Fotoğrafta gördüğünüz kişi Mustafa Amca. Fatih Camii’nin girişinde ilim kitapları satıyor. Kendisi zaten bir kitap gibi. İstanbul’da kaldığım süre içinde camileri, türbeleri geziyor ve tarihi solumaya çalışıyorum. Mustafa Amca’yı da bu ziyaretlerimden birinde tanıdım. Bazı insanlar mıknatıs etkisindedir. Mustafa Amcacığım da o güzel enerjisi ve hoş sohbetiyle insanı hem kendine hem de başka bir aleme çekiyor. Her sayfasında ayrı bir hikâye gizli. Muhabbetimiz boyunca en etkilendiğim bölüm, kadınlarla ilgili düşüncelerini aktardığı bölüm oldu. Öyle sözler söyledi ki, etkilenmemek mümkün değildi.
“Kadınların saçının bir tek teline bile zarar veren cenneti göremez” diyerek girdi söze Mustafa Amca. Bunu canı gönülden, inanarak ve hissederek söylediğini eşiyle ilgili hikayesini anlatırken daha iyi anladım. Eşi yakın zamanda felç olmuş. Bir gün evde kara lahana sararken, hiçbir neden yokken, öyle birdenbire yere yığılmış ve bir daha da hareket edememiş. Sadece konuşabiliyormuş. “Buna şükür en azından derdini anlatabiliyor. İyileşsin, kurban keseceğim. İyileşecek zaten inşallah. Umudum var” derken ne kadar da sevgi doluydu. Anladım ki sevgi yaş aldıkça azalmıyor, çoğalıyor. Gözleri pek iyi göremese de gönlüyle o kadar güzel bakıyordu ki hayata, kadınlara, yaşama…
Mustafa Amca’dan ayrıldıktan sonra eşi ve tüm kadınlar için dua ettim. Eşini bir parçası gibi gören, kadını ve erkeği ayrı tezgahlara koymayan, saçının teli için bile şükreden böyle nice güzel insanların var olduğunu düşündükçe benim de umudum artıyor.
Eşinden şiddet gören, cinayete kurban giden, küçük yaşta evlendirilmeye çalışan, tacize –tecavüze uğrayan kadınları düşündüm. Birinin gözünün nuru gibi gördüğünü diğeri neden yok sayar, aşağılar ve bir meta gibi görürdü ki…
Eğer bir sorunun cevabını gerçekten merak ediyorsanız, cevaplar karşınıza çıkıyor.
5 Eylül’de İstanbul’da tam da bu meseleyi konuşmak ve bu konuda bir olmak, birlik olmak için bir Kadın Forumu düzenlendi. Türkiye’nin Kadın Radyosu Lady Radio ve TÜRKAP önderliğinde birçok ülkenin kadın milletvekilleri, valileri, akademisyenleri, yazarları ve belediye başkanları bir araya geldi. Kadına Şiddet ve Kadın Lobisi hakkında hem ülkelerinde yaşanan sorunları hem de bu sorunlara buldukları çözümleri ve birlikte ne yapabileceklerini konuştular.
Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi ülkelerin temsilcilerinin bir arada olduğu bu platform; kadın sorunlarının sadece Türkiye değil, bir dünya sorunu olduğunun altını çizdi. Kadınların birlikteliği ve tüm insanların bütünlüğüyle bu sorunun aşılabileceği ise forumda bulunan tüm ülke kadınlarının umuduydu.
Platformda kadınları izlerken insanlık için, sevdikleri, evlatları, eşleri ve kendileri için mücadele vermiş yüzlerce, binlerce, milyonlarca kadın konuşuyor gibiydi. Geçmiş de enerjisiyle orada yerini almıştı sanki.
“Zarifiz, güzeliz ama asla zayıf değiliz” diyen kadınların arkasında, bir zamanlar cesurca erkekleriyle birlikte savaşa karşı mücadele eden, kafasındaki ibrikle evine su taşıyan, evlilik yüzüklerini satarak çocuklarına ve erkeklerine sahip çıkan, cephelerde çocuklarını sırtına yükleyip, hatta çocuklarının üzerindeki battaniyelerle mermilerin üzerini saran kadınların da ruhu vardı sanki.
Ne olmuştu da bir zamanlar kutsal olan, sultanlıkla taçlandırılan, doğurganlığıyla, sezgileriyle bir tamamlayan ve birleştiren olan kadının statüsü değişmişti? Konuşmacılar, bu konuda değerli bilgiler verdiler. Meselenin derinini görmek için belki de daha çok forum düzenlenmesi gerekiyor. Çok ses, çok renk ortak birçok düşünceyi de şekillendiriyor ve yeşertiyor. Size adım adım neler konuşulduğunu yazmak isterdim ancak bu sayfayı aşar gideriz. Aralık’ta düzenlenecek foruma birlikte katılırız belki…
Özetle, kadın sorunu sadece kadınların sorunu değil, o kadının eşinin, evladının, komşusunun, işvereninin, çalışanının yani koca bir toplumun sorunu. Cinsiyet ayrımcılığı yaptığımız, birbirimizi bir tamamlayan olarak görmediğimiz, kendimize ayna tutup, önce fenerle kendi içimizde gezinmediğimiz sürece sorunları göremeyeceğiz. Zaten bu forumun düzenlenme amaçlarından biri de bu birliği ve farkındalığı sağlamak. Kadını sadece kadın anlamamalı. Anlamanın kadını erkeği olmamalı, anlamak da cinsiyetsiz durmalı. İnsanı anlamamız gerekiyor, sorunun köküne inmemiz ve orada birbirimize sarılmamız gerekiyor. İnsan, insanın sığınağı, vatanı değil mi? Aynı sevgiyle yoğrulmamız, yoğurmamız gerekiyor kendimizi de evlatlarımızı da. Çünkü dünya birlikte yaşayıp, birlikte çalıştığımızda, ayırıp, kayırmadığımızda, değerlerimizi anladığımızda, sorunlara birlikte baktığımızda ve çözümlediğimizde güzel ve huzurlu bir yer olacak.
Forumda, Kadına Şiddet ve Kadın Lobisi alanında iki ayrı panel açıldı. Kadına Şiddet konusunu daha çok takip ettiğim için bu panelde en çok etkilendiğim bölümü aktarmak istiyorum size;
Kadına Şiddet konusunu caydırıcı cezalarla ve halk birliği ile topladıkları imzalar sonucunda yasanın çıkarılmasına öncülük etmiş Kırgızistan’ın dayanışma hikayesi ve çözümleri oldukça ilgi çekiciydi. Sadece şiddet göreni korumuyorlar, şiddet uygulayana da zorunlu eğitim ve çalışma koşulları sağlayarak topluma yeniden kazandırmaya çalışıyorlar. 2003 yılından bugüne ilerleyerek ve genişleyerek süren bu çalışmaların karşılığı ise aile içi şiddette ciddi oranda azalma görülmesi olmuş.
Türk Kadın Platformu 1. Forumu’nda ortaya çıkan çözümler ise umut vericiydi. Her yıl Kadın Platformu, kadınların daha refah ve huzurlu bir dünyada yaşayabilmesi için güç birliği yapacaklar.
Platformda konuşmacıları dinlerken aklımdan yine aynı şey geçti; bir çocuğun yetişmesi, kadının anlaşılması ve cinsiyet ayrımının ortadan kalkması için bütün köye ihtiyacımız var. Basın, medya, bilinçli aileler, bilinçle hazırlanmış program içerikleri, reklam verenler, uzmanlar… Bu birlikteliğe, bu kadın dayanışmasına hep birlikte destek olmalıyız.
O gün, onlarca ülkeden temsilci kadın konuşmacıları dinlerken Mustafa Amca’yı hatırladım. Mustafa Amca’nın eşine, hayat arkadaşı, can yoldaşı ve onun için ettiği duaları ve adağını düşündüm. Dinlediğim kadın cinayetleri ve şiddet oranları bana hep o ince ruhlu bilgenin sözünü anımsattı: “kadınların saçının bir tek teline bile zarar veren cenneti göremez.”
Türk Dünyası Kadın Platformu bitiminde birbiriyle el sıkışan onlarca kararlı ve inançlı kadının kanat sesleri yükselirken Mustafa Amca inceliğinin dünyaya ve her kalbe bir yasa gibi düştüğünü hayal ettim. “Dünya, Mustafa Amca inceliğiyle dönsün” dedim kendi kendime. Döndükçe, kadın ve erkeğin yüreğine önce sevgi, sonra da bir olma manası düşsün.
Sevilay Acar