“İmkânsızla, imkân dahilinde olanın arasındaki tek fark, insanın kararlılık derecesidir.”
(Thomas C.Lasorda)
Dünyada iz bırakmış insanların en önemli özelliklerinden biri, kararlı olmalarıdır.
Sezgi ise, felsefedeki anlamıyla, gerçeğin, içgüdüsel bir şekilde kavranmasıdır.
Descartes sezgiden, “Daha önce akıl ve muhakeme yoluyla öğrenilmiş bilgiye erişim” olarak bahseder. Kararlarımızı uygularken, sezgilerimize kulak vermek faydalı olacaktır. Konuyla ilgili kendimden bahsetmek isterim. Yıllar önce, bir gayrimenkul danışmanı iken, sezgilerim burada kalmanın, ruhumu beslemediğini hissettirdi, hayatımı sorguladım, radikal bir kararla işyerimi kapatıp, yıllardan beri ilgimi çeken kişisel gelişim üzerine odaklandım. Şimdi beni her sabah, kitaplarım, çalışmalarım, danışanlarım ve yazılarımın hevesi ile uyandıran, işimi mutluluk alanına çeviren sezgilerime şükrediyorum.
Bununla birlikte, tüm kararlarımızı yöneten ve bazen bize tuzaklar kuran beynin işleyişine göz atalım.
Freud’un Kişilik Kuramı
Freud’un kişilik kuramına göre beyin, 3 bölümden oluşur.
1- Sürüngen Beyin (Reptilian)
Hayatta kalma içgüdüsü ile hareket eder, mantık yoktur, tedirgindir, en olumsuz ihtimalleri gerçekleşecek tek ihtimal olarak algılar ve çözüm düşünürken hayatı ıskalar.
Dezavantajı, gelişimi, değişimi reddetmek ve az ile yetinmektir.
Tehdit hissettiğinde, vur-kaç,
acıktığında yiyecek bul – ye,
Kısıtlı ancak güvenli bölgede kal!
emirlerini veren, sürüngen beyindir.
Başarılı ve mutlu olmayı istediğimiz halde, türlü nedenler bularak, isteklerimize engel olmaya çalışır.
2- Duygusal Beyin (Limbik)
Bu bölüm hem bizim hem çevremizin, duygusal gözlemini sağlar. İyi, kötü, dost, düşman,
neşe, hüzün gibi tüm duygulardan sorumludur. Olaylara sürüngen beyinden daha geniş açıdan baksa da verilen kararlara, sadece duygular hâkimdir. Program yapamaz, analiz edemez, geleceği kurgulama yeteneği yoktur.
Sürüngen beyin ile duygusal beynin, birbirleri ile olan iletişimi güçlüdür.
3- Görsel Beyin (Neokorteks)
Beynin yeni kısmı olduğundan, “Neo” ismiyle anılır. Gelecek planları kurmayı ve bu yolda adım atmayı, problem çözmeyi sağlayan, insan zekasının üstünlüğünü kabul eden bölümdür. Azla yetinmez, duygusal beyinden 1000 kat daha esnek ve çözümseldir.
İnsanı insan yapan görsel beyin, sürüngen ve duygusal beynin zafiyetlerinin farkındadır,
onları nasıl dengede tutabileceğini bilir. Çözümsüz hiçbir sorun yoktur. Çözüm, bakış açısında saklıdır.
Bir sorun olmamasına rağmen, kendimizi gergin ve tedirgin hissediyor isek, sürüngen beynin kaygıları baş göstermiş demektir. İşte bu durumlarda görsel beyni göreve çağırır, kendimizle konuşabiliriz.
“Sevgili sürüngen beynim, beni korumak için kaygılandığının farkındayım, seni duydum, teşekkür ederim, şimdi çevremi gözlemledim, burada beni tehdit eden hiç kimse veya olay yok, şu an huzur ve güven içindeyiz. Ben şu an zaten güvendeyim, sakin ol, her şey yolunda” diyerek, her an tetikte bekleyen güvenlik sistemimizi rahatlatabiliriz.
Kısaca aklımızdan geçen her düşünce, doğru düşünce değildir, paniklemeye gerek yok. İşe yaramaz olumsuz düşünceler zihnimize düştüğünde, onların sesini kısalım.
Görsel beynin desteğiyle, çözümlerin her zaman var olduğu alana odaklanalım.
Kendi ışığımız ile aydınlanalım.
Semra Çetin