Ayn Rand’ın Ego isimli romanı ilk kez 1938 yılında yayınlanmıştır. Ego bir bilimkurgu ve aynı zamanda da felsefe romanıdır.
Gelecek zamanda geçen eserde, Eşitlik 7_2521’in hayatı kendi ağzından anlatılır. Oldukça ilginç gelir okuyucuya kahramanımızın adı. Hiç bir anlamı olmayan bu isim, sadece rakamlardan oluşmaktadır. Çünkü Eşitlik 7_2521 totaliter bir sistemde yaşamaktadır ve bu düzende bireysellik kavramı tamamen yok edilmiştir. Bu sebeple genç kahramaınımız kendisinden sürekli olarak “Biz” diye bahsetmektedir. Sistem bunu öğretmiştir onlara. Duygularını, hayal kurma ihtiyaçlarını, ümit etme becerilerini ellerinden almış, insanları, düşünmeyen, gülmeyen, sevmeyen, sorgulamayan birer makine haline getirmiştir. Onlar artık numaralanmış, sistemin elinde robotlaşmış, sadece nefes alan ve çalışan canlılardır.
Genç kahramanımız Eşitlik 7_2521 de diğerler gibi, beş yaşına gelene kadar bebek evinde büyümüştür. Birbirinin aynı yataklarda yatmış, ne annelerini, ne babalarını tanımışlardır. Onlar aşk çocuğu da olamamışlardır ve aşkı hiç bilemeyecek, kokusunu hiç duyamayacaklardır ömürleri boyunca. Kurallar gereği onsekiz yaşına gelen her genç kız ve yirmi yaşını bitiren her delikanlı senede bir kez Birleşme Sarayı’nda biraraya getirilip, İnsan Irkını İslah Meclisi tarafından kendileri için seçilen kişilerle birlikte olurlar. Sonra yeni bebekler doğar ama anne babalar asla kendi çocuklarını görmezler. Zaten kadınlarla erkeklerin senede bir gün dışında birbirlerini düşünmeleri de suçtur.
Çocuklar beş yaşında Öğrenciler Evi’ne gönderilir, onbeş yaşına kadar orada eğitilirler. Ve Meslekler Meclisinin onlara uygun gördüğü işlerde çalışarak geçirirler hayatlarını. Ne iş yapmak istediğini aklından geçirmek büyük suçtur.
Gelgelelim Eşitlik 7_2521 farklıdır diğerlerinden. Sistemin onlara yasakladığı ne varsa yapmak için dayanılmaz arzular vardır yüreğinde her daim. Meraklı, öğrenmeye sonsuz bir heves duyan, düşünen, hayalleri olan bir genç adamdır. Alim olmak istemiştir hep ama Meslekler Meclisi onun sokak süpürcülüğü yapmasına karar verir. “ Bütün insanların ortak arzularından başka bir arzu olamaz. Bütün insanlar birdir.” Sistem devamlı surette bunu empoze etmektedir onlara.
Eşitlik 7_2521 dört senesini Sokak Süpürcüleri Evi’nde geçirir. Ama ne öğrenme isteğinden, ne merakından, ne de hayallerinden vazgeçemez. Tüm bunların suç olduğunu bilse de vazgeçemez. Sonunda lanetlenmiş olduğuna hükmeder. Diğer kardeşleri gibi değildir o.
Sokakları süpürürken, özellikle de Alimler Evi’nin avlusunda ne bulursa, gizlice alıp saklar. Bir gün tesadüfen rastladığı ve yasak olduğunu bildiği halde açarak aşağıya indiği bir mazgalın sayesinde bir tünel keşfeder. Böylece bulduğu her fırsatta, gizlice bu tünele gidip, kendi kendine çalışmalar yapmaya başlar.
Genç kahramanımız bir gün yine süpürürken sokakları, güneşin dışında da altın ışıkların varlığını farkeder, tıpkı güneş ışınları kadar pırıltılı saçları olan bir kızla karşılaştığında. Çoğu şey gibi kadınlarla erkeklerin konuşması da yasaktır ama o lanetlidir doğuştan ve bu yasağa da aldırış etmez. Bulur bir yol kızla konuşmak için. Hürriyet 5_3000 olan bu kıza yeni bir isim takar; Altın kız.
Ne kadar engel olsa da, birbirine yakın iki ruhun karşılaşması kaçınılmazdır. Altın kız da, tıpkı kahramanımız gibi cesurdur. Ve bu korkusuz gençler, daha önce hiç tanımdaıkları hislerle tanışırlar birlikte. Gerçek aşk, en fazla cesarete muhtaç olan duygulardan biridir.
İşin tuhafı, bu en çok cesarete ihtiyacı olan aşk, kendisine esir olanlara bol bol cesaret dağıtır. İşte aşkın bu cesaretinden güç alan Eşitlik 7_2521 müthiş bir icada imza atar. Öyle bir icattır ki bu, belki de hayatlarında büyük değişiklikler yapacaktır. Gururla, bu icadını Dünya Alimler Meclisinin toplantısında anlatmaya karar verir. Ama ne yazık ki umduğu tepkiyi alamaz. Tam tersine Alimler Meclisi onu cezalandırmaya hazırlanmaktadır. Çünkü genç kahramanımız kuralları çiğnemiştir. Düşünmüş, merak etmiş, öğrenmiş, araştırmış, en büyük suçu işlemiştir.
Hakkında konuşulması, soru sorulması ve hatta düşünülmesi bile yasak olan eski dönemlerden kalma Meçhul Orman’a kaçar Eşitlik 7_2521. Ormanın derinliklerine doğru yürür günlerce. Kaçabildiği kadar uzaklara kaçmak istemektedir. Yolu bir ırmağa düştüğünde, suda ilk defa kendi aksini görür. Onların dünyasındaki yasaklardan birisi de aynalardır. Bu yüzdendir ki, diğer kardeşleri gibi, kahramanımız da kendisini bir kez bile görebilmiş değildir o güne dek. Şaşkınlıkla bakar yüzüne uzunca bir süre. Bu ormanda geçirdiği günler zarfında, kendi kendine yaşayabileceğini anlar. Günlerden bir gün karşısında Altın kızı bulur ansızın. Aşkın amansız cesareti genç kızı sevdiğinin yanına getirmiştir.
Artık birlikte mücadele edip, kendilerine yepyeni, özgür bir hayat kuracaklardır. Günler ve geceler sonra güzel bir eve ulaşırlar. Onlardan önceki uygarlıklardan kalma, ancak bir kaç kişinin yaşayabileceği şekilde tasarlanmış olan bu ev, iki gence çok ilginç gelir.
Çünkü onlar toplu yaşanan bir sistemin ürünleridirler. Eve yerleşirler, tamamen farklı bir hayata başlarlar. Evde o ana dek hiç görmedikleri eşyalar, kendi tek tip elbiselerine hiç benzemeyen, çeşit çeşit kıyafetler, yüzlerce kitap beklemektedir ikisini de. Çok çabuk uyum sağladıkları bu yaşam biçimi, şimdiye kadar hiç tatmadıkları bambaşka lezzetler barındırmaktadır içinde. Özgürlük, mutluluk ve en önemlisi de “ben” diyebilmenin derin hazzı.
Ayn Rand geçtiğimiz yüzyılın en önemli filozoflarından birisidir. Şimdiye kadar satılan Ayn Rand romanlarının toplamı yirmi milyondan fazladır. Yazarın Atlas Vazgeçti adlı romanı, Amerika Birleşik Devletlerinde en fazla okunan kitaplar listesinde birinci sıradadır.
Ayn Rand rus asıllı olmasına rağmen, 1926 da Amerika’ya gitmiş ve amerikalı bir aktörle evlenerek orada yaşamını sürdürmüştür. Rand’ın kitaplarında sözettiği insana bakış açısı ve yaşam felsefesi, bir çok okuruna yol gösterici olmuştur. Roman kahramanları aracılığıyla, insanlara rasyonel bir yaşam tarzını benimsemeleri yönünde telkinlerde bulunduğu romanları, bireyselciliğin övgüsü niteliğini taşımıştır her zaman.
Bu düşüncesinin doruğa çıktığı romanlarından bir olan Ego’da, insanların hem kendilerinin, hem de toplumun onlara dayattığı kuralları yıkııp, bireysellik çerçevesinde, tercihleri kendilerinin yaptığı özgür bir hayatı seçmeleri gerekliliğini vurgulamıştır. Gerçekten de, “Biz” değil, “Ben” demenin, özgürlüğün, hayalleri kovalamanın, kurallara karşı gelmenin, kişisel mutluluğun tadını çıkararak yaşamanın değerini insanların kavraması, büyük bir olasılıkla keyifli bir yaşamın kapılarını açacaktır sonuna dek ve o kapının üzerinde büyülü bir anahtar olacaktır.
Kitap Künyesi:
Kitap Adı : ego (anthem)
Yazar : Ayn Rand
Türü : Roman
Yayınevi : Plato
Yayın Tarihi : 2003
Çeviri : Şerif Yıldız
Aytül BİNGÖL