Bir şehir insanı olarak kendimi bildim bileli parklarda, bahçelerde yürümekten hep keyif almış, tatil günlerimde doğada zaman geçirebilmişsem o günümü şanslı ve güzel bir gün olarak hatırlamışımdır. Doğada geçirebildiğim sürenin hayatımda daha fazla yer kaplaması gerekliliği düşüncesi çoğu zaman doğada kalma özlemiyle bütünleşmiştir. Hayatımın en mutlu günleri doğada yürüyüş yaptığım ve bisikletle gezdiğim anılarla kaplıdır.
Hiç Beklemediğim Anda Trekkingçi Olmaya Yönlendirildim
Doğada olma sevgisi bundan yaklaşık 10 yıl önce hayatımın çeyreğini geçirdiğim İzmir’de yönlendirilmeyle gerçekleşti. Aliağa’da kağıt fabrikasında İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü olarak çalışırken bir gün Bakanlık’tan habersiz müfettişler geldi. Fabrikada istihdam, iş sağlığı ve güvenliği konularında iki kadın müfettiş tavizsiz ve kararlı ifadeyle fabrikayı dolaştılar, sorularını sordular, belgeleri incelediler, denetim tüm gün yorucu bir tempoda geçti. O yıllarda iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı henüz ayrılmamıştı, fabrikada iki farklı üretim, personel kadrosu, istihdam, idari işler, iş sağlığı ve güvenliği konu itibarıyla hepsi bana bağlıydı. Denetim sorunsuz şekilde bitince kendimi rahatlamış ve gururlu hissettim. Kadın müfettişler ise sert öğretmen tatlılığında detaylı incelemeden sonra günün sonunda kapanış toplantısıyla raporlarını yazdılar, onları geçirirken bana karakterim ve fiziğim itibarıyla dağcılığa ve doğa yürüyüşüne çok uygun olduğumu, en yakın zamanda 9 Eylül Üniversitesi’nin Dağcılık Kulübü’ne başvurmamı tavsiye hatta ısrar ettiler. Ani denetimle başlayan günüm mutlu sonla bitmekle kalmadı, hayatıma çok severek sürekli yapacağım bir aktivite kazanımı oldu. Önerilme şekli etkileyiciydi, konuyu düşündüm.
Denetimden sonra ilk fırsatta 9 Eylül Dağcılık ve Spor Kulübü’nün etkinliğine katıldım.
Denetimden sonra 9 Eylül Dağcılık ve Spor Kulübü’nün etkinliklerini araştırarak, ilk tatil günümde o zamanlar küçük yaşta olan oğlumu da yanıma alarak, Güllük ve Bafa Gölü etrafında yürümek üzere yola çıktık. Hâlâ unutamadığım güzellikte 3 gün geçirdik. Bafa Gölü yakınında antik köye tırmandık, Güllük etrafında dağ, dere, tepe yürüdük, oğlum sporcu ve doğa sever bir grupla vakit geçirmekten dolayı olumlu etkilendi. Tesadüf geçirdiğimiz 3 gün kış ayı olması nedeniyle soğuk ve hiç durmamacasına yağışlıydı, yağış derecesini tahmin edemediğim için yanıma aldığım kıyafetler yetişmedi, oğlumu korumak için köy pazarından siyah çoban pançosu aldım ve onu ıslanmaktan kurtardım. O yıllarda süper kahraman Batman çocuklar arasında çok popülerdi, oğlum siyah muşamba çoban pançosunu Batman kıyafetine benzetti, şehre döndükten sonra okula da onunla gitmek istedi.
Şehre döndükten sonra Kalite Müdürü arkadaşım fotoğrafçılıkla ilgileniyordu ve beni dahil olduğu fotoğraf ve trekking grubuna yönlendirdi, tesadüf onlarla ilk yürüyüşümde yine saatler boyu yağış vardı. Trekkinge yeni başladığım için kıyafetim doğa yürüyüşüne uygun değildi. Yürümekten keyif almakla birlikte yağan yağmurun hızı ve şiddetinden şaşkındım, yürüyüş boyunca ne zaman biteceği, aracımızın bizi ne zaman alacağını sorup durdum, her defasında 10 dakika sonra varılacağı cevabıyla yaklaşık 3 saat yürüdüm. Yol boyunca şiddetli yağış altında tarlaların kenarından, ağaçlı yollardan geçtik, grup arkadaşım benim iyi vakit geçirmem için tarladan domates, ağaç dalından nar kopardı, onların tadını hala unutamıyorum. Yürüyüş boyunca şehre nasıl döneceğimi düşünüyordum, yanımda yedek kıyafet yoktu. Yürüyüş sonunda bir köye geldik, bir evin kapısını çaldık ve durumu anlattık. Köylü kadın beni içeri aldı, çorap, alt ve üst giysi verdi, sadece ayakkabılarımı yenileyememiştik, onların ıslaklığını hissetmemek için ayağıma naylon poşetler bağladım. Giyinmemi tamamlanınca yine unutamayacağım bir görüntüm oldu.
Ertesi hafta yine bir pazar yürüyüş gününde araca bindiğimde grup lideri beni alkışlattı. Onca ıslanmama rağmen yürüyüşe gelmekle gerçek bir trekkingçi olduğumu ispatladığımı, beni kutladığını söyledi.
Ardından doğa yürüyüşü için gerekli kıyafet ve donanımlarımı aldım.
Trekking benim için vazgeçilmez bir aktivite oldu.
10 yıldan fazla süredir düzenli olarak trekking yapıyorum.
Bundan 5 yıl önce şehir değişikliği yapıp, İstanbul’a gelince ilk işim trekking gruplarını araştırmak oldu, taşınmamdan 1 ay sonra trekkinge başladım, yıllar içinde Gebze, İzmit, Sakarya, Yalova, Bursa, Tekirdağ’da farklı rotalarda, farklı trekking gruplarıyla yürüdüm.
Çalışma hayatımda tatil günüm genelde trekking yaparak geçti, haftada bir gün olması nedeniyle trekking sonrası olan kas ağrısı, yorgunluk duygusu Pazartesi sabahı yok oluyor, haftanın başından itibaren planda nasıl bir yürüyüş olacağına dair aklımdan geçirmeye başlıyordum.
Trekking sırasında doğada nefes almak, toprağın, ağacın, suyun kokusunu duyumsamak, kimi zaman yaprakların ördüğü, kimi zaman açık kalan gökyüzü altında canlı kalmak hep iyi hissettirdi. Doğada ayak izi bırakmak, karşılaştığın her şeye saygılı olmak, yerinde görmek ve ziyaret edip, yanlarından geçmek büyüleyici geldi.
Bir gün birbirine bitişik sıralı saymaktan üşenmeyip, tek tek saydığımız 124 adet kırkayağın zarif yol alışlarına denk gelişimiz, ağaçlarda büyüyen devasa mantarlar, dallarında canlı meyvalar, yemişler, yeşil, kahverengi, turuncu, envai çeşitte çiçek ve dalların renk harmonisini görmemiz şehirde görmemizin mümkün olmadığı fırsat ve anıları olarak kalıyor.
Doğa Yürüyüşü Nedir?
Doğa yürüyüşü doğada olmaktan keyif alanlar için birebir bir doğa etkinliğidir. Ciddi bir sağlık problemi olmayan herkesin yapabileceği bu etkinlik aynı zamanda belli bir disiplin ve etkinlik öncesi hazırlıkla yapılır. Önceden planlanmış, keşif yapılmış belli bir rotada yapılabileceği gibi yeni keşifler için rota çıkarmak için de yapılabilir. Etkinlik doğada gerçekleşeceği için doğaya uyum, tahmin dışı olabilecek her türlü doğa olayına ve yürüyüş akışına hazır, uyumlu olmayı gerektirir. Beklenti duygusunda olmaktan çok, yaşanılacak olana hazır ve bundan mutluluk almak amaç olmalıdır. Beklenti dışı yağmur, rüzgar, belirli rotanın doğa tarafından kapatılmış olması, çamur, su, taş, kayalık, dolu vs kabulümüz içindedir. Bu yüzden yürüyüşe uygun kıyafet ve donanım şarttır, aksi takdirde sıkıntı çekilir, bazen yürüyüş yapmak zorlaşır. Rota uzunlukları kolay, orta ve zor olarak tanımlanır. Yaklaşık olarak kolay 10-15 km, orta 15-25 km, zor 25-40 km civarındaki yürüyüşlerdir.
Doğa yürüyüşleri her zaman patikadan yapılmaz, bazen patikadan gidilebileceği gibi yürüyüşün süresinde tamamlanması, katılımcıların doğayla tecrübelerini arttırmak için “yardırılır”. Yardırma, doğa içinde rotanın tamamlanması için tespit edilen kestirme ve kısa yollardır, bazen yamaç inişi, bazen tırmanış olabilir.
Doğa Yürüyüşü Sırasında Neler Olur?
Doğa yürüyüşüne başlamadan önce tüm katılımcılar etkinlik duyurusunu okuyarak geldikleri için gidilecek rota, rehber, yaklaşık süre, yemek molası hakkında bilgi sahibidirler, kıyafet ve donanım hazırlıkları tamamlandıktan sonra kısa bir toplanma yapılır, katılımcı sayısı alınır, yürüyüş artçısı ve öncüsü belirlenir. Yürüyüşçülerden öncüyü geçmemeleri, artçının ise arkasında kalmamaları gerekliliği belirtilir. Doğa etkinliği olduğu için doğada sadece ayak izlerimizin bırakılacağı, doğada kirlilik yaratılmaması her yürüyüşte belirtilir. Çoğu zaman yürüyüşçüler, kendi atıklarıyla birlikte doğada gelişigüzel atılmış çöp ve atıkları toplayarak, temizlik yaparlar. Doğa yürüyüşçüsü gerçek bir doğaseverdir, kendi atığını doğaya bırakmamakla birlikte doğayı korur.
Doğa yürüyüşünde doğayla uyumlu olduğu kadar, grup üyeleri ile uyumlu tempoda yürüyüş, iletişim, yardımlaşma, dayanışma ve anlaşma bütününde ahenk gerekir. Rehberin liderliğinde yürüyüşün artçı ve öncü sınırları içinde belli bir nizamda yapılması şarttır. Doğa ciddiye alınması gereken bir konudur, herhangi kısa bir patika yürüyüşü değildir. Yaklaşık olarak sabah en geç saat 10:00’da başlayıp, rotanın uzunluğu ve koşullara bağlı olarak molalarla birlikte genellikle akşamüstü, hatta bazen akşam saatlerinde biter.
Doğa Kıyafeti, Donanımları Nelerdir?
Kıyafetlerin hava geçirgenlik ve ıslanmaya karşı mukavemet özelliğinde olmaları tercih edilir. Yürüyüş ayakkabısının bileği saran tarzda olması yine tercih edilir, iniş ve çıkışlarda ayak bilekleri korunmalıdır. Çantalar ergonomik, bel ve göğüs bağlantılı, ıslanmaya dayanıklı olmaları tercih edilir. Yürüyüş sırasında baton kullanımı, enerji harcamamızı vücutta dengeleyerek sadece bacaklarda olan eforu, kollara böler ve enerji tasarruf sağlayarak, dengeler. Havanın yağışlı olma ihtimaline karşılık tozluklar, yedek yağmurluk, panço kullanmak gerekir. Kıyafet ve donanımları alırken, iyi kalitede olmaları, uzun ve ekonomik kullanım için önemlidir. Yürüyüş sırasında doğada kaybolma durumlarında kullanmak üzere düdük, karanlığa karşı kafa lambaları çok işe yarar. Hava durumuna göre gözlük, bere, bandana, şapka çok kullanılan ekipmanlardır.
Doğa Yürüyüşü Öncesinde Beslenmemize, Uyku Durumumuza Özen Göstermek Önemlidir.
Yürüyüş sırasında sağlıklı atıştırmalıkların yanımızda olması, enerji verici ve kan şekerimizi dengeleyecek besinlerin olmasına dikkat edilir. Uykusuz bir gecenin ardından doğa yürüyüşü zorlar, sağlıklı olmaz.
Doğa Yürüyüşüne İlk Kez Katılacaklara
Doğa yürüyüşüne ilk kez katılacaklar, mümkünse deneyimli bir tanıdık, arkadaşlarından yürüyüş grubu önerisi alarak, denemeleri, referans bulamamaları durumunda sosyal medyadan araştırarak kendi beklentilerini karşılayacak yürüyüş grubu araştırması yaparak başlamaları önerilir. Doğa yürüyüşü tek başına yapılan bir aktivite değildir, doğada uzun süre kalmaktan, efor sarfetmekten ve bunu grup uyumuyla yapmaktan keyif alanlar için bir kere başladıktan sonra kanlarına giren, vazgeçilmez bir tutkudur. Doğa yürüyüşü, tutku olmadan sürekli yapılamaz.
Tüm doğa severlere selamlar olsun, yürüyüşçü olan ve olmak isteyen, merak eden herkese hep tutkuda kalmalarını dilerim.
Arzu Şatıroğlu