Bedeninin kontrolü sende mi?
Zaman zaman lohusa kadınlarda gözlemlediğim bir durumdu bu. Çokça duyduğum ifadelerden birkaçı: “Aslında ben normal doğum yapmak istemiştim… Aslında emzirmeyi çok istedim ama emziremedim…” Kimse emzirmek istemedim diyemiyordu çünkü etrafındakiler tarafından yargılanmak istemiyorlardı. Ama bu ifadelerin altında da kadının suçluluk psikolojisinde olduğunu ve emzirmemesi ya da normal doğum yapmaması konusunda bir bahaneye sığınma ihtiyacında olduklarını sezinliyordum. Kaldı ki hormonal ya da anatomik bozukluklardan kaynaklı bazı tıbbi durumlarda bebeğin emzirme yanında yapay beslenmeye de ihtiyacı olabiliyor. Böyle bir durumda olan bir annenin çok yakın bir zamanda bana şu ifadeyi kullandığını hatırlıyorum: “İnternette okuduğum onca blogtan sonra sütüm yetmediğinden mama vermek zorunda kaldığım için kendimi iğrenç hissediyorum”. Emzirmenin güzel yanlarının vurgulandığı çoğu yazı tabii ki anneleri teşvik için çok uygun araçlar ancak tıbbi durumlardan kaynaklı, emzirememenin bir seçim olmadığı durumlarda ise annenin psikolojisini çökerten ve annelik özgüvenini sarsan araçlar olabiliyor bazen.
Her şeyden önce bir sağlık personeli gözüyle, hasta hakları gereği onun seçimlerine saygı duyulması gerektiğinin esas olduğuna inanıyorum. Herhangi bir girişim/durum karşısında “BRAN” kısaltmasından yola çıkarak, mevcut durumu yönetirim.
B- Benefits- Yararları
R- Risks- Riskleri
A- Alternative- Diğer seçenekler
N- Nothing- Hiçbir şey
Anneye/adayına doğum yöntemi veya emzirme konusunda bana görüş sorduğunda onun durumuna özel danışmanlık yaparak, her yöntemin fayda-zararlarını, alternatiflerini anlatır, hiçbir şey yapmadığı takdirde ise olabilecek sonuçları sıralarım. Kararı kendisine bırakırım. Mesela emzirme konusunda, zaten avantajlarını sıralayınca çoğu anne kendiliğinden kendi ve bebeği için en doğru seçimi yapıyor. Ancak etraftan emzirmesi konusunda baskıya maruz kalan annelerde stres düzeyinin artmasına bağlı, süt inme refleksinden sorumlu olan oksitosin baskılanıyor ve stres-sütün inmesini, sütün inmesi de-stresi tetikleyen bir kısır döngü içine giriliyor. Dolayısıyla kadına bu konuda yapılan bir baskı, tam tersi etki gösterebiliyor. Bu durum sıklıkla “sütüm gelmiyor-az geliyor” şeklinde sonuçlanıyor.
Doğum yönteminin seçimi konusunda da danışmanlık yaparken hep bilimsel kuruluşların önerilerini dikkate alırım. Mesela Amerikan Hemşireler-Ebeler Birliği’nin “Her aile insan onuru ve kültürel farklılıkların dikkate alındığı, güvenli ve memnun edici bir doğum deneyimi yaşama ve doğumunu gerçekleştireceği yer konusunda kendi kararı ile özgürce seçim yapma hakkına sahiptir” ilkesini kullanırım. Bu alıntı evde doğumla ilgili yazdığım Türkiye’nin ilklerinden olan bilimsel bir makalemden alıntıdır. Merak edenler için makalenin tam metni Türk Ebeler Derneği’nin resmî web sitesinde yayınlanmaktadır (Güliz ONAT BAYRAM. Kanıta Dayalı Uygulamalar Doğrultusunda Alternatif Bir Doğum Yöntemi: Evde Doğum).
Doğum yöntemi konusunda National Institute for Health and Clinical Excellence (NICE), Royal Australian and New Zealand College of Obstetricians and Gynaecologists (2010) gibi otorite kurumlar da sezaryen isteği olan annenin yarar-zarar-diğer seçenekler konusunda bilgilendirildikten sonra kararın ona bırakılması gerektiğini belirtmektedir.
Toplum sağlığını korumada emzirme teşviki için, annenin kararını aslında gebelik döneminde verdiği görülmektedir. Anne bu kararı verirken etrafındaki rol-modelleri örnek alır. Modern toplumlarda geleneksel toplumlara kıyasla emzirme oranlarının düşüklüğü bu teori ile açıklanmaktadır.
Emzirmenin gayet normal olduğu, lohusa bir annenin bebeğini toplumsal alanlarda da besleyebildiği, bu durumun hiç yadırganmadığı, emzirmeye destek verildiği toplumlarda emzirme oranları gayet yüksek.
Süt izinlerinin uzun tutulduğu, kadınların toplu alanlarda emzirmesi için emzirme odalarının yapıldığı, kardeşinin annesi tarafından emzirildiğini görerek büyüyen çocukların ileride kendilerinin de aynı davranışı sergiledikleri görülmüş. Dolayısıyla Amerika gibi gelişmiş ülkelerde kamu alanında mahremiyet sağlanarak emzirme teşviki kampanyalarının düzenlendiği günümüzde, ülkemizde asıl tartışılması gerekenin kamu alanlarında emzirme olmak yerine toplumsal olarak “bu oranları nasıl artırırızı tartışmamız gerekir. Ayrıca belki bilmeyen anneler vardır, onlar için belirtmek isterim: Toplum içinde emzirmek için emzirme önlüğü diye bir şey var.
Doç. Dr. Güliz Onat
IBCLC Sertifikalı Hamile ve Emzirme Danışmanı
Pilates Eğitmeni
Facebook: Emzirmedanismanligi
Instagram: Doc.Dr.gulizonat
Twitter: Dr.GulizOnat