. Tüm zor işleri hemen, sabah yapın demek değil bu ama hepsini gün sonuna bırakmak sizi daha da yoracaktır.
- Bir çalışma arkadaşınıza “merhaba” deyin.
Çalışma hayatını inceleyen araştırmalardan birinde, çalışanların %60’ının şirketlerinde daha çok arkadaşları olsa daha uzun sure çalışmayı düşündüklerini okumuştum. Yetenek Yönetimi uzmanlarından Adam Smiley Poswolsky, The Quarter-Life Breakthrough adlı kitabında iş yaşamında sosyalleşmenin öneminden bahsetmekte. Ama sanırım, özellikle karantinada biz bunu daha da iyi anladık.
- Varsaymayın!
Daha önce, D.M. Ruiz’in 4 anlaşma kitabından çok bahsettim. Bir e-postada gelen mesajın tonunu yanlış anlamak çok mümkün. Hemen fikir yürütüp, kişiselleştirip, kontra-atağa geçmeyin. Özellikle uzaktan çalışma döneminde Duygusal Zekâ çalışma hayatında mutluluk için kritik yetkinlik haline geldi.
- Hareket edin!
Nerede çalışırsanız çalışın, ne kadar yoğun olursanız olun mutlaka hareket edin. Saat başı vücudunuzu esnetin. Unutuyorsanız alarm kurun. Kısa aralar verip hareket etmenin hem genel sağlığımıza (wellbeing at work) hem de odaklı, enerjik ve verimli çalışmamıza katkısı büyük.
- Çalışma alanınızı düzenleyin.
Hepimiz dağınık masanın, üstün zekalı olmanın bir işareti olduğunu düşünüyor olabiliriz. Ama dağınıklık beynimizin bilgiyi işlemesini de zorlaştırıyor. Tüm dağınıklığınızın içinde işinizi kolaylaştıracak bir düzen oluşturun.
- Sosyal medya
Hepimiz yapıyoruz. Instagram’dan, LinkedIn’e oradan Facebook ve Twitter’a geçip şöyle bir gündemi gözden geçiriyoruz. Ve zaman akıp gidiyor. Daha verimli ve odaklı çalışmak için sosyal medya gezinizi ne zaman yapacağınız konusunda kendinizi eğitin.
- Yardımcı olun.
Poswolsky göre, çalışırken kendinizin ötesinde ekibin faydasına düşünmek, yardım teklif etmek hem kendinizi daha iyi hissettiriyor hem de kariyerinizde size artı katıyor.
- Şükran listesi yapın.
Bu maddenin çıkmadığı araştırma yok. Detayını araştırıp okuyun derim. Kadercilik değil! Yaşadıklarınızdan öğrendiklerinizi yansıtacak ve minnet duyacak zaman ayırın.
Ne dersiniz? Bu ufak listeyi hayatınıza sokup, iş hayatınızdaki odağınızı ve keyfinizi artırmaya var mısınız?
Ece Sueren Ok