1755 yılının 1 Kasım günü Portekiz’de kıyamet kopar. O zamana kadar Avrupa’nın en güçlü deniz milletlerinden olan biri olan Portekizliler bugünkü hesaplamalarla 8,5-9 arasında bir depremle yıkılırlar.
1 Kasım günü dindar Portekizliler için önemli bir gündü. O gün Azizler Günü olarak kutlanıyordu. Dindar halkın pek çoğu kiliselerde toplanmıştı. Ve deprem hepsini yıktı geçti. Sadece kenar mahallelerde, kayalık zeminde bulunan batakhaneler, genelevler yıkılmamıştı.
Kiliseler inananlara mezar oldu. Depremden sağ kurtulabilenler denizin çekilmesi ve limanın dibinin görülmesini izlemek için gidince bu sefer tsunami tarafından yutuldular.
Kilise, yaşanan günahlardan dolayı bu felaketin geldiğini söylemeye başlarken bambaşka fikirler uçuşmaya ve dillendirmeye başlandı.
“Eğer bu günahkârlara bir ikazsa, neden kiliseler yıkılırken, genelevler, batakhaneler yıkılmadı? “
Bu arada vezirlerden Pombal Markizi Jose de Carvalho, mantıklı sorular ve çıkarımlarla aslında bunun bir doğa olayı olduğunu öne sürdü. Şehrin yeniden yapılanmasını sağlam zeminlere şehrin inşa edilmesini sağladı.
Bu arada depremin bir doğa olayı olduğu ve önlenebilir sonuçları olduğu görüşü Avrupa’da diğer yeni fikirlerle birlikte yaygınlaşmaya ve kabul görmeye başladı. Avrupa’da zihinsel ve buna bağlı toplumsal bir dönüşüm başladı.
Ülkemizi vuran iki büyük depremin olduğu coğrafyayı incelediğimizde genelde muhafazakâr vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı bir alan olarak tanımlayabiliriz. Öte yandan bu depremin dinimizde kutsal sayılan üç aylar içinde olması başka bir anlam da taşıyor. Bu kadar mütedeyyin insanların olduğu bir bölgede, üstelik üç ayların olduğu bir zamanda Tanrı neden böyle bir felaketi üzerimize yolladı? Sorulardan biri bu olabilir. Bir diğeri ise, bilim insanları bölgenin tehlikeli bir fay hattı üzerinde olduğunu söylüyorlardı, neden önlem almadık, olabilir. Ve üçüncü bir soru, bir daha yaşanmaması için ne yapmak gerekir, olabilir.
Kim bilir belki bu deprem canım ülkemde zihinsel ve toplamsal dönüşümün başlangıcı olur? Olumlu bir dönüşümü başarabilirsek, yıkıntıların altında can verenlere borcumuzu ödeyemesek de diğer canların hayatlarını korumalarına yardımcı olabiliriz.
Anıl Akın