Fotoğrafın Belge Gücü – 2

(Safarinin yerine Fotosafari)*

İnsanın iki ayağı üzerinde dikilmesi ve diğer canlılardan daha farklı konumdaki zekâsını etkin kullanmaya başlaması ile yiyecek bulma serüvenindeki ilk güçlülük (tabii ki akla ve zekâya dayalı güçlülük burada kastedilen) işaretleri ortaya çıkmıştır. Bu gücü sağlayan en önemli etmenlerden biri, insanın belli bir süre sonra alet kullanmaya başlamasıdır. Bu aletler zaman içerisinde sopa, balta, mızrak, ok olarak gelişim göstermiş ve güç pozitif geri besleme ile hızla artmıştır. Ancak insanların yerleşik yapıya ve daha sonraları da toplu yaşama geçişleri ile birlikte hayvanları evcilleştirmeleri ve bu sayede daha fazla akıl, daha az kas gücü harcayarak yiyeceklerine ulaşmaları sağlanmıştır.

Teknolojik gelişmeler ve sanayileşmede atılan hızlı adımlar sayesinde de evcilleştirdikleri hayvanların daha rasyonel kullanımına yönelik yöntemler geliştirmişlerdir. Tüm bu gelişmeler olurken insanlar yine de yaban domuzu, tavşan, keklik gibi hayvanları farklı tatlara ulaşmak; tilki, sırtlan gibi hayvanları kürklerinden yararlanmak, kimi hayvanları da yalnızca öldürmek amacıyla gelişmiş silahları (tüfek, tabanca gibi) ile avlamaya devam etmişlerdir. Yalnızca öldürme zevkini tatmin eden en güçlü grup feodal yapının en üst tabakasında yer alan sınıftır ve bu sınıfın yaptığı av partileri büyük katılımlarla gerçekleşmeye başlamıştır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte bu av partileri “Safari” adı ile Afrika’daki balta girmemiş ormanlara doğru yönelmiştir.

İnsan ile hayvan arasında eski çağlardan beri süregelen ve sürekli olarak insan lehinde artan bu güçler ilişkisi ekolojik dengenin korunması anlamında çok önemliydi ama güçler arasındaki bu dengesizlik 20. yüzyıl ile birlikte ekolojik dengenin korunmasından çok, kimi hayvan nesillerinin tükenmesi sonucunu doğurmuştur. Hayvanların kürkleri, insanların zevki ya da yiyecek gereksinimlerinin karşılanması için avlanması (buna katliam da diyebiliriz) sonucunda nesillerinin tükenmesi çevreci örgütleri harekete geçirmiştir. Ancak bu örgütlerin içine sızan avcılar, avlanarak da ekolojik dengeyi koruduklarını şiddetle savunmakta ve yalnızca 19. yüzyıl ve öncesinde belki geçerli olabilecek bu iddialarına dayanarak öldürme zevklerini tatmin etme yolunda avlanmalarını sürdürmektedirler.

21. yüzyıla girdiğimiz günümüz dünyasında ekolojik denge kavramı yalnızca vahşi hayvanların birbirleri arasında geçerlidir. Bu noktada insanın konumu izleyicilik ya da gözlemleyiciliktir ve bir de koruma yönünde yapacağı bilimsel çalışmalardır; avlanma gibi şiddete ve öldürmeye dayalı müdahalelere kesinlikle hakkı yoktur. Hakkı olduğunu düşünmesi, bunu dayatması ve uygulaması ise bir “Dünya Suçu”dur.


İnsan izleyicilik ya da gözlemleyicilik konumunu yalnızca bir çift gözüyle sağlayabildiği gibi, kimi teknolojik aletler yardımıyla (ki bu aletler fotoğraf makineleri, video kameralar ve film kameralarıdır) gördüklerini başka insanlara aktararak gerçekleştirmektedir. Öldürmek yerine soyu tükenmekte olan ya da gelecekte tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalacak olan hayvanları görüntülemek ve onları dünyayı birlikte paylaştığı insanlara aktarmak bu konuya gönül vermiş, tüm bu aletlerle donanımlı kişilerin birincil hedefi olmaktadır/olmalıdır. Film kameraları kullananlar ve yaptıkları çalışmaları belgesel filmler olarak izlenime sunanlar hem diğer insanları bilgilendirmek amaçlı görevlerini yerine getirmekte hem de bu konuda bilimsel çalışmalar yapan bilim adamlarına dokümanlar sağlamaktadırlar. Fotoğrafçılar yani fotoğraf makineleri ile bu konuda çalışmalar yapanlar ise ”Fotosafari”ler yaparak birer fotoğraf karesi ile gözlemleme görevini yerine getirmekte ve çalışmalarını diğer insanlar ile paylaşmaktadırlar. Artık bu bağlamda ”Safari”lerin yerini ”Fotosafari”ler almıştır, silahların yerini ise fotoğraf makineleri ya da video kameralar.


Geçen sayımızdaki Belgesel Fotoğrafın Gücü-1 yazımda Şark Ekspresi üzerinden giderek, bu sayımızda da Safari üzerinden giderek güç üzerinden kelamlar eyledim, Belgesel Fotoğrafın gücü üzerinden. Ancak iki yazının başlığında da soru işaretlerini görmektesiniz.

Ve de Gezi Parkı Dayanışma Hareketi üzerinden yazdığım Haziranda Fotoğraf -1 yazısında fikre dayalı fotoğraflar üreten hayali genç dostumuz, açtıkları sergi ile ilgili diyordu ki: Sergi derdini güzel anlatıyor. Tabii ki daha etkili olabilir. Ama bu yapılan önemli bir çalışma. Katılan herkesi biliyorum. Hiçbirimiz unvanlı, ödüller peşinde koşan fotoğrafçılar değiliz. Ama dünyaya karşı duyarlılıklarımızın farkındayız. Bu bağlamda açılan sergimiz çok önemli. Gelecek günlerde farklı çalışmalarda yapılacaktır, eminim. Dünyaya duyarlı fotoğrafçıların birlikteliklerinden, bugünlerden geleceğe kalacak önemli çalışmalara imzalar atılacaktır. Dediğim gibi benim fotoğrafım olsa da olur olmasa da.”

Sita and three cubs on mound portrait shot

Bir konuyu Belgesel Fotoğraf adına geleceğe aktarmak da aynı özellikleri taşıyor. Soru işaretimin nedeni bu. Hissetmeksizin, yalnızca estetik kaygılarla doğayı, doğadaki hayvanları ya da bitkileri ya da doğrudan bir milleti, bir bölgeyi, ya da madenleri, panayırları, pazar yerlerini görüntülemek ve sunmak oldukça yapay kalan çalışmalar olmakta. Ne kadar estetik olarak güçlü öğeler içerse de yapay kalmakta ve güçlü olamamaktadır. Belgelemek içinde hissetmeyi de kapsamalı, aklı da duyguları da kapsamalı, yalnızca görmeye dayalı olmamalı. Yalnızca bugünü değil geçmişi de kapsamalı, geçmişten bugüne birikimlerimizi de. Yalnızca estetik kaygılarla Kırkpınar çalışırsanız o çalışma tam bir Kırkpınar olmaz, yalnızca estetik kaygılarla su altındaki hayvanları görüntülerseniz o çalışma tam bir su altı çalışması olmaz, savaşı belgelerseniz o savaş fotoğrafları derdini anlatmaz, engelliler üzerinden hissetmeksizin çalışma yapsanız tam olarak engellileri anlatmaz. Tarlabaşı, Tarlabaşı olmaz, sirkler sirk gibi olmaz, olmaz da olmaz. Estetik kaygı yetmez, yalnızca görmek yetmez, fotoğraf makinelerinin en iyisi yetmez. Zekâ gerek akıl gerek, oldukça yoğun duygu, oldukça yoğun birikim gerek.

Tanju AKLEMAN

Önceki İçerikKitapları Yarım Bırakmaktan Korunmanın Yolları
Sonraki İçerikMindfulness An’da Olmanın Sihri