Kuantum Flört
Koçluk eğitimi’nden en çok aklımda kalan şey: “Farkındalık yoksa seçim de yok”
Anlayacağınız üzere konumuz seçimler. Neyi ne kadar seçiyoruz? Aslında pek çok şeyi seçtiğimizi zannediyoruz. Farkındalık olmadan yapılanlar seçimden öte alışkanlıklar. Hayatta kalmak üzere ya genetik getirdiğimiz ya aileden edindiğimiz veya yaşam boyu biriktirdiğimiz.
Mesela tarihinde göç olan, göçün yıllarca ne kadar sancılı olduğunu duyarak büyüyen bir kişinin karşısına iki iş alternatifi çıksın: Maaş aynı, biri gurbet ellerde olsun, çok muhtemel kendine yakın olan işe girecektir. Oysa belki de onu mutlu edecek ötekiydi, kim bilir?
Seçimler ve Kararlar
Vücudun karar mekanizması için yetkili merci ‘beyin’. Malum zihnimiz nasıl düşünür, olayın eksileri- artıları, avantajları-dezavantajları ne diye. İnce eleyip sık dokur, oysa seçimlerde pek bir nedensellik yoktur. Bu demek değildir ki; ayağı yere basmaz havada, bilâkis seçimler için bedensel, ruhsal bütün duyumları katmanız lazım, “Ay ne kadar karıştı” dediğinizi duyar gibiyim. Aslında pek karmaşık değil.
Şeyda Alaçatı’ya gitsin; canı genelde yediği kaymaklı dondurmadan istesin, oysa bütün arkadaşları tuttursun “Buranın çileklisi meşhur” diye. Karar verecek olsa, “Kırk yılın başı geliyoruz, elbette çilekli yiyeyim” der, sonra gözü her kaymaklı dondurmaya takılı kalır. Seçim yapmış olsam hangisini alacağım gün gibi belli. Müthiş bir kombinasyon da pekâlâ mümkün.
Farkındalık olgulara hayatımızda yer açmak demek. Bir nevi selam vermek; her olgu aksiyon almaya değmese bile inanın “merhaba” denmeye değer. Olumlu olumsuz ayrımı beyhude. Bunun için duyumsamak, hissetmek ve keşfetmek ezcümle az biraz zaman ayırmak gerek. Selamlanan her olgu ile seçenek sepetimiz büyür.
Sokağınızda deneyin, daha bir farkında yürüyün. Önceden hiç bilmediğiniz bir lokanta gözünüze çarpabilir. Orda olduğunu bilmeseydiniz ne kadar seçebilirdiniz? Her olgu sesini duyurmak ister. Bırakın ulaştırsın, hayatınız alıp almamak sizin tercihiniz nasılsa.
“Her bir şeyi fark edeceksek bu ne karmaşık iştir” dediğinizi duyar gibiyim. Oysa her şey zaten içimizde ve tüm seçimler esasen yapıldı bile! (Zamanın olmadığı dikey boyutta, herşey oldu bitti, bu demek değil ki yatay boyutta seçmiyoruz ve seçimlerimizle yarattığımız gerçeklikte hiçbir payımız yok). Netleştirmek gayretiyle; karar zihinsel kurgunun, seçim tüm benliğimizin ürünü.
Değerler
Seçmek için malzeme listesi, göz kararı farkındalık, alabildiğince özümüze yakın olmak yani kendimizi tanımak. Ufak bir tüyo sizlere. Seçmek için vazgeçebilmek gerek. Vazgeçebilmek için insanın değerlerinin olması gerek. Değerler doğal olarak çekildiğimiz davranış ve aktiviteler. Erdem değil, sevap değil, günah hiç değil. Hayatta olmazsa olmazlarımız. Kişisel anayasamız.
Birçok değer var şu âlemde; basitlik, aile, yakınlık kurmak, iletişim, entelektüel gelişim, eşitlik, huzur, spor, cesaret, güzellik, öğretmek, zarafet, hizmet… Herkesin hayatında öncelikli değerler elbette farklı. Değerlerinizi biliyor musunuz? Ve hayatınız bu değerlere ne kadar hitap ediyor?
Bazen öyle bir andasınızdır ki uyumak zorunda kaldığınız için üzülürsünüz; arkadaşlarla sohbet ederken veya birine bir şeyler öğretirken. Nedir bunlar? Ne demektedirler size değerleriniz hakkında? İçten içe bilirsiniz, yaşam onlarla daha bir güzel.
Hayatınız değerlerinizle örtüşmeli; değeriniz özgürlük olsun ve bir teklif gelsin önünüze. Gelen teklifle hayatınızda özgürlüğünüzün kısıtlandığını hissediyorsanız, o zaman ya değerinizi veya teklifi bir kez daha gözden geçirmeniz gerekebilir. Aksi derin çelişki yaratır.
Aklıma Moby Dick’in yazarı Herman Melville’nin yarattığı ‘Kâtip Bartleby’ karakteri geldi. Aynı adı taşıyan kitap absürt edebiyatın öncülerinden olmuş. Kâtip hayli ilginç biri. Bir “Yapmamayı tercih ederim” deyişi var ki sormayın gitsin. Kendini açıklama, haklı gösterme ihtiyacı duymadan. Herkese ve her şeye. Nötr bir şekilde. Siz neler yapmayı/ yapmamayı tercih edersiniz?
Hayırlı Seçimler
Ben nasıl mı seçiyorum? Çok ciddi seçimlerde muhakkak bir gece üzerine uyurum. Salim kafayla hareket etmek isterim. Bakalım yine de değişecek bir şeyler olacak mı hissiyatımda? Sağ olsun rüyalarım bazen bilgeliğiyle eşlik ederler bana.
En çok da kalbimin sesini dinleyerek; misal bir eğitim düşsün önüme. Birçok arkadaşım tavsiye etsin, hatta katılacak olsun; kendimi hissedemez isem o eğitimin içinde başvurmam bile. Çok şükür evrenden gelen işaretleri okumakta da giderek ustalaşıyorum. Hakikatin dili epeydir benim için her yerde. Ya seçimlerimin altını çiziyorlar veyahut “soluklan az birazcık” diyorlar.
Tadında bir flört gibi; cesur, esenlik dolu, ‘öz’den gelen seçimler diliyorum hepimize…